Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter | Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ |
Aqtarabati As-Sā`atu Wa Anshaqqa Al-Qamaru
| 054-001 Yaklaştı kıyamet ve yarıldı ay.
|
اقْتَرَبَتِ السَّاعَةُ وَانْشَقَّ الْقَمَرُ |
Wa 'In Yaraw 'Āyatan Yu`riđū Wa Yaqūlū Siĥrun Mustamirrun
| 054-002 Ve onlarbir delil gördüler mi yüz çevirirler de sürüp giden bir büyü derler.
|
وَإِنْ يَرَوْا آيَة ً يُعْرِضُوا وَيَقُولُوا سِحْرٌ مُسْتَمِرٌّ |
Wa Kadhdhabū Wa Attaba`ū 'Ahwā'ahum ۚ Wa Kullu 'Amrin Mustaqirrun
| 054-003 Ve yalanlarlar ve dileklerine uyarlar ve her işkararlaştırılmıştır.
|
وَكَذَّبُوا وَاتَّبَعُوا أَهْوَاءَهُمْ ۚ وَكُلُّ أَمْرٍ مُسْتَقِرٌّ |
Wa Laqad Jā'ahum Mina Al-'Anbā'i Mā Fīhi Muzdajarun
| 054-004 Ve andolsunöyle haberler geldi onlara ki o haberlerde onları vazgeçirecekonlara öğüt verecek şeyler vardı.
|
وَلَقَدْ جَاءَهُمْ مِنَ الأَنْبَاءِ مَا فِيهِ مُزْدَجَرٌ |
Ĥikmatun Bālighatun ۖ Famā Tughni An-Nudhuru
| 054-005 Yüksek hikmet vardıderken korkutuşlar fayda vermedi gitti.
|
حِكْمَةٌ بَالِغَةٌ ۖ فَمَا تُغْنِ النُّذُرُ |
Fatawalla `Anhum ۘ Yawma Yad`u Ad-Dā`i 'Ilá Shay'in Nukurin
| 054-006 Artık yüz çevir onlardan; o gün çağıranhoşlanılmayan birşeye çağırır.
|
فَتَوَلَّ عَنْهُمْ ۘ يَوْمَ يَدْعُ الدَّاعِ إِلَى شَيْءٍ نُكُرٍ |
Khushsha`āan 'Abşāruhum Yakhrujūna Mina Al-'Ajdāthi Ka'annahum Jarādun Muntashirun
| 054-007 Gözleri yerdekabirlerden çıkarlarsanki onlardağılmış çekirgelerdir.
|
خُشَّعاً أَبْصَارُهُمْ يَخْرُجُونَ مِنَ الأَجْدَاثِ كَأَنَّهُمْ جَرَادٌ مُنتَشِرٌ |
Muhţi`īna 'Ilá Ad-Dā`i ۖ Yaqūlu Al-Kāfirūna Hādhā Yawmun `Asirun
| 054-008 Yönelirler çağırana; kafirlerbugün derlerne de zorlu gün.
|
مُهْطِعِينَ إِلَى الدَّاعِ ۖ يَقُولُ الْكَافِرُونَ هَذَا يَوْمٌ عَسِرٌ |
Kadhdhabat Qablahum Qawmu Nūĥin Fakadhdhabū `Abdanā Wa Qālū Majnūnun Wa Azdujira
| 054-009 Onlardan önce Nuh kavmi de kulumuzu yalanlamıştı ve delil dediler onapek fena incittiler onu.
|
كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ فَكَذَّبُوا عَبْدَنَا وَقَالُوا مَجْنُونٌ وَازْدُجِرَ |
Fada`ā Rabbahu~ 'Annī Maghlūbun Fāntaşir
| 054-010 Derken Rabbine dua etti: Şüphe yok ki altoldum benartık sen yardım et bana.
|
فَدَعَا رَبَّهُ~ُ أَنِّي مَغْلُوبٌ فَانْتَصِرْ |
Fafataĥnā 'Abwāba As-Samā'i Bimā'in Munhamirin
| 054-011 Derken açtık göklerin kapılarını da şarıl şarıl ardı gelmez yağmurlar yağdırdık.
|
فَفَتَحْنَا أَبْوَابَ السَّمَاءِ بِمَاءٍ مُنْهَمِرٍ |
Wa Fajjarnā Al-'Arđa `Uyūnāan Fāltaqá Al-Mā'u `Alá 'Amrin Qad Qudira
| 054-012 Ve yerden de sular fışkırttıkderken sularmukadder bir emre göre birleşti.
|
وَفَجَّرْنَا الأَرْضَ عُيُونا ً فَالْتَقَى الْمَاءُ عَلَى أَمْرٍ قَدْ قُدِرَ |
Wa Ĥamalnāhu `Alá Dhāti 'Alwāĥin Wa Dusurin
| 054-013 Ve onutahtalardan yapılmış ve mıhlarla kenetlenmiş bir gemide taşıdık.
|
وَحَمَلْنَاهُ عَلَى ذَاتِ أَلْوَاحٍ وَدُسُرٍ |
Tajrī Bi'a`yuninā Jazā'an Liman Kāna Kufira
| 054-014 Gözümüzün önünde akıp giderdi; bir mükafattı nankörlük görene.
|
تَجْرِي بِأَعْيُنِنَا جَزَاء ً لِمَنْ كَانَ كُفِرَ |
Wa Laqad Taraknāhā 'Āyatan Fahal Min Muddakirin
| 054-015 Ve andolsun ki bir delil olarak bıraktık onufakat bir ibret alan mı var?
|
وَلَقَدْ تَرَكْنَاهَا آيَة ً فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ |
Fakayfa Kāna `Adhābī Wa Nudhuri
| 054-016 Derken nasıldı azabım benim ve korkutuşlarım?
|
فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ |
Wa Laqad Yassarnā Al-Qur'āna Lildhdhikri Fahal Min Muddakirin
| 054-017 Ve andolsun öğüt ve ibret için Kur'an'ı kolaylaştırdıkfakat bir ibret alan mı var?
|
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ |
Kadhdhabat `Ādun Fakayfa Kāna `Adhābī Wa Nudhuri
| 054-018 Âd da yalanlamıştıderken nasıldı azabım benim ve korkutuşlarım?
|
كَذَّبَتْ عَادٌ فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ |
'Innā 'Arsalnā `Alayhim Rīĥāan Şarşarāan Fī Yawmi Naĥsin Mustamirrin
| 054-019 Şüphe yok ki sürüp giden uğursuz bir günde onlara bir kasırgadır yolladık.
|
إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ رِيحا ً صَرْصَرا ً فِي يَوْمِ نَحْسٍ مُسْتَمِرٍّ |
Tanzi`u An-Nāsa Ka'annahum 'A`jāzu Nakhlin Munqa`irin
| 054-020 Onları kökünden koparmadaydısanki köklerinden kopup baş aşağı devrilen hurma kütükleriydi onlar.
|
تَنزِعُ النَّاسَ كَأَنَّهُمْ أَعْجَازُ نَخْلٍ مُنْقَعِرٍ |
Fakayfa Kāna `Adhābī Wa Nudhuri
| 054-021 Derken nasıldı azabım benim ve korkutuşlarım?
|
فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ |
Wa Laqad Yassarnā Al-Qur'āna Lildhdhikri Fahal Min Muddakirin
| 054-022 Ve andolsun ki öğüt ve ibret için Kur'an'ı kolaylaştırdıkfakat bir ibret alan mı var?
|
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ |
Kadhdhabat Thamūdu Bin-Nudhuri
| 054-023 Semud da korkutucuları yalanladı.
|
كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِالنُّذُرِ |
Faqālū 'Abasharāan Minnā Wāĥidāan Nattabi`uhu~ 'Innā 'Idhāan Lafī Đalālin Wa Su`urin
| 054-024 Derken bizden bir adama mı uyacağız dedilergerçekten de o zaman elbette sapıklığa düşerizateşlere yanarkavruluruz.
|
فَقَالُوا أَبَشَرا ً مِنَّا وَاحِدا ً نَتَّبِعُهُ~ُ إِنَّا إِذا ً لَفِي ضَلاَلٍ وَسُعُرٍ |
'A'uulqiya Adh-Dhikru `Alayhi Min Bayninā Bal Huwa Kadhdhābun 'Ashirun
| 054-025 Vahiyiçimizden gelegele ona mı geliyor? Hayıroyalancı kendini beğenmiş birisi.
|
أَؤُلْقِيَ الذِّكْرُ عَلَيْهِ مِنْ بَيْنِنَا بَلْ هُوَ كَذَّابٌ أَشِرٌ |
Saya`lamūna Ghadāan Mani Al-Kadhdhābu Al-'Ashiru
| 054-026 Yarın bilirler kimmiş yalancı kendinibeğenmiş.
|
سَيَعْلَمُونَ غَدا ً مَنِ الْكَذَّابُ الأَشِرُ |
'Innā Mursilū An-Nāqati Fitnatan Lahum Fārtaqibhum Wa Aşţabir
| 054-027 Şüphe yok ki onları sınamak için dişi deveyi gönderiyoruzartık gözetle onları ve dayan.
|
إِنَّا مُرْسِلُو النَّاقَةِ فِتْنَة ً لَهُمْ فَارْتَقِبْهُمْ وَاصْطَبِرْ |
Wa Nabbi'hum 'Anna Al-Mā'a Qismatun Baynahum ۖ Kullu Shirbin Muĥtađarun
| 054-028 Ve haber ver onlarasuaralarında paylaştırılmıştırher bölüknöbetinde hazır olursu alır.
|
وَنَبِّئْهُمْ أَنَّ الْمَاءَ قِسْمَةٌ بَيْنَهُمْ ۖ كُلُّ شِرْبٍ مُحْتَضَرٌ |
Fanādaw Şāĥibahum Fata`āţá Fa`aqara
| 054-029 Derken arkadaşlarına seslendilerderken kılıcını çekti de devenin ayaklarını kestiöldürdü.
|
فَنَادَوْا صَاحِبَهُمْ فَتَعَاطَى فَعَقَرَ |
Fakayfa Kāna `Adhābī Wa Nudhuri
| 054-030 Derken nasıldı azabım benim ve korkutuşlarım?
|
فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ |
'Innā 'Arsalnā `Alayhim Şayĥatan Wāĥidatan Fakānū Kahashīmi Al-Muĥtažiri
| 054-031 Gerçekten de bir bağırış gönderdik onlaraderken hayvan ağılına konan çalıya çırpıya döndüler.
|
إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ صَيْحَة ً وَاحِدَة ً فَكَانُوا كَهَشِيمِ الْمُحْتَظِرِ |
Wa Laqad Yassarnā Al-Qur'āna Lildhdhikri Fahal Min Muddakirin
| 054-032 Ve andolsun ki öğüt ve ibret için Kur'an'ı kolaylaştırdıkfakat bir ibret alan mı var?
|
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ |
Kadhdhabat Qawmu Lūţin Bin-Nudhuri
| 054-033 Lut kavmi de korkutucuları yalanladılar.
|
كَذَّبَتْ قَوْمُ لُوط ٍ بِالنُّذُرِ |
'Innā 'Arsalnā `Alayhim Ĥāşibāan 'Illā 'Āla Lūţin ۖ Najjaynāhum Bisaĥarin
| 054-034 Gerçekten deLut'un ailesi müstesnaonlara taş yağdıran bir yel gönderdikLut'un ailesini de bir seher çağı kurtardık.
|
إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ حَاصِبا ً إِلاَّ آلَ لُوطٍ ۖ نَجَّيْنَاهُمْ بِسَحَرٍ |
Ni`matan Min `Indinā ۚ Kadhālika Najzī Man Shakara
| 054-035 Katımızdan bir nimet olarak; işte böyle mükafatlandırırız şükredeni.
|
نِعْمَة ً مِنْ عِنْدِنَا ۚ كَذَلِكَ نَجْزِي مَنْ شَكَرَ |
Wa Laqad 'Andharahum Baţshatanā Fatamāraw Bin-Nudhuri
| 054-036 Ve andolsun ki obizim helakimizle korkutmuştu onları da onlarbu korkutuşlardan şüpheye düşmüşlerdi.
|
وَلَقَدْ أَنذَرَهُمْ بَطْشَتَنَا فَتَمَارَوْا بِالنُّذُرِ |
Wa Laqad Rāwadūhu `An Đayfihi Faţamasnā 'A`yunahum Fadhūqū `Adhābī Wa Nudhuri
| 054-037 Ve gerçekten de onun konuklarını istemişlerdi de bizkör edivermiştikgözleriniartık tadın azabımı ve korkutuşlarımın sonucunu.
|
وَلَقَدْ رَاوَدُوهُ عَنْ ضَيْفِهِ فَطَمَسْنَا أَعْيُنَهُمْ فَذُوقُوا عَذَابِي وَنُذُرِ |
Wa Laqad Şabbaĥahum Bukratan `Adhābun Mustaqirrun
| 054-038 Ve andolsun ki bir sabah çağı üstlerine bir azap çöküvermişti onların.
|
وَلَقَدْ صَبَّحَهُمْ بُكْرَةً عَذَابٌ مُسْتَقِرٌّ |
Fadhūqū `Adhābī Wa Nudhuri
| 054-039 Artık tadın azabımı ve korkutuşlarımı.
|
فَذُوقُوا عَذَابِي وَنُذُرِ |
Wa Laqad Yassarnā Al-Qur'āna Lildhdhikri Fahal Min Muddakirin
| 054-040 Ve andolsun ki öğüt ve ibret için Kur'an'ı kolaylaştırdıkfakat bir ibret alan mı var?
|
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ |
Wa Laqad Jā'a 'Āla Fir`awna An-Nudhuru
| 054-041 Ve andolsun ki Firavun soyuna da korkutucular gelmişti.
