Roman Script    Reciting key words            Previous Sūrah    Quraan Index    Home  

49) Sūrat Al-Ĥujurāt

Printed format

49) سُورَة الحُجُرَات

Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū Lā Tuqaddimū Bayna Yadayi Allāhi Wa Rasūlihi ۖ Wa Attaqū Allaha ۚ 'Inna Allāha Samī`un `Alīmun 049-001. Ey iman edenler, Allah'ın Resûlü’nün huzurunda ِne geçmeyin ve Allah'tan sakının. Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ لاَ‌ تُ‍‍قَ‍‍دِّمُو‌ا‌ بَ‍‍يْ‍‍نَ يَدَيِ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَ‌‍رَسُولِ‍‍هِ ۖ ‌وَ‌اتَّ‍‍قُ‍‍و‌ا‌اللَّ‍‍هَ ۚ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ سَم‍‍ِ‍ي‍‍عٌ عَلِيمٌ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū Lā Tarfa`ū 'Aşwātakum Fawqa Şawti An-Nabīyi Wa Lā Tajharū Lahu Bil-Qawli Kajahri Ba`đikum Liba`đin 'An Taĥbaţa 'A`mālukum Wa 'Antum Lā Tash`urūna 049-002. Ey iman edenler, seslerinizi peygamberin sesi üstünde yükseltmeyin ve birbirinize bağırdığınız gibi, ona sِzle bağırıp-sِylemeyin; yoksa siz şuurunda değilken, amelleriniz boşa gider. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ لاَ‌ تَرْفَعُ‍‍و‌ا‌ ‌أَ‍صْ‍‍وَ‌اتَكُمْ فَ‍‍وْ‍قَ صَ‍‍وْتِ ‌ال‍‍نَّ‍‍بِيِّ ‌وَلاَ‌ تَ‍‍جْ‍‍هَرُ‌و‌ا‌ لَ‍‍هُ بِ‍الْ‍‍قَ‍‍وْلِ كَجَهْ‍‍ر‍ِ‍‌ بَعْ‍‍ضِ‍‍كُمْ لِبَعْ‍‍ضٍ ‌أَ‌نْ تَحْبَ‍‍طَ ‌أَعْمَالُكُمْ ‌وَ‌أَ‌نْ‍‍تُمْ لاَ‌ تَشْعُرُ‌ونَ
'Inna Al-Ladhīna Yaghuđđūna 'Aşwātahum `Inda Rasūli Allāhi 'Ūlā'ika Al-Ladhīna Amtaĥana Allāhu Qulūbahum Lilttaqۚ Lahum Maghfiratun Wa 'Ajrun `Ažīmun 049-003. Şüphesiz, Allah’ın Resûlü’nün yanında seslerini alçak tutanlar; işte onlar, Allah kalplerini takva için imtihan etmiştir. Onlar için bir mağfiret ve büyük bir ecir vardır. إِنَّ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يَ‍‍غُ‍‍ضُّ‍‍ونَ ‌أَ‍صْ‍‍وَ‌اتَهُمْ عِ‍‌‍نْ‍‍دَ‌ ‌‍رَس‍‍ُ‍ولِ ‌اللَّ‍‍هِ ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌امْتَحَنَ ‌اللَّ‍‍هُ قُ‍‍لُوبَهُمْ لِلتَّ‍‍قْ‍‍وَ‌ى‌ ۚ لَهُمْ مَ‍‍غْ‍‍فِ‍رَةٌ‌ ‌وَ‌أَجْ‍‍رٌ‌ عَ‍‍ظِ‍‍يمٌ
'Inna Al-Ladhīna Yunādūnaka Min Warā'i Al-Ĥujurāti 'Aktharuhum Lā Ya`qilūna 049-004. Şüphesiz, hücrelerin ardından sana seslenenler de, onların çoğu aklını kullanmıyor. إِنَّ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يُنَا‌دُ‌ونَكَ مِ‍‌‍نْ ‌وَ‌ر‍َ‍‌ا‌ءِ‌ ‌الْحُجُ‍رَ‍‌اتِ ‌أَكْثَرُهُمْ لاَ‌ يَعْ‍‍قِ‍‍لُونَ
Wa Law 'Annahum Şabarū Ĥattá Takhruja 'Ilayhim Lakāna Khayan Lahum Wa ۚ Allāhu Ghafūrun Raĥīmun 049-005. Eğer gerçekten, yanlarına çıkıncaya kadar sabretmiş olsalardı, herhalde (bu,) kendileri için daha hayırlı olurdu. Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir. وَلَوْ‌ ‌أَنَّ‍‍هُمْ صَ‍‍بَرُ‌و‌ا‌ حَتَّى‌ تَ‍‍خْ‍‍رُجَ ‌إِلَيْهِمْ لَك‍‍َ‍انَ خَ‍‍يْر‌ا‌ ً‌ لَهُمْ ۚ ‌وَ‌اللَّهُ غَ‍‍ف‍‍ُ‍و‌ر‌ٌ‌ ‌‍رَحِيمٌ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū 'In Jā'akum Fāsiqun Binaba'iin Fatabayyanū 'An Tuşībū Qawmāan Bijahālatin Fatuşbiĥū `Alá Mā Fa`altum Nādimīna 049-006. Ey iman edenler, eğer bir fasık, size bir haber getirirse, onu 'etraflıca araştırın'. Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kِtülükte bulunursunuz da, sonra işlediklerinize pişman olursunuz. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُ‍‍و‌ا‌ ‌إِ‌نْ ج‍‍َ‍ا‌ءَكُمْ فَاسِ‍‍ق‍‍‌‍ٌ‌ بِنَبَإ‌‌ٍ‌ فَتَبَيَّنُ‍‍و‌ا‌ ‌أَ‌نْ تُ‍‍صِ‍‍يبُو‌اقَ‍‍وْما‌ ً‌ بِجَهَالَة‌‍ٍ‌ فَتُ‍‍صْ‍‍بِحُو‌ا‌ عَلَى‌ مَا‌ فَعَلْتُمْ نَا‌دِمِينَ
Wa A`lamū 'Anna Fīkum Rasūla Allāhi ۚ Law Yuţī`ukum Fī Kathīrin Mina Al-'Amri La`anittum Wa Lakinna Allāha Ĥabbaba 'Ilaykumu Al-'Īmāna Wa Zayyanahu Fī Qulūbikum Wa Karraha 'Ilaykumu Al-Kufra Wa Al-Fusūqa Wa Al-`Işyāna ۚ 'Ūlā'ika Humu Ar-shidūna 049-007. Ve bilin ki Allah'ın Resûlü içinizdedir. Eğer o, size birçok işlerde uysaydı, elbette sıkıntıya düşerdiniz. Ancak Allah size imanı sevdirdi, onu kalplerinizde süsleyip-çekici kıldı ve size inkarı, fıskı ve isyanı çirkin gِsterdi. İşte onlar, doğru yolu bulmuş (irşad) olanlardır. وَ‌اعْلَمُ‍‍و‌ا‌ ‌أَنَّ فِيكُمْ ‌‍رَس‍‍ُ‍ولَ ‌اللَّ‍‍هِ ۚ لَوْ‌ يُ‍‍طِ‍‍يعُكُمْ فِي كَث‍‍ِ‍ي‍‍ر‌ٍ‌ مِنَ ‌الأَمْ‍‍ر‍ِ‍‌ لَعَنِتُّمْ ‌وَلَكِ‍‍نَّ ‌اللَّ‍‍هَ حَبَّبَ ‌إِلَيْكُمُ ‌الإِيم‍‍َ‍انَ ‌وَ‌زَيَّنَ‍‍هُ فِي قُ‍‍لُوبِكُمْ ‌وَكَ‍رَّهَ ‌إِلَيْكُمُ ‌الْكُفْ‍رَ‌ ‌وَ‌الْفُس‍‍ُ‍و‍قَ ‌وَ‌الْعِ‍‍صْ‍‍ي‍‍َ‍انَ ۚ ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ هُمُ ‌ال‍رَّ‌اشِدُ‌ونَ
Fađlāan Mina Allāhi Wa Ni`matan Wa ۚ Allāhu `Alīmun Ĥakīmun 049-008. Allah'tan bir fazl (bir ihsan ve lütuf) ve bir nimet olarak. Allah, bilendir hüküm ve hikmet sahibidir. فَ‍ضْ‍‍لا‌ ً‌ مِنَ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَنِعْمَة ًۚ ‌وَ‌اللَّهُ عَل‍‍ِ‍ي‍‍مٌ حَكِيمٌ
Wa 'In Ţā'ifatāni Mina Al-Mu'uminīna Aqtatalū Fa'aşliĥū Baynahumā ۖ Fa'in Baghat 'Iĥdāhumā `Alá Al-'Ukhrá Faqātilū Allatī Tabghī Ĥattá Tafī'a 'Ilá 'Amri Allāhi ۚ Fa'in Fā'at Fa'aşliĥū Baynahumā Bil-`Adli Wa 'Aqsiţū ۖ 'Inna Allāha Yuĥibbu Al-Muqsiţīna 049-009. Mü'minlerden iki topluluk çarpışacak olursa, aralarını bulup-düzeltin. Şayet biri diğerine tecavüzde bulunacak olursa, artık tecavüzde bulunanla, Allah'ın emrine dِnünceye kadar savaşın; eğer sonunda (Allah'ın emrini kabul edip) dِnerse, bu durumda adaletle aralarını bulun ve (her konuda) adil davranın. Şüphesiz Allah, adil olanları sever. وَ‌إِ‌نْ طَ‍‍ائِفَت‍‍َ‍انِ مِنَ ‌الْمُؤْمِن‍‍ِ‍ي‍‍نَ ‌ا‍قْ‍‍تَتَلُو‌ا‌ فَأَ‍صْ‍‍لِحُو‌ا‌ بَيْنَهُمَا‌ ۖ فَإِ‌نْ بَ‍‍غَ‍‍تْ ‌إِحْدَ‌اهُمَا‌ عَلَى‌ ‌الأُ‍خْ‍رَ‌ى‌ فَ‍‍قَ‍‍اتِلُو‌ا‌الَّتِي تَ‍‍بْ‍‍‍‍غِ‍‍ي حَتَّى‌ تَف‍‍ِ‍يءَ‌ ‌إِلَ‍‍ى‌ ‌أَمْ‍‍ر‍ِ‍‌ ‌اللَّ‍‍هِ ۚ فَإِ‌نْ ف‍‍َ‍ا‌ءَتْ فَأَ‍صْ‍‍لِحُو‌ا‌ بَيْنَهُمَا‌ بِ‍الْعَ‍‍دْلِ ‌وَ‌أَ‍قْ‍‍سِ‍‍طُ‍‍و‌اۖ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ يُحِبُّ ‌الْمُ‍‍قْ‍‍سِ‍‍طِ‍‍ينَ
'Innamā Al-Mu'uminūna 'Ikhwatun Fa'aşliĥū Bayna 'Akhawaykum ۚ Wa Attaqū Allaha La`allakum Turĥamūna 049-010. Mü'minler ancak kardeştirler. ضyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah'tan korkup-sakının; umulur ki esirgenirsiniz. إِنَّ‍‍مَا‌ ‌الْمُؤْمِن‍‍ُ‍ونَ ‌إِخْ‍‍وَة‌‍ٌ‌ فَأَ‍صْ‍‍لِحُو‌ا‌ بَ‍‍يْ‍‍نَ ‌أَ‍خَ‍‍وَيْكُمْ ۚ ‌وَ‌اتَّ‍‍قُ‍‍و‌ا‌اللَّ‍‍هَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū Lā Yaskhar Qawmun Min Qawmin `Asá 'An Yakūnū Khayan Minhum Wa Lā Nisā'un Min Nisā'in `Asá 'An Yakunna Khayan Minhunna ۖ Wa Lā Talmizū 'Anfusakum Wa Lā Tanābazū Bil-'Alqābi ۖ Bi'sa Al-Aismu Al-Fusūqu Ba`da Al-'Īmāni ۚ Wa Man Lam Yatub Fa'ūlā'ika Humu Až-Žālimūna 049-011. Ey iman edenler, bir kavim (bir başka) kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi nefislerinizi (kendi kendinizi) yadırgayıp-küçük düşürmeyin ve birbirinizi 'olmadık-kِtü lakablarla' çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kِtü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, işte onlar, zalim olanların ta kendileridir. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ لاَ‌ يَسْ‍‍خَ‍‍رْ‌ قَ‍‍ومٌ‌ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍وْمٍ عَسَ‍‍ى‌ ‌أَ‌نْ يَكُونُو‌اخَ‍‍يْر‌ا‌ ً‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ ‌وَلاَ‌ نِس‍‍َ‍ا‌ء‌ٌ‌ مِ‍‌‍نْ نِس‍‍َ‍ا‌ءٍ‌ عَسَ‍‍ى‌ ‌أَ‌نْ يَكُ‍‍نَّ خَ‍‍يْر‌ا‌ ً‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُ‍‍نَّ ۖ ‌وَلاَ‌ تَلْمِزُ‌و‌ا‌ ‌أَ‌ن‍‍فُسَكُمْ ‌وَلاَ‌ تَنَابَزُ‌و‌ا‌ بِ‍الأَلْ‍‍قَ‍‍ابِ ۖ بِئْسَ ‌الاِسْمُ ‌الْفُس‍‍ُ‍و‍قُ بَعْدَ‌ ‌الإِيم‍‍َ‍انِ ۚ ‌وَمَ‍‌‍نْ لَمْ يَتُ‍‍بْ فَأ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ هُمُ ‌ال‍‍ظَّ‍‍الِمُونَ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū Ajtanibū Kathīrāan Mina Až-Žanni 'Inna Ba`đa Až-Žanni 'Ithmun ۖ Wa Lā Tajassasū Wa Lā Yaghtab Ba`đukum Ba`đāan ۚ 'Ayuĥibbu 'Aĥadukum 'An Ya'kula Laĥma 'Akhīhi Maytāan Fakarihtumūhu ۚ Wa Attaqū Allaha ۚ 'Inna Allāha Tawwābun Raĥīmun 049-012. Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yِnlerini araştırmayın). Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin.) Sizden biriniz, ِlü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌اجْ‍‍تَنِبُو‌ا‌ كَثِي‍‍ر‌ا‌ ً‌ مِنَ ‌ال‍‍ظَّ‍‍نِّ ‌إِنَّ بَعْ‍‍ضَ ‌ال‍‍ظَّ‍‍نِّ ‌إِثْمٌۖ ‌وَلاَ‌ تَجَسَّسُو‌ا‌ ‌وَلاَ‌ يَ‍‍غْ‍‍تَ‍‍بْ بَعْ‍‍ضُ‍‍كُمْ بَعْ‍‍ض‍‍اً‌ ۚ ‌أَيُحِبُّ ‌أَحَدُكُمْ ‌أَ‌نْ يَأْكُلَ لَحْمَ ‌أَ‍خِ‍‍ي‍‍هِ مَيْتا‌‌ ً‌ فَكَ‍‍رِهْتُم‍‍ُ‍وهُ ۚ ‌وَ‌اتَّ‍‍قُ‍‍و‌ا‌اللَّ‍‍هَ ۚ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ تَوّ‍َ‍‌اب ٌ‌ ‌‍رَحِيمٌ
Yā 'Ayyuhā An-Nāsu 'Innā Khalaqnākum Min Dhakarin Wa 'Unthá Wa Ja`alnākum Shu`ūbāan Wa Qabā'ila Lita`ārafū ۚ 'Inna 'Akramakum `Inda Allāhi 'Atqākum ۚ 'Inna Allāha `Alīmun Khabīrun 049-013. Ey insanlar, gerçekten, Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır. يَ‍‍ا‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسُ ‌إِنَّ‍‍ا‌ خَ‍‍لَ‍‍قْ‍‍نَاكُمْ مِ‍‌‍نْ ‌ذَكَر‌ٍ‌ ‌وَ‌أُ‌ن‍‍ثَى‌ ‌وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبا‌ ً‌ ‌وَ‍قَ‍‍ب‍‍َ‍ائِلَ لِتَعَا‌‍رَفُ‍‍و‌اۚ ‌إِنَّ ‌أَكْ‍رَمَكُمْ عِ‍‌‍نْ‍‍دَ‌ ‌اللَّ‍‍هِ ‌أَتْ‍‍قَ‍‍اكُمْ ۚ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ عَل‍‍ِ‍ي‍‍مٌ خَ‍‍بِيرٌ
Qālati Al-'A`rābu 'Āmannā ۖ Qul Lam Tu'uminū Wa Lakin Qūlū 'Aslamnā Wa Lammā Yadkhuli Al-'Īmānu Fī Qulūbikum ۖ Wa 'In Tuţī`ū Allaha Wa Rasūlahu Lā Yalitkum Min 'A`mālikum Shay'āan ۚ 'Inna Allāha Ghafūrun Raĥīmun 049-014. Bedeviler, dedi ki: "İman ettik." De ki: "Siz iman etmediniz; ancak "İslam (Müslüman veya teslim) olduk deyin. İman henüz kalplerinize girmiş değildir. Eğer Allah'a ve Resûlü’ne itaat ederseniz, O, sizin amellerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir." قَ‍‍الَتِ ‌الأَعْ‍رَ‍‌ابُ ‌آمَ‍‍نَّ‍‍ا‌ ۖ قُ‍‍لْ لَمْ تُؤْمِنُو‌ا‌ ‌وَلَكِ‍‌‍نْ قُ‍‍ولُ‍‍و‌ا‌ ‌أَسْلَمْنَا‌ ‌وَلَ‍‍مَّ‍‍ا‌ يَ‍‍دْ‍‍خُ‍‍لِ ‌الإِيم‍‍َ‍انُ فِي قُ‍‍لُوبِكُمْ ۖ ‌وَ‌إِ‌نْ تُ‍‍طِ‍‍يعُو‌ا‌اللَّ‍‍هَ ‌وَ‌‍رَسُولَ‍‍هُ لاَ‌ يَلِتْكُمْ مِ‍‌‍نْ ‌أَعْمَالِكُمْ شَ‍‍يْ‍‍ئا‌‌ ًۚ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ غَ‍‍ف‍‍ُ‍و‌ر‌ٌ‌ ‌‍رَحِيمٌ
'Innamā Al-Mu'uminūna Al-Ladhīna 'Āmanū Billāhi Wa Rasūlihi Thumma Lam Yartābū Wa Jāhadū Bi'amwālihim Wa 'Anfusihim Fī Sabīli Allāhi ۚ 'Ūlā'ika Humu Aş-Şādiqūna 049-015. Mü'min olanlar, ancak o kimselerdir ki, onlar, Allah'a ve Resûlü’ne iman ettiler, sonra hiçbir kuşkuya kapılmadan Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla mücadele ettiler. İşte onlar, sadık (doğru) olanların ta kendileridir. إِنَّ‍‍مَا‌ ‌الْمُؤْمِن‍‍ُ‍ونَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ بِ‍اللَّ‍‍هِ ‌وَ‌‍رَسُولِ‍‍هِ ثُ‍‍مَّ لَمْ يَرْتَابُو‌ا‌ ‌وَجَاهَدُ‌و‌ا‌ بِأَمْوَ‌الِهِمْ ‌وَ‌أَ‌ن‍‍فُسِهِمْ فِي سَب‍‍ِ‍ي‍‍لِ ‌اللَّ‍‍هِ ۚ ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ هُمُ ‌ال‍‍صَّ‍‍ا‌دِقُ‍‍ونَ
Qul 'Atu`allimūna Allāha Bidīnikum Wa Allāhu Ya`lamu Mā Fī As-Samāwāti Wa Mā Fī Al-'Arđi Wa ۚ Allāhu Bikulli Shay'in `Alīmun 049-016. De ki: "Siz Allah'a dininizi mi ِğreteceksiniz? Oysa Allah, gِklerde ve yerde olanları bilir. Allah, herşeyi bilendir." قُ‍‍لْ ‌أَتُعَلِّم‍‍ُ‍ونَ ‌اللَّ‍‍هَ بِدِينِكُمْ ‌وَ‌اللَّهُ يَعْلَمُ مَا‌ فِي ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَمَا‌ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ ۚ ‌وَ‌اللَّهُ بِكُلِّ شَ‍‍يْءٍ‌ عَلِيمٌ
Yamunnūna `Alayka 'An 'Aslamū ۖ Qul Lā Tamunnū `Alayya 'Islāmakum ۖ Bali Allāhu Yamunnu `Alaykum 'An Hadākum Lil'īmāni 'In Kuntum Şādiqīna 049-017. Müslüman oldular diye sana minnet etmektedirler. De ki: "Müslümanlığınızı bana karşı minnet (konusu) etmeyin. Tam tersine, sizi imana yِnelttiği için Allah size minnet etmektedir. Eğer doğru sِzlüler iseniz (bunu bِyle kabullenmeniz gerekir.)" يَمُ‍‍نّ‍‍ُ‍ونَ عَلَ‍‍يْ‍‍كَ ‌أَ‌نْ ‌أَسْلَمُو‌اۖ قُ‍‍لْ لاَ‌ تَمُ‍‍نُّ‍‍و‌ا‌ عَلَيَّ ‌إِسْلاَمَكُمْ ۖ بَلِ ‌اللَّ‍‍هُ يَمُ‍‍نُّ عَلَيْكُمْ ‌أَ‌نْ هَدَ‌اكُمْ لِلإِيم‍‍َ‍انِ ‌إِ‌نْ كُ‍‌‍ن‍‍تُمْ صَ‍‍ا‌دِقِ‍‍ينَ
'Inna Allāha Ya`lamu Ghayba As-Samāwāti Wa Al-'Arđi Wa ۚ Allāhu Başīrun Bimā Ta`malūna 049-018. Şüphesiz Allah, gِklerin ve yerin gaybını bilir. Allah, yaptıklarınızı gِrendir. إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ يَعْلَمُ غَ‍‍يْ‍‍بَ ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضِ ۚ ‌وَ‌اللَّهُ بَ‍‍صِ‍‍ي‍‍ر‌ٌ‌ بِمَا‌ تَعْمَلُونَ
Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ
Next Sūrah