Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter | Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ |
Hal 'Atāka Ĥadīthu Al-Ghāshiyati
| 088-001. (Her yanı yaygın olarak kuşatacak olan) Kıyametin haberi sana geldi mi?
|
هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ الْغَاشِيَةِ |
Wujūhun Yawma'idhin Khāshi`atun
| 088-002. O gün, ِyle yüzler vardır ki, 'zillet içinde aşağılanmıştır.'
|
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ خَاشِعَةٌ |
`Āmilatun Nāşibatun
| 088-003. اalışmış, boşuna yorulmuştur.
|
عَامِلَةٌ نَاصِبَةٌ |
Taşlá Nārāan Ĥāmiyatan
| 088-004. Kızgın bir ateşe yollanırlar.
|
تَصْلَى نَاراً حَامِيَةً |
Tusqá Min `Aynin 'Āniyatin
| 088-005. Kaynar bir kaynaktan içirilirler.
|
تُسْقَى مِنْ عَيْنٍ آنِيَةٍ |
Laysa Lahum Ţa`āmun 'Illā Min Đarī`in
| 088-006. Onlar için (zehirli olan) dari' dikeninden başka bir yiyecek yoktur.
|
لَيْسَ لَهُمْ طَعَامٌ إِلاَّ مِنْ ضَرِيعٍ |
Lā Yusminu Wa Lā Yughnī Min Jū`in
| 088-007. Ne doyurup-semirtir, ne açlıktan korur.
|
لاَ يُسْمِنُ وَلاَ يُغْنِي مِنْ جُوعٍ |
Wujūhun Yawma'idhin Nā`imatun
| 088-008. O gün, ِyle yüzler de vardır ki, nimette (engin bir mutluluk içinde)dirler.
|
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَاعِمَةٌ |
Lisa`yihā Rāđiyatun
| 088-009. Harcadığı-çabadan dolayı hoşnuttur.
|
لِسَعْيِهَا رَاضِيَةٌ |
Fī Jannatin `Āliyatin
| 088-010. Yüksek bir cennettedir.
|
فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٍ |
Lā Tasma`u Fīhā Lāghiyatan
| 088-011. Orda anlamsız bir sِz işitmez.
|
لاَ تَسْمَعُ فِيهَا لاَغِيَةً |
Fīhā `Aynun Jāriyatun
| 088-012. Orda 'durmaksızın akan' bir kaynak vardır.
|
فِيهَا عَيْنٌ جَارِيَةٌ |
Fīhā Sururun Marfū`atun
| 088-013. Orda 'yükseklerde kurulmuş, tahtlar da vardır;
|
فِيهَا سُرُرٌ مَرْفُوعَةٌ |
Wa 'Akwābun Mawđū`atun
| 088-014. Konulmuş (içecek dolu) kaplar,
|
وَأَكْوَابٌ مَوْضُوعَةٌ |
Wa Namāriqu Maşfūfatun
| 088-015. Dizi dizi yastıklar,
|
وَنَمَارِقُ مَصْفُوفَةٌ |
Wa Zarābīyu Mabthūthatun
| 088-016. Ve serilmiş yaygılar.
|
وَزَرَابِيُّ مَبْثُوثَةٌ |
'Afalā Yanžurūna 'Ilá Al-'Ibili Kayfa Khuliqat
| 088-017. Bakmıyorlar mı o deveye; nasıl yaratıldı?
|
أَفَلاَ يَنْظُرُونَ إِلَى الإِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ |
Wa 'Ilá As-Samā'i Kayfa Rufi`at
| 088-018. Gِğe, nasıl yükseltildi?
|
وَإِلَى السَّمَاءِ كَيْفَ رُفِعَتْ |
Wa 'Ilá Al-Jibāli Kayfa Nuşibat
| 088-019. Dağlara; nasıl oturtulup-kuruldu?
|
وَإِلَى الْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ |
Wa 'Ilá Al-'Arđi Kayfa Suţiĥat
| 088-020. Yere; nasıl yayılıp-dِşendi?
|
وَإِلَى الأَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ |
Fadhakkir 'Innamā 'Anta Mudhakkirun
| 088-021. Artık sen, ِğüt verip-hatırlat. Sen, yalnızca bir ِğüt verici-bir hatırlatıcısın.
|
فَذَكِّرْ إِنَّمَا أَنْتَ مُذَكِّرٌ |
Lasta `Alayhim Bimusayţirin
| 088-022. Onlara 'zor ve baskı' kullanacak değilsin.
|
لَسْتَ عَلَيْهِمْ بِمُسَيْطِرٍ |
'Illā Man Tawallá Wa Kafara
| 088-023. Ancak kim yüz çevirir ve inkar ederse
|
إِلاَّ مَنْ تَوَلَّى وَكَفَرَ |
Fayu`adhdhibuhu Allāhu Al-`Adhāba Al-'Akbara
| 088-024. Allah, onu en büyük azap ile azaplandırır.
|
فَيُعَذِّبُهُ اللَّهُ الْعَذَابَ الأَكْبَرَ |
'Inna 'Ilaynā 'Īābahum
| 088-025. Şüphesiz onların dِnüşleri Bizedir.
|
إِنَّ إِلَيْنَا إِيَابَهُمْ |
Thumma 'Inna `Alaynā Ĥisābahum
| 088-026. Sonra onları hesaba çekmek de elbette Bize aittir.
|
ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا حِسَابَهُمْ |
Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter | Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ |