Roman Script    Reciting key words            Previous Sūrah    Quraan Index    Home  

35) Sūrat Fāţir

Printed format

35) سُورَة فَاطِر

Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ
Al-Ĥamdu Lillāh Fāţiri As-Samāwāti Wa Al-'Arđi Jā`ili Al-Malā'ikati Rusulāan 'Ūlī 'Ajniĥatin Mathná Wa Thulātha Wa Rubā`a ۚ Yazīdu Fī Al-Khalqi Mā Yashā'u ۚ 'Inna Allāha `Alá Kulli Shay'in Qadīrun 035-001. Hamd, gِkleri ve yeri yaratan, ikişer, üçer ve dِrder kanatlı melekleri elçiler kılan Allah'ındır; O, yaratmada dilediğini arttırır. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir. الْحَمْدُ‌ لِلَّهِ فَاطِ‍‍رِ‌ ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضِ جَاعِلِ ‌الْمَلاَئِكَةِ ‌رُسُلاً‌ ‌أ‍ُ‍‌ولِ‍‍ي ‌أَجْ‍‍نِحَةٍ‌ مَثْنَى‌ ‌وَثُلاَثَ ‌وَ‌رُب‍‍َ‍اعَ ۚ يَز‍ِ‍ي‍‍دُ‌ فِي ‌الْ‍‍خَ‍‍لْ‍‍قِ مَا‌ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ۚ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ عَلَى‌ كُلِّ شَ‍‍يْء‌‌ٍقَ‍‍دِيرٌ
Mā Yaftaĥi Allāhu Lilnnāsi Min Raĥmatin Falā Mumsika Lahā ۖ Wa Mā Yumsik Falā Mursila Lahu Min Ba`dihi ۚ Wa Huwa Al-`Azīzu Al-Ĥakīmu 035-002. Allah, insanlar için rahmetinden her neyi açacak olsa, artık onu kısıp-tutacak yoktur; her neyi kısar-tutarsa, artık onu da ondan sonra salıverecek yoktur. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. مَا‌ يَفْتَحِ ‌اللَّ‍‍هُ لِل‍‍نّ‍‍َ‍اسِ مِ‍‌‍نْ ‌‍رَحْمَة‌‍ٍ‌ فَلاَ‌ مُمْسِكَ لَهَا‌ ۖ ‌وَمَا‌ يُمْسِكْ فَلاَ‌ مُرْسِلَ لَ‍‍هُ مِ‍‌‍نْ بَعْدِهِ ۚ ‌وَهُوَ‌ ‌الْعَز‍ِ‍ي‍‍زُ‌ ‌الْحَكِيمُ
Yā 'Ayyuhā An-Nāsu Adhkurū Ni`mata Allāhi `Alaykum ۚ Hal Min Khāliqin Ghayru Allāhi Yarzuqukum Mina As-Samā'i Wa Al-'Arđi ۚ Lā 'Ilāha 'Illā Huwa ۖ Fa'anná Tu'ufakūna 035-003. Ey insanlar, Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın. Gِkten ve yerden sizi rızıklandıran Allah'ın dışında bir başka Yaratıcı var mı? O'ndan başka İlah yoktur. ضyleyse nasıl olur da çevriliyorsunuz? ي‍‍َ‍ا‌أَيُّهَا‌ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسُ ‌ا‌ذْكُرُ‌و‌ا‌ نِعْمَةَ ‌اللَّ‍‍هِ عَلَيْكُمْ هَلْ ۚ مِ‍‌‍نْ خَ‍‍الِ‍‍قٍ غَ‍‍يْ‍‍رُ‌ ‌اللَّ‍‍هِ يَرْ‌زُ‍قُ‍‍كُمْ مِنَ ‌ال‍‍سَّم‍‍َ‍ا‌ءِ‌ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضِ لاَ‌ ۚ ‌إِلَهَ ‌إِلاَّ‌ هُوَ‌ فَأَنَّ‍‍ى‌ ۖ تُؤْفَكُونَ
Wa 'In Yukadhdhibūka Faqad Kudhdhibat Rusulun Min Qablika ۚ Wa 'Ilá Allāhi Turja`u Al-'Umūru 035-004. Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden ِnceki elçiler de yalanlandı. (En sonunda bütün) İşler Allah'a dِndürülür. وَ‌إِ‌نْ يُكَذِّب‍‍ُ‍وكَ فَ‍‍قَ‍‍دْ‌ كُذِّبَتْ ‌رُسُلٌ‌ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِكَ ۚ ‌وَ‌إِلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ تُرْجَعُ ‌الأُمُو‌رُ
Yā 'Ayyuhā An-Nāsu 'Inna Wa`da Allāhi Ĥaqqun ۖ Falā Taghurrannakumu Al-Ĥayā Atu ۖ Ad-Dunyā Wa Lā Yaghurrannakum Billāhi Al-Gharūru 035-005. Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır; ِyleyse dünya hayatı sizi aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak) aldatmasın. ي‍‍َ‍ا‌أَيُّهَا‌ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسُ ‌إِنَّ ‌وَعْدَ‌ ‌اللَّ‍‍هِ حَ‍‍قّ‌‍ٌ‌ فَلاَ‌ ۖ تَ‍‍غُ‍رَّنَّ‍‍كُمُ ‌الْحَي‍‍َ‍اةُ ‌ال‍‍دُّ‌نْ‍‍يَا‌ ‌وَلاَ‌ ۖ يَ‍‍غُ‍رَّنَّ‍‍كُمْ بِ‍اللَّ‍‍هِ ‌الْ‍‍غَ‍‍رُ‌و‌رُ
'Inna Ash-Shayţāna Lakum `Adūwun Fa Attakhidhūhu `Adūwāan ۚ 'Innamā Yad`ū Ĥizbahu Liyakūnū Min 'Aşĥābi As-Sa`īri 035-006. Gerçek şu ki, şeytan sizin düşmanınızdır, ِyleyse siz de onu düşman edinin. O, kendi grubunu, ancak çılgınca yanan ateşin halkından olmağa çağırır. إِنَّ ‌ال‍‍شَّيْ‍‍طَ‍‍انَ لَكُمْ عَدُ‌وّ‌‌ٌ‌ فَاتَّ‍‍خِ‍‍ذ‍ُ‍‌وهُ عَدُ‌وّ‌ا‌‌ ًۚ ‌إِنَّ‍‍مَا‌ يَ‍‍دْعُو‌ حِزْبَ‍‍هُ لِيَكُونُو‌ا‌ مِ‍‌‍نْ ‌أَ‍صْ‍‍ح‍‍َ‍ابِ ‌ال‍‍سَّعِي‍‍رِ
Al-Ladhīna Kafarū Lahum `Adhābun Shadīdun Wa ۖ Al-Ladhīna 'Āmanū Wa `Amilū Aş-Şāliĥāti Lahum Maghfiratun Wa 'Ajrun Kabīrun 035-007. O inkar edenler; onlar için şiddetli bir azap vardır. İman edip salih amellerde bulunanlar ise; onlar için de bir bağışlanma ve büyük bir ecir vardır. الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ لَهُمْ عَذ‍َ‍‌اب‌‍ٌ‌ شَد‍ِ‍ي‍‍د‌ٌۖ ‌وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ ‌وَعَمِلُو‌ا‌ال‍‍صَّ‍‍الِح‍‍َ‍اتِ لَهُمْ مَ‍‍غْ‍‍فِ‍رَةٌ‌ ‌وَ‌أَجْ‍‍ر‌‌ٌ‌ كَبِيرٌ
'Afaman Zuyyina Lahu Sū'u `Amalihi Fara'āhu Ĥasanāan ۖ Fa'inna Allāha Yuđillu Man Yashā'u Wa Yahdī Man Yashā'u ۖ Falā Tadh/hab Nafsuka `Alayhim Ĥasarātin ۚ 'Inna Allāha `Alīmun Bimā Yaşna`ūna 035-008. Kِtü olarak işledikleri kendisine çekici-süslü kılınıp da onu güzel gِren mi (Allah Katında kabul gِrecek)? Artık şüphesiz Allah, dilediğini saptırır, dilediğini hidayete eriştirir. ضyleyse, onlara karşı nefsin hasretlere kapılıp gitmesin. Gerçekten Allah, yaptıklarını bilendir. أَفَمَ‍‌‍نْ ‌زُيِّنَ لَ‍‍هُ س‍‍ُ‍و‌ءُ‌ عَمَلِ‍‍هِ فَ‍رَ‌آهُ حَسَنا‌‌ ًۖ فَإِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ يُ‍‍ضِ‍‍لُّ مَ‍‌‍نْ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ‌وَيَهْدِي مَ‍‌‍نْ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ۖ فَلاَ‌ تَذْهَ‍‍بْ نَفْسُكَ عَلَيْهِمْ حَسَ‍رَ‍‌ات‌‍ٍۚ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ عَل‍‍ِ‍ي‍‍م‌‍ٌ‌ بِمَا‌ يَ‍‍صْ‍‍نَعُونَ
Wa Allāhu Al-Ladhī 'Arsala Ar-Riyāĥa Fatuthīru Saĥābāan Fasuqnāhu 'Ilá Baladin Mayyitin Fa'aĥyaynā Bihi Al-'Arđa Ba`da Mawtihā ۚ Kadhālika An-Nushūru 035-009. Allah, rüzgarları gِnderir, onlar da bulutu kaldırır, bِylece Biz onu ِlü bir beldeye sürükleriz, onunla, yeri ِlümünden sonra diriltiriz. İşte (ِlümden sonra) dirilip- yayılma da bِyledir. وَ‌اللَّ‍‍هُ ‌الَّذِي ‌أَ‌رْسَلَ ‌ال‍‍رِّي‍‍َ‍احَ فَتُث‍‍ِ‍ي‍‍رُ‌ سَحَابا‌‌ ً‌ فَسُ‍‍قْ‍‍ن‍‍َ‍اهُ ‌إِلَى‌ بَلَد‌ٍ‌ مَيِّت‌‍ٍ‌ فَأَحْيَيْنَا‌ بِهِ ‌الأَ‌رْ‍ضَ بَعْدَ‌ مَوْتِهَا‌ ۚ كَذَلِكَ ‌ال‍‍نُّ‍‍شُو‌رُ
Man Kāna Yurīdu Al-`Izzata Falillāhi Al-`Izzatu Jamī`āan ۚ 'Ilayhi Yaş`adu Al-Kalimu Aţ-Ţayyibu Wa Al-`Amalu Aş-Şāliĥu Yarfa`uhu Wa ۚ Al-Ladhīna Yamkurūna As-Sayyi'āti Lahum `Adhābun Shadīdun ۖ Wa Makru 'Ūlā'ika Huwa Yabūru 035-010. Kim izzeti istiyorsa, artık bütün izzet Allah'ındır. Güzel sِz O'na yükselir, salih amel de onu yükseltir. Kِtülükleri tasarlayıp düzenleyenler ise; onlar için şiddetli bir azap vardır. Onların tasarladıkları 'boşa çıkıp bozulur'. مَ‍‌‍نْ ك‍‍َ‍انَ يُ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍دُ‌ ‌الْعِزَّةَ فَ‍‍لِلَّهِ ‌الْعِزَّةُ جَمِيعا‌‌ ًۚ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍هِ يَ‍‍صْ‍‍عَدُ‌ ‌الْكَلِمُ ‌ال‍‍طَّ‍‍يِّبُ ‌وَ‌الْعَمَلُ ‌ال‍‍صَّ‍‍الِحُ يَرْفَعُ‍‍هُ ۚ ‌وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يَمْكُر‍ُ‍‌ونَ ‌ال‍‍سَّيِّئ‍‍َ‍اتِ لَهُمْ عَذ‍َ‍‌اب‌‍ٌ‌ شَد‍ِ‍ي‍‍د‌ٌۖ ‌وَمَكْرُ‌ ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ هُوَ‌ يَبُو‌رُ
Wa Allāhu Khalaqakum Min Turābin Thumma Min Nuţfatin Thumma Ja`alakum 'Azwājāan ۚ Wa Mā Taĥmilu Min 'Unthá Wa Lā Tađa`u 'Illā Bi`ilmihi ۚ Wa Mā Yu`ammaru Min Mu`ammarin Wa Lā Yunqaşu Min `Umurihi~ 'Illā Fī Kitābin ۚ 'Inna Dhālika `Alá Allāhi Yasīrun 035-011. Allah sizi topraktan yarattı, sonra bir damla sudan. Sonra da sizi çift çift kıldı. O'nun bilgisi olmaksızın, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz da. ضmür sürene, ِmür verilmesi ve onun ِmründen kısaltılması da mutlaka bir kitapta (yazılı)dır. Gerçekten bu, Allah'a gِre kolaydır. وَ‌اللَّ‍‍هُ خَ‍‍لَ‍‍قَ‍‍كُمْ مِ‍‌‍نْ تُ‍رَ‍‌اب‌‍ٍ‌ ثُ‍‍مَّ مِ‍‌‍نْ نُ‍‍طْ‍‍فَة‌‍ٍ‌ ثُ‍‍مَّ جَعَلَكُمْ ‌أَ‌زْ‌وَ‌اجا‌ ًۚ ‌وَمَا‌ تَحْمِلُ مِ‍‌‍نْ ‌أُ‌نْ‍‍ثَى‌ ‌وَلاَ‌ تَ‍‍ضَ‍‍عُ ‌إِلاَّ‌ بِعِلْمِ‍‍هِ ۚ ‌وَمَا‌ يُعَ‍‍مَّ‍‍رُ‌ مِ‍‌‍نْ مُعَ‍‍مَّ‍‍ر‌ٍ‌ ‌وَلاَ‌ يُ‍‌‍نْ‍‍‍‍قَ‍‍صُ مِ‍‌‍نْ عُمُ‍‍رِهِ ‌إِلاَّ‌ فِي كِت‍‍َ‍اب‌‍ٍۚ ‌إِنَّ ‌ذَلِكَ عَلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ يَسِيرٌ
Wa Mā Yastawī Al-Baĥrāni Hādhā `Adhbun Furātun Sā'ighun Shabuhu Wa Hadhā Milĥun 'Ujājun ۖ Wa Min Kullin Ta'kulūna Laĥmāan Ţarīyāan Wa Tastakhrijūna Ĥilyatan Talbasūnahā ۖ Wa Tará Al-Fulka Fīhi Mawākhira Litabtaghū Min Fađlihi Wa La`allakum Tashkurūna 035-012. İki deniz bir değildir. Şu, tatlı, susuzluğu keser ve içimi kolay; şu da, tuzlu ve acıdır. Ancak her birinden taze et yersiniz ve takınmakta olduğunuz süs eşyalarını çıkarırsınız. O'nun fazlından aramanız ve umulur ki şükretmeniz için gemilerin onda (denizde) suları yara yara akıp gittiğini gِrürsün. وَمَا‌ يَسْتَوِي ‌الْبَحْ‍رَ‍‌انِ هَذَ‌ا‌ عَذْب‌‍ٌ‌ فُ‍رَ‍‌ات‌‍ٌ‌ س‍‍َ‍ائِ‍‍غ‌‍ٌ‌ شَ‍رَ‌ابُ‍‍هُ ‌وَهَذَ‌ا‌ مِلْحٌ ‌أُج‍‍َ‍اجٌۖ ‌وَمِ‍‌‍نْ كُلّ‌‍ٍ‌ تَأْكُل‍‍ُ‍ونَ لَحْما‌‌ ًطَ‍‍رِيّا‌ ً‌ ‌وَتَسْتَ‍‍خْ‍‍رِج‍‍ُ‍ونَ حِلْيَة‌ ً‌ تَلْبَسُونَهَا‌ ۖ ‌وَتَ‍رَ‌ى‌ ‌الْفُلْكَ ف‍‍ِ‍ي‍‍هِ مَوَ‌اخِ‍‍ر‍َ‍‌ لِتَ‍‍بْ‍‍تَ‍‍غُ‍‍و‌ا‌ مِ‍‌‍نْ فَ‍‍ضْ‍‍لِ‍‍هِ ‌وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُ‌ونَ
Yūliju Al-Layla Fī An-Nahāri Wa Yūliju An-Nahāra Al-Layli Wa Sakhkhara Ash-Shamsa Wa Al-Qamara Kullun Yajrī Li'jalin Musamman ۚ Dhalikumu Allāhu Rabbukum Lahu Al-Mulku Wa ۚ Al-Ladhīna Tad`ūna Min Dūnihi Mā Yamlikūna Min Qiţmīrin 035-013. (Allah) Geceyi gündüze bağlayıp-katar, gündüzü de geceye bağlayıp-katar; güneşi ve ayı emre amade kılmıştır, her biri adı konulmuş bir süreye kadar akıp gitmektedir. İşte bunları (yaratıp düzene koyan) Allah sizin Rabbinizdir; mülk O'nundur. O'ndan başka taptıklarınız ise, 'bir çekirdeğin incecik zarına' bile malik olamazlar. يُولِجُ ‌ال‍‍لَّ‍‍يْ‍‍لَ فِي ‌ال‍‍نَّ‍‍ه‍‍َ‍ا‌ر‍ِ‍‌ ‌وَيُولِجُ ‌ال‍‍نَّ‍‍ه‍‍َ‍ا‌‍رَ‌ فِي ‌ال‍‍لَّ‍‍يْ‍‍لِ ‌وَسَ‍‍خَّ‍رَ‌ال‍‍شَّمْسَ ‌وَ‌الْ‍‍قَ‍‍مَ‍رَ‌ كُلٌّ‌ يَ‍‍جْ‍‍رِي لِأجَلٍ‌ مُسَ‍‍مّ‍‍ى‌‌ ًۚ ‌ذَلِكُمُ ‌اللَّ‍‍هُ ‌‍رَبُّكُمْ لَهُ ‌الْمُلْكُ ۚ ‌وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ تَ‍‍دْع‍‍ُ‍ونَ مِ‍‌‍نْ ‌دُ‌ونِ‍‍هِ مَا‌ يَمْلِك‍‍ُ‍ونَ مِ‍‌‍نْ قِ‍‍طْ‍‍مِي‍‍ر‍ٍ‍
'In Tad`ūhum Lā Yasma`ū Du`ā'akum Wa Law Sami`ū Mā Astajābū Lakum ۖ Wa Yawma Al-Qiyāmati Yakfurūna Bishirkikum ۚ Wa Lā Yunabbi'uka Mithlu Khabīrin 035-014. Eğer onlara dua ederseniz, duanızı işitmezler, işitseler bile size cevap veremezler. Kıyamet gününde ise, sizin şirk koşmanızı tanımayacaklardır. (Bunu herşeyden) Haberi olan Allah gibi sana (hiç kimse) haber vermez. إِ‌نْ تَ‍‍دْعُوهُمْ لاَ‌ يَسْمَعُو‌ا‌ ‌دُع‍‍َ‍ا‌ءَكُمْ ‌وَلَوْ‌ سَمِعُو‌ا‌ مَا‌ ‌اسْتَجَابُو‌ا‌ لَكُمْ ۖ ‌وَيَ‍‍وْمَ ‌الْ‍‍قِ‍‍يَامَةِ يَكْفُر‍ُ‍‌ونَ بِشِ‍‍رْكِكُمْ ۚ ‌وَلاَ‌ يُنَبِّئُكَ مِثْلُ خَ‍‍بِي‍‍ر‍ٍ‍
Yā 'Ayyuhā An-Nāsu 'Antumu Al-Fuqarā'u 'Ilá Allāhi Wa ۖ Allāhu Huwa Al-Ghanīyu Al-Ĥamīdu 035-015. Ey insanlar, siz Allah'a (karşı fakir olan) muhtaçlarsınız; Allah ise, ذaniy (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan)dır, Hamid (ِvülmeye layık)tır. ي‍‍َ‍ا‌أَيُّهَا‌ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسُ ‌أَ‌نْ‍‍تُمُ ‌الْفُ‍‍قَ‍‍ر‍َ‍‌ا‌ءُ‌ ‌إِلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَ‌اللَّهُ ۖ هُوَ‌ ‌الْ‍‍غَ‍‍نِيُّ ‌الْحَمِيدُ
'In Yasha' Yudh/hibkum Wa Ya'ti Bikhalqin Jadīdin 035-016. Dileyecek olsa, sizi giderir (yok eder) ve yepyeni bir halk getirir. إِ‌نْ يَشَأْ‌ يُذْهِ‍‍بْ‍‍كُمْ ‌وَيَأْتِ بِ‍‍خَ‍‍لْ‍‍ق‍ٍ‌ جَدِيدٍ
Wa Mā Dhālika `Alá Allāhi Bi`azīzin 035-017. Bu, Allah'a gِre güç değildir. وَمَا‌ ‌ذَلِكَ عَلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ بِعَزِيزٍ
Wa Lā Taziru Wāziratun Wizra 'Ukhۚ Wa 'In Tad`u Muthqalatun 'Ilá Ĥimlihā Lā Yuĥmal Minhu Shay'un Wa Law Kāna Dhā Qurbá ۗ 'Innamā Tundhiru Al-Ladhīna Yakhshawna Rabbahum Bil-Ghaybi Wa 'Aqāmū Aş-Şalāata ۚ Wa Man Tazakká Fa'innamā Yatazakká Linafsihi ۚ Wa 'Ilá Allāhi Al-Maşīru 035-018. Hiçbir günahkar bir başka günahkarın günahını yüklenemez. Eğer yükü ağır olan kimse (bir başkasını) onu taşımaya çağırsa, -bu, yakın-akrabası da olsa- kendisine ondan hiçbir şey yükletilmez. Sen, yalnızca gayb ile Rablerinden 'içleri titreyerek-korkmakta' olanları ve dosdoğru namazı kılanları uyarırsın. Kim temizlenip-arınırsa, artık o, kendi nefsi için temizlenip-arınmıştır. Sonunda dِnüş Allah'adır. وَلاَ‌ تَزِ‌ر‍ُ‍‌ ‌وَ‌ا‌زِ‌‍رَةٌ‌ ‌وِ‌زْ‌‍رَ‌ ‌أُ‍خْ‍رَ‌ى‌ ۚ ‌وَ‌إِ‌نْ تَ‍‍دْعُ مُثْ‍‍قَ‍‍لَة‌‍ٌ‌ ‌إِلَى‌ حِمْلِهَا‌ لاَ‌ يُحْمَلْ مِ‍‌‍نْ‍‍هُ شَ‍‍يْء‌ٌ‌ ‌وَلَوْ‌ ك‍‍َ‍انَ ‌ذَ‌ا‌ قُ‍‍رْبَ‍‍ىۗ ‌إِنَّ‍‍مَا‌ تُ‍‌‍نْ‍‍ذِ‌ر‍ُ‍‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يَ‍‍خْ‍‍شَ‍‍وْنَ ‌‍رَبَّهُمْ بِ‍ال‍‍غَ‍‍يْ‍‍بِ ‌وَ‌أَ‍قَ‍‍امُو‌ا‌ال‍‍صَّ‍‍لاَةَ ۚ ‌وَمَ‍‌‍نْ تَزَكَّى‌ فَإِنَّ‍‍مَا‌ يَتَزَكَّى‌ لِنَفْسِ‍‍هِ ۚ ‌وَ‌إِلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ ‌الْمَ‍‍صِ‍‍يرُ
Wa Mā Yastawī Al-'A`má Wa Al-Başīru 035-019. Kِr olanla (basiretle) gِren bir değildir; وَمَا‌ يَسْتَوِي ‌الأَعْمَى‌ ‌وَ‌الْبَ‍‍صِ‍‍يرُ
Wa Lā Až-Žulumātu Wa Lā An-Nūr 035-020. Karanlıklarla aydınlık, وَلاَ‌ ‌ال‍‍ظُّ‍‍لُم‍‍َ‍اتُ ‌وَلاَ‌ ‌ال‍‍نُّ‍‍و‌ر
Wa Lā Až-Žillu Wa Lā Al-Ĥarūru 035-021. Gِlge ile sıcaklık da. وَلاَ‌ ‌ال‍‍ظِّ‍‍لُّ ‌وَلاَ‌ ‌الْحَرُ‌و‌رُ
Wa Mā Yastawī Al-'Aĥyā'u Wa Lā Al-'Amwātu ۚ 'Inna Allāha Yusmi`u Man Yashā'u ۖ Wa Mā 'Anta Bimusmi`in Man Al-Qubūri 035-022. Diri olanlarla ِlüler de bir değildir. Gerçekten Allah, dilediğine işittirir; sen ise kabirlerde olanlara işittirecek değilsin. وَمَا‌ يَسْتَوِي ‌الأَحْي‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ‌وَلاَ‌ ‌الأَمْو‍َ‍‌اتُ ۚ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ يُسْمِعُ مَ‍‌‍نْ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ۖ ‌وَمَ‍‍ا‌ ‌أَ‌نْ‍‍تَ بِمُسْمِعٍ‌ مَ‍‌‍نْ فِي ‌الْ‍‍قُ‍‍بُو‌رِ
'In 'Anta 'Illā Nadhīrun 035-023. Sen, yalnızca bir uyarıcısın. إِ‌نْ ‌أَ‌نْ‍‍تَ ‌إِلاَّ‌ نَذِيرٌ
'Innā 'Arsalnāka Bil-Ĥaqqi Bashīrāan Wa Nadhīrāan ۚ Wa 'In Min 'Ummatin 'Illā Khalā Fīhā Nadhīrun 035-024. Şüphesiz Biz seni, hak ile bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gِnderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, içinde bir uyarıcı gelip-geçmiş olmasın. إِنَّ‍‍ا‌ ‌أَ‌رْسَلْن‍‍َ‍اكَ بِ‍الْحَ‍‍قِّ بَشِي‍‍ر‌ا‌ ً‌ ‌وَنَذِي‍‍ر‌ا‌ ًۚ ‌وَ‌إِ‌نْ مِ‍‌‍نْ ‌أُمَّ‍‍ة‌‍ٍ‌ ‌إِلاَّ‌ خَ‍‍لاَ‌ فِيهَا‌ نَذِيرٌ
Wa 'In Yukadhdhibūka Faqad Kadhdhaba Al-Ladhīna Min Qablihim Jā'at/hum Rusuluhum Bil-Bayyināti Wa Biz-Zuburi Wa Bil-Kitābi Al-Munīri 035-025. Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden ِncekiler de yalanlandı; elçileri ise; kendilerine apaçık ayetler, sahifeler ve aydınlatıcı kitaplar getirmişlerdi. وَ‌إِ‌نْ يُكَذِّب‍‍ُ‍وكَ فَ‍‍قَ‍‍دْ‌ كَذَّبَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِهِمْ ج‍‍َ‍ا‌ءَتْهُمْ ‌رُسُلُهُمْ بِ‍الْبَيِّن‍‍َ‍اتِ ‌وَبِالزُّبُ‍‍ر‍ِ‍‌ ‌وَبِالْكِت‍‍َ‍ابِ ‌الْمُنِي‍‍رِ
Thumma 'Akhadhtu Al-Ladhīna Kafarū ۖ Fakayfa Kāna Nakīri 035-026. Sonra Ben de o inkar edenleri yakalayıverdim. Beni inkarları nasıl oldu (onlar gِrdüler)? ثُ‍‍مَّ ‌أَ‍خَ‍‍ذْتُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌اۖ فَكَ‍‍يْ‍‍فَ ك‍‍َ‍انَ نَكِي‍‍رِ
'Alam Tará 'Anna Allāha 'Anzala Mina As-Samā'i Mā'an Fa'akhrajnā Bihi Thamarātin Mukhtalifāan 'Alwānuhā ۚ Wa Mina Al-Jibāli Judadun Bīđun Wa Ĥumrun Mukhtalifun 'Alwānuhā Wa Ghabību Sūdun 035-027. Allah'ın gِkyüzünden su indirdiğini gِrmedin mi? Bِylece Biz onunla, renkleri değişik olan meyveler çıkardık. Dağlardan da beyaz, kırmızı renkleri değişik ve siyah yollar (kıldık). أَلَمْ تَ‍رَ‌ى‌ ‌أَنَّ ‌اللَّ‍‍هَ ‌أَ‌نْ‍‍زَلَ مِنَ ‌ال‍‍سَّم‍‍َ‍ا‌ءِ‌ م‍‍َ‍ا‌ء‌‌ ً‌ فَأَ‍خْ‍رَجْ‍‍نَا‌ بِ‍‍هِ ثَمَ‍رَ‍‌اتٍ‌ مُ‍‍خْ‍‍تَلِفاً‌ ‌أَلْوَ‌انُهَا‌ ۚ ‌وَمِنَ ‌الْجِب‍‍َ‍الِ جُدَ‌د‌ٌ‌ ب‍‍ِ‍ي‍‍ضٌ‌ ‌وَحُمْر‌ٌ‌ مُ‍‍خْ‍‍تَلِفٌ ‌أَلْوَ‌انُهَا‌ ‌وَ‍‍غَ‍رَ‌اب‍‍ِ‍ي‍‍بُ سُو‌دٌ
Wa Mina An-Nāsi Wa Ad-Dawābbi Wa Al-'An`ām Mukhtalifun 'Alwānuhu Kadhālika ۗ 'Innamā Yakhshá Allāha Min `Ibādihi Al-`Ulamā'u ۗ 'Inna Allāha `Azīzun Ghafūrun 035-028. İnsanlardan, hayvanlardan ve davarlardan da renkleri bِyle değişik olanlar vardır. Kulları içinde ise Allah'tan ancak alim olanlar 'içleri titreyerek-korkar'. Şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, bağışlayandır. وَمِنَ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسِ ‌وَ‌ال‍‍دَّ‌و‍َ‍‌ابِّ ‌وَ‌الأَنعَام مُ‍‍خْ‍‍تَلِفٌ ‌أَلْوَ‌انُ‍‍هُ كَذَلِكَ ۗ ‌إِنَّ‍‍مَا‌ يَ‍‍خْ‍‍شَى‌ ‌اللَّ‍‍هَ مِ‍‌‍نْ عِبَا‌دِهِ ‌الْعُلَم‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ۗ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ عَز‍ِ‍ي‍‍زٌ‌ غَ‍‍فُو‌رٌ
'Inna Al-Ladhīna Yatlūna Kitāba Allāhi Wa 'Aqāmū Aş-Şalāata Wa 'Anfaqū Mimmā Razaqnāhum Siran Wa `Alāniyatan Yarjūna Tijāratan Lan Tabūra 035-029. Gerçekten Allah'ın Kitab'ını okuyanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak edenler; kesin olarak zarara uğramayacak bir ticareti umabilirler. إِنَّ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يَتْل‍‍ُ‍ونَ كِت‍‍َ‍ابَ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَ‌أَ‍قَ‍‍امُو‌ا‌ال‍‍صَّ‍‍لاَةَ ‌وَ‌أَ‌نْ‍‍فَ‍‍قُ‍‍و‌ا‌ مِ‍‍مَّ‍‍ا‌ ‌‍رَ‌زَ‍قْ‍‍نَاهُمْ سِ‍‍ر‍ّ‍‌ا‌ ً‌ ‌وَعَلاَنِيَة ً‌ يَرْج‍‍ُ‍ونَ تِجَا‌‍رَة ً‌ لَ‍‌‍نْ تَبُو‌‍رَ
Liyuwaffiyahum 'Ujūrahum Wa Yazīdahum Min Fađlihi~ ۚ 'Innahu Ghafūrun Shakūrun 035-030. اünkü (Allah,) ecirlerini noksansız olarak ِder ve Kendi fazlından onlara artırır. Şüphesiz O, bağışlayandır, şükrü kabul edendir. لِيُوَفِّيَهُمْ ‌أُجُو‌‍رَهُمْ ‌وَيَزِيدَهُمْ مِ‍‌‍نْ فَ‍‍ضْ‍‍لِهِ ۚ ‌إِنَّ‍‍هُ غَ‍‍ف‍‍ُ‍و‌ر‌‌ٌ‌ شَكُو‌رٌ
Wa Al-Ladhī 'Awĥaynā 'Ilayka Mina Al-Kitābi Huwa Al-Ĥaqqu Muşaddiqāan Limā Bayna Yadayhi ۗ 'Inna Allāha Bi`ibādihi Lakhabīrun Başīrun 035-031. Kendinden ِncekini doğrulayıcı olarak sana Kitap'tan vahyettiğimiz gerçeğin ta kendisidir. Şüphesiz Allah, elbette haber alandır, gِrendir. وَ‌الَّذِي ‌أَ‌وْحَيْنَ‍‍ا‌ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍كَ مِنَ ‌الْكِت‍‍َ‍ابِ هُوَ‌ ‌الْحَ‍‍قُّ مُ‍‍صَ‍‍دِّ‍‍ق‍‍ا‌ ً‌ لِمَا‌ بَ‍‍يْ‍‍نَ يَدَيْ‍‍هِ ۗ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ بِعِبَا‌دِهِ لَ‍‍خَ‍‍ب‍‍ِ‍ي‍‍ر‌ٌ‌ بَ‍‍صِ‍‍يرٌ
Thumma 'Awrath Al-Kitāba Al-Ladhīna Aşţafaynā Min `Ibādinā ۖ Faminhum Žālimun Linafsihi Wa Minhum Muqtaşidun Wa Minhum Sābiqun Bil-Khayrāti Bi'idhni Allāhi ۚ Dhālika Huwa Al-Fađlu Al-Kabīru 035-032. Sonra Kitab'ı kullarımızdan seçtiklerimize miras kıldık. Artık onlardan kimi kendi nefsine zulmeder, kimi orta bir yoldadır, kimi de Allah'ın izniyle hayırlarda yarışır ِne geçer. İşte bu, büyük fazlın kendisidir. ثُ‍‍مَّ ‌أَ‌وْ‌‍رَثْنَا‌ ‌الْكِت‍‍َ‍ابَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌اصْ‍‍طَ‍‍فَيْنَا‌ مِ‍‌‍نْ عِبَا‌دِنَا‌ ۖ فَمِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ ظَ‍‍الِم ٌ‌ لِنَفْسِ‍‍هِ ‌وَمِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ مُ‍‍قْ‍‍تَ‍‍صِ‍‍د‌ٌ‌ ‌وَمِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ سَابِ‍‍ق‍‍‌‍ٌ‌ بِ‍الْ‍‍خَ‍‍يْ‍رَ‍‌اتِ بِإِ‌ذْنِ ‌اللَّ‍‍هِ ۚ ‌ذَلِكَ هُوَ‌ ‌الْفَ‍‍ضْ‍‍لُ ‌الْكَبِيرُ
Jannātu `Adnin Yadkhulūnahā Yuĥallawna Fīhā Min 'Asāwira Min Dhahabin Wa Lu'ulu'uāan ۖ Wa Libāsuhum Fīhā Ĥarīrun 035-033. Adn cennetleri (onlarındır); oraya girerler, orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler. Ve orada onların elbiseleri ipek(ten)dir. جَ‍‍نّ‍‍َ‍اتُ عَ‍‍دْنٍ‌ يَ‍‍دْ‍‍خُ‍‍لُونَهَا‌ يُحَلَّ‍‍وْنَ فِيهَا‌ مِ‍‌‍نْ ‌أَسَا‌وِ‌ر‍َ‍‌ مِ‍‌‍نْ ‌ذَهَبٍ‌ ‌وَلُؤْلُؤ‌ا‌ ًۖ ‌وَلِبَاسُهُمْ فِيهَا‌ حَ‍‍رِيرٌ
Wa Qālū Al-Ĥamdu Lillāh Al-Ladhī 'Adh/haba `Annā Al-Ĥazana ۖ 'Inna Rabbanā Laghafūrun Shakūrun 035-034. Derler ki: "Bizden hüznü giderip yok eden Allah'a hamd olsun; şüphesiz Rabbimiz, gerçekten bağışlayandır, şükrü kabul edendir." وَ‍قَ‍‍الُو‌ا‌الْحَمْدُ‌ لِلَّهِ ‌الَّذِي ‌أَ‌ذْهَبَ عَ‍‍نَّ‍‍ا‌ ‌الْحَزَنَ ۖ ‌إِنَّ ‌‍رَبَّنَا‌ لَ‍‍غَ‍‍ف‍‍ُ‍و‌ر‌‌ٌ‌ شَكُو‌رٌ
Al-Ladhī 'Aĥallanā Dāra Al-Muqāmati Min Fađlihi Lā Yamassunā Fīhā Naşabun Wa Lā Yamassunā Fīhā Lughūbun 035-035. "Ki O, bizi Kendi fazlından (ebedi olarak) kalınacak bir yurda yerleştirdi; burada bize bir yorgunluk dokunmaz ve burada bize bir bıkkınlık da dokunmaz." الَّذِي ‌أَحَلَّنَا‌ ‌د‍َ‍‌ا‌‍رَ‌الْمُ‍‍قَ‍‍امَةِ مِ‍‌‍نْ فَ‍‍ضْ‍‍لِ‍‍هِ لاَ‌ يَمَسُّنَا‌ فِيهَا‌ نَ‍‍صَ‍‍بٌ‌ ‌وَلاَ‌ يَمَسُّنَا‌ فِيهَا‌ لُ‍‍غُ‍‍وبٌ
Wa Al-Ladhīna Kafarū Lahum Nāru Jahannama Lā Yuqđá `Alayhim Fayamūtū Wa Lā Yukhaffafu `Anhum Min `Adhābihā ۚ Kadhālika Najzī Kulla Kafūrin 035-036. İnkar edenlere gelince, onlar için de cehennem ateşi vardır. Onlar için ne, karar verilir, ki bِylece ِlüversinler, ne de kendilerine onun azabından (bir şey) hafifletilir. İşte Biz, her nankِr olanı bِyle cezalandırırız. وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ لَهُمْ ن‍‍َ‍ا‌رُ‌ جَهَ‍‍نَّ‍‍مَ لاَ‌ يُ‍‍قْ‍‍‍‍ضَ‍‍ى‌ عَلَيْهِمْ فَيَمُوتُو‌ا‌ ‌وَلاَ‌ يُ‍‍خَ‍‍فَّفُ عَ‍‌‍نْ‍‍هُمْ مِ‍‌‍نْ عَذَ‌ابِهَا‌ ۚ كَذَلِكَ نَ‍‍جْ‍‍زِي كُلَّ كَفُو‌رٍ
Wa Hum Yaşţarikhūna Fīhā Rabbanā 'Akhrijnā Na`mal Şāliĥāan Ghayra Al-Ladhī Kunnā Na`malu ۚ 'Awalam Nu`ammirkum Mā Yatadhakkaru Fīhi Man Tadhakkara Wa Jā'akumu An-Nadhīru ۖ Fadhūqū Famā Lilžžālimīna Min Naşīr 035-037. İçinde onlar (şِyle) çığlık atarlar: "Rabbimiz, bizi çıkar, yaptığımızdan başka salih bir amelde bulunalım." Size orda (dünyada), ِğüt alabilecek olanın ِğüt alabileceği kadar ِmür vermedik mi? Size uyaran da gelmişti. ضyleyse (azabı) tadın; artık zalimler için bir yardımcı yoktur. وَهُمْ يَ‍‍صْ‍‍طَ‍‍رِ‍‍خُ‍‍ونَ فِيهَا‌ ‌‍رَبَّنَ‍‍ا‌ ‌أَ‍خْ‍‍رِجْ‍‍نَا‌ نَعْمَلْ صَ‍‍الِحاً‌ غَ‍‍يْ‍رَ‌الَّذِي كُ‍‍نَّ‍‍ا‌ نَعْمَلُ ۚ ‌أَ‌وَلَمْ نُعَ‍‍مِّ‍‍رْكُمْ مَا‌ يَتَذَكَّرُ‌ ف‍‍ِ‍ي‍‍هِ مَ‍‌‍نْ تَذَكَّ‍رَ‌ ‌وَج‍‍َ‍ا‌ءَكُمُ ‌ال‍‍نَّ‍‍ذ‍ِ‍ي‍‍رُ‌ ۖ فَذُ‌وقُ‍‍و‌ا‌ فَمَا‌ لِل‍‍ظَّ‍‍الِم‍‍ِ‍ي‍‍نَ مِ‍‌‍نْ نَ‍‍صِ‍‍ير
'Inna Allāha `Ālimu Ghaybi As-Samāwāti Wa Al-'Arđi ۚ 'Innahu `Alīmun Bidhāti Aş-Şudūri 035-038. Şüphesiz Allah, gِklerin ve yerin gaybını bilendir. Gerçek şu ki O, sinelerin ِzünde (saklı) olanı bilir. إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ عَالِمُ غَ‍‍يْ‍‍بِ ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضِ ۚ ‌إِنَّ‍‍هُ عَل‍‍ِ‍ي‍‍م‌‍ٌ‌ بِذ‍َ‍‌اتِ ‌ال‍‍صُّ‍‍دُ‌و‌رِ
Huwa Al-Ladhī Ja`alakum Khalā'ifa Fī Al-'Arđi ۚ Faman Kafara Fa`alayhi Kufruhu ۖ Wa Lā Yazīdu Al-Kāfirīna Kufruhum `Inda Rabbihim 'Illā Maqtāan ۖ Wa Lā Yazīdu Al-Kāfirīna Kufruhum 'Illā Khasāan 035-039. Yeryüzünde sizi halifeler kılan O'dur. ضyleyse kim inkar ederse, artık inkarı kendi aleyhinedir. Rableri Katında kafir olanlara kendi inkarları gazabtan başkasını arttırmaz ve kafir olanlara kendi inkarları kayıptan başkasını arttırmaz. هُوَ‌ ‌الَّذِي جَعَلَكُمْ خَ‍‍لاَئِفَ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ ۚ فَمَ‍‌‍نْ كَفَ‍رَ‌ فَعَلَ‍‍يْ‍‍هِ كُفْرُهُ ۖ ‌وَلاَ‌ يَز‍ِ‍ي‍‍دُ‌ ‌الْكَافِ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍نَ كُفْرُهُمْ عِ‍‌‍نْ‍‍دَ‌ ‌‍رَبِّهِمْ ‌إِلاَّ‌ مَ‍‍قْ‍‍تا‌ ًۖ ‌وَلاَ‌ يَز‍ِ‍ي‍‍دُ‌ ‌الْكَافِ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍نَ كُفْرُهُمْ ‌إِلاَّ‌ خَ‍‍سَا‌ر‌اً
Qul 'Ara'aytum Shurakā'akumu Al-Ladhīna Tad`ūna Min Dūni Allāhi 'Arūnī Mādhā Khalaqū Mina Al-'Arđi 'Am Lahum Shirkun As-Samāwāti 'Am 'Ātaynāhum Kitābāan Fahum `Alá Bayyinatin Minhu ۚ Bal 'In Ya`idu Až-Žālimūna Ba`đuhum Ba`đāan 'Illā Ghurūan 035-040. De ki: "Siz, Allah'ın dışında taptığınız ortaklarınızı gِrdünüz mü? Bana haber verin; yerden neyi yaratmışlardır? Ya da onların gِklerde bir ortaklığı mı var? Yoksa Biz onlara bir kitap vermişiz de onlar bundan (dolayı) apaçık bir belge üzerinde midirler? Hayır, zulmedenler, birbirlerine aldatmadan başkasını vadetmiyorlar. قُ‍‍لْ ‌أَ‌‍رَ‌أَيْتُمْ شُ‍رَك‍‍َ‍ا‌ءَكُمُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ تَ‍‍دْع‍‍ُ‍ونَ مِ‍‌‍نْ ‌د‍ُ‍‌ونِ ‌اللَّ‍‍هِ ‌أَ‌رُ‌ونِي مَا‌ذَ‌ا‌ خَ‍‍لَ‍‍قُ‍‍و‌ا‌ مِنَ ‌الأَ‌رْ‍ضِ ‌أَمْ لَهُمْ شِ‍‍رْك‌‍ٌ‌ فِي ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌أَمْ ‌آتَيْنَاهُمْ كِتَابا‌‌ ً‌ فَهُمْ عَلَى‌ بَيِّنَةٍ‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُ ۚ بَلْ ‌إِ‌نْ يَعِدُ‌ ‌ال‍‍ظَّ‍‍الِم‍‍ُ‍ونَ بَعْ‍‍ضُ‍‍هُمْ بَعْ‍‍ض‍‍ا‌‌ ً‌ ‌إِلاَّ‌ غُ‍‍رُ‌و‌ر‌اً
'Inna Allāha Yumsiku As-Samāwāti Wa Al-'Arđa 'An Tazūlā ۚ Wa La'in Zālatā 'In 'Amsakahumā Min 'Aĥadin Min Ba`dihi~ ۚ 'Innahu Kāna Ĥalīmāan Ghafūan 035-041.Şüphesiz Allah, gِkleri ve yeri zeval bulurlar diye (her an kudreti altında) tutuyor. Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, Kendisi'nden sonra artık kimse onları tutamaz. Doğrusu O, Halim’dir, bağışlayandır. إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ يُمْسِكُ ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضَ ‌أَ‌نْ تَزُ‌ولاَ‌ ۚ ‌وَلَئِ‍‌‍نْ ‌زَ‌الَتَ‍‍ا‌ ‌إِ‌نْ ‌أَمْسَكَهُمَا‌ مِ‍‌‍نْ ‌أَحَد‌ٍ‌ مِ‍‌‍نْ بَعْدِهِ ۚ ‌إِنَّ‍‍هُ ك‍‍َ‍انَ حَلِيماً‌ غَ‍‍فُو‌ر‌اً
Wa 'Aqsamū Billāhi Jahda 'Aymānihim La'in Jā'ahum Nadhīrun Layakūnunna 'Ahdá Min 'Iĥdá Al-'Umami ۖ Falammā Jā'ahum Nadhīrun Mā Zādahum 'Illā Nufūan 035-042. Yeminlerinin olanca güçleriyle, kendilerine bir uyarıcı-korkutucu gelecek olsa, ümmetlerinin herhangi birinden mutlaka daha doğru olacaklarına dair, Allah'a and içtiler. Ancak onlara bir uyarıcı-korkutucu geldiğinde (bu,) nefretlerinden başkasını artırmadı. وَ‌أَ‍قْ‍‍سَمُو‌ا‌ بِ‍اللَّ‍‍هِ جَهْدَ‌ ‌أَيْمَانِهِمْ لَئِ‍‌‍نْ ج‍‍َ‍ا‌ءَهُمْ نَذ‍ِ‍ي‍‍ر‌ٌ‌ لَيَكُونُ‍‍نَّ ‌أَهْدَ‌ى‌ مِ‍‌‍نْ ‌إِحْدَ‌ى‌ ‌الأُمَمِ ۖ فَلَ‍‍مَّ‍‍ا‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَهُمْ نَذ‍ِ‍ي‍‍ر‌ٌ‌ مَا‌ ‌زَ‌ا‌دَهُمْ ‌إِلاَّ‌ نُفُو‌ر‌اً
Astikbāan Al-'Arđi Wa Makra As-Sayyi'i ۚ Wa Lā Yaĥīqu Al-Makru As-Sayyi'u 'Illā Bi'ahlihi ۚ Fahal Yanžurūna 'Illā Sunnata Al-'Awwalīna ۚ Falan Tajida Lisunnati Allāhi Tabdīlāan ۖ Wa Lan Tajida Lisunnati Allāhi Taĥwīlāan 035-043. (Hem de) Yeryüzünde büyüklük taslayarak ve kِtülüğü tasarlayıp düzenleyerek. Oysa hileli düzen, kendi sahibinden başkasını sarıp-kuşatmaz. Artık onlar ِncekilerin sünnetinden başkasını mı gِzlemektedirler? Sen, Allah'ın sünnetinde kesinlikle bir değişiklik bulamazsın ve sen, Allah'ın sünnetinde kesinlikle bir dِnüşüm de bulamazsın. اسْتِكْبَا‌ر‌ا‌‌ ً‌ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ ‌وَمَكْ‍رَ‌ال‍‍سَّيِّئِ ۚ ‌وَلاَ‌ يَح‍‍ِ‍ي‍‍قُ ‌الْمَكْرُ‌ ‌ال‍‍سَّيِّئُ ‌إِلاَّ‌ بِأَهْلِ‍‍هِ ۚ فَهَلْ يَ‍‌‍نْ‍‍‍‍ظُ‍‍ر‍ُ‍‌ونَ ‌إِلاَّ‌ سُ‍‍نَّ‍‍ةَ ‌الأَ‌وَّل‍‍ِ‍ي‍‍نَ ۚ فَلَ‍‌‍نْ تَجِدَ‌ لِسُ‍‍نَّ‍‍ةِ ‌اللَّ‍‍هِ تَ‍‍بْ‍‍دِيلا‌ ًۖ ‌وَلَ‍‌‍نْ تَجِدَ‌ لِسُ‍‍نَّ‍‍ةِ ‌اللَّ‍‍هِ تَحْوِيلاً
'Awalam Yasīrū Fī Al-'Arđi Fayanžurū Kayfa Kāna `Āqibatu Al-Ladhīna Min Qablihim Wa Kānū 'Ashadda Minhum Qūwatan ۚ Wa Mā Kāna Allāhu Liyu`jizahu Min Shay'in As-Samāwāti Wa Lā Fī Al-'Arđi ۚ 'Innahu Kāna `Alīmāan Qadīrāan 035-044. Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden ِncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını gِrsünler; üstelik onlar kuvvet bakımından kendilerinden daha güçlüydüler. Gِklerde ve yerde Allah'ı aciz bırakacak hiçbir şey yoktur. Şüphesiz O, bilendir, güç yetirendir. أَ‌وَلَمْ يَسِيرُ‌و‌ا‌ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ فَيَ‍‌‍نْ‍‍‍‍ظُ‍‍رُ‌و‌ا‌ كَ‍‍يْ‍‍فَ ك‍‍َ‍انَ عَاقِ‍‍بَةُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِهِمْ ‌وَكَانُ‍‍و‌ا‌ ‌أَشَدَّ‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ قُ‍‍وَّة ًۚ ‌وَمَا‌ ك‍‍َ‍انَ ‌اللَّ‍‍هُ لِيُعْجِزَهُ مِ‍‌‍نْ شَ‍‍يْء‌‌ٍ‌ فِي ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَلاَ‌ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ ۚ ‌إِنَّ‍‍هُ ك‍‍َ‍انَ عَلِيما‌‌ ًقَ‍‍دِي‍‍ر‌اً
Wa Law Yu'uākhidhu Allāhu An-Nāsa Bimā Kasabū Mā Taraka `Alá Žahrihā Min Dābbatin Wa Lakin Yu'uakhkhiruhum 'Ilá 'Ajalin Musamman ۖ Fa'idhā Jā'a 'Ajaluhum Fa'inna Allāha Kāna Bi`ibādihi Başīrāan 035-045. Eğer Allah, kazandıkları dolayısıyla insanları (azap ile) yakalayıverecek olsaydı, (yerin) sırtı üzerinde hiçbir canlıyı bırakmazdı, ancak onları, adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir. Sonunda ecelleri geldiği zaman, artık şüphesiz Allah Kendi kullarını gِrendir. وَلَوْ‌ يُؤ‍َ‍‌اخِ‍‍ذُ‌ ‌اللَّ‍‍هُ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسَ بِمَا‌ كَسَبُو‌ا‌ مَا‌ تَ‍رَكَ عَلَى‌ ظَ‍‍هْ‍‍رِهَا‌ مِ‍‌‍نْ ‌د‍َ‍‌ابَّةٍ‌ ‌وَلَكِ‍‌‍نْ يُؤَ‍‍خِّ‍‍رُهُمْ ‌إِلَ‍‍ى‌ ‌أَجَلٍ‌ مُسَ‍‍مّ‍‍ى‌‌ ًۖ فَإِ‌ذَ‌ا‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَ‌ ‌أَجَلُهُمْ فَإِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ ك‍‍َ‍انَ بِعِبَا‌دِهِ بَ‍‍صِ‍‍ي‍‍ر‌اً
Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ
Next Sūrah