|
وَلَقَدْ جَاءَ آلَ فِرْعَوْنَ النُّذُرُ |
Kadhdhabū Bi'āyātinā Kullihā Fa'akhadhnāhum 'Akhdha `Azīzin Muqtadirin
| 054-042 Bütün delillerimizi yalanladılarderken onları üstün ve mutlak kudretli bir helak edişle helak ediverdik.
|
كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا كُلِّهَا فَأَخَذْنَاهُمْ أَخْذَ عَزِيزٍ مُقْتَدِرٍ |
'Akuffārukum Khayrun Min 'Ūla'ikum 'Am Lakum Barā'atun Fī Az-Zuburi
| 054-043 Sizin kafirlerinizonlardan hayırlı mıyoksa kitaplarda bir kurtuluş mu var size?
|
أَكُفَّارُكُمْ خَيْرٌ مِنْ أُوْلَئِكُمْ أَمْ لَكُمْ بَرَاءَةٌ فِي الزُّبُرِ |
'Am Yaqūlūna Naĥnu Jamī`un Muntaşirun
| 054-044 Yoksa bizbirbirine yardım eden bir topluluğuz mu derler?
|
أَمْ يَقُولُونَ نَحْنُ جَمِيعٌ مُنْتَصِرٌ |
Sayuhzamu Al-Jam`u Wa Yuwallūna Ad-Dubura
| 054-045 O toplulukyakında bozguna uğrayacak ve ardını dönüp kaçacak.
|
سَيُهْزَمُ الْجَمْعُ وَيُوَلُّونَ الدُّبُرَ |
Bali As-Sā`atu Maw`iduhum Wa As-Sā`atu 'Ad/há Wa 'Amarru
| 054-046 Onlara vaadedilen azabın mukadder zamanı kıyamettir ve kıyametin azabıdaha da zararlıdır ve daha da acı.
|
بَلِ السَّاعَةُ مَوْعِدُهُمْ وَالسَّاعَةُ أَدْهَى وَأَمَرُّ |
'Inna Al-Mujrimīna Fī Đalālin Wa Su`urin
| 054-047 Şüphe yok ki suçlularsapıklık içinde ve yakıp kavuran ateşlerdedir.
|
إِنَّ الْمُجْرِمِينَ فِي ضَلاَلٍ وَسُعُرٍ |
Yawma Yusĥabūna Fī An-Nāri `Alá Wujūhihim Dhūqū Massa Saqara
| 054-048 O günyüzüstü ateşe sürüklenip atılırlar; tadın bakalımcehennemin yakışını.
|
يَوْمَ يُسْحَبُونَ فِي النَّارِ عَلَى وُجُوهِهِمْ ذُوقُوا مَسَّ سَقَرَ |
'Innā Kulla Shay'in Khalaqnāhu Biqadarin
| 054-049 Şüphe yok ki biz; her şeyibilgimizdemukadder olduğu gibi ve zamanında yarattık.
|
إِنَّا كُلَّ شَيْءٍ خَلَقْنَاهُ بِقَدَرٍ |
Wa Mā 'Amrunā 'Illā Wāĥidatun Kalamĥin Bil-Başari
| 054-050 Ve bizim emrimizbirdirancak bir göz kırpışbir göz yumup açış gibi tezdir.
|
وَمَا أَمْرُنَا إِلاَّ وَاحِدَةٌ كَلَمْح ٍ بِالْبَصَرِ |
Wa Laqad 'Ahlaknā 'Ashyā`akum Fahal Min Muddakirin
| 054-051 Ve andolsun ki taraftarlarınızı da helak ettikfakat bir ibret alan mı var?
|
وَلَقَدْ أَهْلَكْنَا أَشْيَاعَكُمْ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ |
Wa Kullu Shay'in Fa`alūhu Fī Az-Zuburi
| 054-052 Ve işledikleri her şeykitaplardadır.
|
وَكُلُّ شَيْءٍ فَعَلُوهُ فِي الزُّبُرِ |
Wa Kullu Şaghīrin Wa Kabīrin Mustaţarun
| 054-053 Ve küçükbüyükhepsi de yazılıdır.
|
وَكُلُّ صَغِيرٍ وَكَبِيرٍ مُسْتَطَرٌ |
'Inna Al-Muttaqīna Fī Jannātin Wa Naharin
| 054-054 Şüphe yok ki çekinenlercennetlerdedirırmakların başlarında.
|
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَنَهَرٍ |
Fī Maq`adi Şidqin `Inda Malīkin Muqtadirin
| 054-055 Gerçeklik makamındaçok kudretli bir büyük padişah katında.
|
فِي مَقْعَدِ صِدْقٍ عِنْدَ مَلِيكٍ مُقْتَدِرٍ |
Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter | Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ |