Roman Script    Reciting key words            Previous Sūrah    Quraan Index    Home  

24) Sūrat An-Nūr

Printed format

24) سُورَة النُّور

Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ
ratun 'Anzalnāhā Wa Farađnāhā Wa 'Anzalnā Fīhā 'Āyātin Bayyinātin La`allakum Tadhakkarūna 024-001. (Bu,) İndirdiğimiz ve (hükümlerini) farz kıldığımız bir sûredir. İçinde, umulur ki ِğüt alıp düşünürsünüz diye apaçık ayetler indirdik. سُو‌‍رَةٌ ‌أَ‌ن‍‍زَلْنَاهَا‌ ‌وَفَ‍رَضْ‍‍نَاهَا‌ ‌وَ‌أَ‌ن‍‍زَلْنَا‌ فِيهَ‍‍ا‌ ‌آي‍‍َ‍ات ٍ‌ بَيِّن‍‍َ‍ات‍ٍ‌ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُ‌ونَ
Az-Zāniyatu Wa Az-Zānī Fājlidū Kulla Wāĥidin Minhumā Miā'ata Jaldatin ۖ Wa Lā Ta'khudhkum Bihimā Ra'fatun Fī Dīni Allāhi 'In Kuntum Tu'uminūna Billāhi Wa Al-Yawmi Al-'Ākhiri ۖ Wa Līash/had `Adhābahumā Ţā'ifatun Mina Al-Mu'uminīna 024-002. Zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüzer değnek (celde) vurun. Eğer Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız, onlara Allah'ın dini(ni uygulama) konusunda sizi bir acıma tutmasın; onlara uygulanan cezaya mü'minlerden bir grup da şahit bulunsun. ال‍‍زَّ‌انِيَةُ ‌وَ‌ال‍‍زَّ‌انِي فَاجْ‍‍لِدُ‌و‌ا‌ كُلَّ ‌وَ‌احِد‌ٍ‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمَا‌ مِائَةَ جَلْدَةٍۖ ‌وَلاَ‌ تَأْ‍خُ‍‍ذْكُمْ بِهِمَا‌ ‌‍رَ‌أْفَة‌‍ٌ‌ فِي ‌د‍ِ‍ي‍‍نِ ‌اللَّ‍‍هِ ‌إِ‌نْ كُ‍‌‍ن‍‍تُمْ تُؤْمِن‍‍ُ‍ونَ بِ‍اللَّ‍‍هِ ‌وَ‌الْيَ‍‍وْمِ ‌الآ‍‍خِ‍‍رِ‌ ۖ ‌وَلْيَشْهَ‍‍دْ‌ عَذَ‌ابَهُمَا‌ طَ‍‍ائِفَةٌ‌ مِنَ ‌الْمُؤْمِنِينَ
Az-Zānī Lā Yankiĥu 'Illā Zāniyatan 'Aw Mushrikatan Wa Az-Zāniyatu Lā Yankiĥuhā 'Illā Zānin 'Aw Mushrikun ۚ Wa Ĥurrima Dhālika `Alá Al-Mu'uminīna 024-003. Zina eden erkek, zina eden ya da müşrik olan bir kadından başkasını nikahlayamaz; zina eden kadını da zina eden ya da müşrik olan bir erkekten başkası nikahlayamaz. Bu, mü'minlere haram kılınmıştır. ال‍‍زَّ‌انِي لاَ‌ يَ‍‌‍ن‍‍كِحُ ‌إلاَّ‌ ‌زَ‌انِيَةً ‌أَ‌وْ‌ مُشْ‍‍رِكَة ً‌ ‌وَ‌ال‍‍زَّ‌انِيَةُ لاَ‌ يَ‍‌‍ن‍‍كِحُهَ‍‍ا‌ ‌إِلاَّ‌ ‌ز‍َ‍‌انٍ ‌أَ‌وْ‌ مُشْ‍‍رِكٌۚ ‌وَحُرِّمَ ‌ذَلِكَ عَلَى‌ ‌الْمُؤْمِنِينَ
Wa Al-Ladhīna Yarmūna Al-Muĥşanāti Thumma Lam Ya'tū Bi'arba`ati Shuhadā'a Fājlidūhum Thamānīna Jaldatan Wa Lā Taqbalū Lahum Shahādatan 'Abadāan ۚ Wa 'Ūlā'ika Humu Al-Fāsiqūna 024-004. Korunan (iffetli) kadınlara (zina suçu) atan, sonra dِrt şahid getirmeyenlere de seksen değnek vurun ve onların şahidliklerini ebedi olarak kabul etmeyin. Onlar fasık olanlardır. وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يَرْم‍‍ُ‍ونَ ‌الْمُحْ‍‍صَ‍‍ن‍‍َ‍اتِ ثُ‍‍مَّ لَمْ يَأْتُو‌ا‌ بِأَ‌رْبَعَةِ شُهَد‍َ‍‌ا‌ءَ‌ فَاجْ‍‍لِدُ‌وهُمْ ثَمَان‍‍ِ‍ي‍‍نَ جَلْدَة ً‌ ‌وَلاَ‌ تَ‍‍قْ‍‍بَلُو‌ا‌ لَهُمْ شَهَا‌دَةً ‌أَبَد‌ا‌ ًۚ ‌وَ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ هُمُ ‌الْفَاسِ‍‍قُ‍‍ونَ
'Illā Al-Ladhīna Tābū Min Ba`di Dhālika Wa 'Aşlaĥū Fa'inna Allāha Ghafūrun Raĥīmun 024-005. Ancak bundan sonra tevbe eden ve salihçe davrananlar hariç. اünkü gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. إِلاَّ‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ تَابُو‌ا‌ مِ‍‌‍نْ بَعْدِ‌ ‌ذَلِكَ ‌وَ‌أَ‍صْ‍‍لَحُو‌ا‌ فَإِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ غَ‍‍ف‍‍ُ‍و‌ر‌ٌ‌ ‌‍رَحِيمٌ
Wa Al-Ladhīna Yarmūna 'Azwājahum Wa Lam Yakun Lahum Shuhadā'u 'Illā 'Anfusuhum Fashahādatu 'Aĥadihim 'Arba`u Shahādātin Billāhi~ ۙ 'Innahu Lamina Aş-Şādiqīna 024-006. Kendi eşlerine (zina suçu) atan ve kendileri dışında şahidleri bulunmayanlar ise, onlardan da her birinin şahidliği, Allah adına dِrt (kere yemin) ile kendisinin hiç şüphesiz doğru sِyleyenlerden olduğuna şahidlik etmektir. وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يَرْم‍‍ُ‍ونَ ‌أَ‌زْ‌وَ‌اجَهُمْ ‌وَلَمْ يَكُ‍‌‍نْ لَهُمْ شُهَد‍َ‍‌ا‌ءُ‌ ‌إِلاَّ‌ ‌أَ‌ن‍‍فُسُهُمْ فَشَهَا‌دَةُ ‌أَحَدِهِمْ ‌أَ‌رْبَعُ شَهَا‌د‍َ‍‌ات ٍ‌ بِ‍اللَّ‍‍هِ ۙ ‌إِنَّ‍‍هُ لَمِنَ ‌ال‍‍صَّ‍‍ا‌دِقِ‍‍ينَ
Wa Al-Khāmisatu 'Anna La`nata Allāhi `Alayhi 'In Kāna Mina Al-Kādhibīna 024-007. Beşinci (yemini) ise, eğer yalan sِyleyenlerdense, Allah'ın lanetinin muhakkak kendi üzerinde olması(nı kabul etmesi)dir. وَ‌الْ‍‍خَ‍‍امِسَةُ ‌أَنَّ لَعْنَةَ ‌اللَّ‍‍هِ عَلَ‍‍يْ‍‍هِ ‌إِ‌نْ ك‍‍َ‍انَ مِنَ ‌الْكَا‌ذِبِينَ
Wa Yadra'u `Anhā Al-`Adhāba 'An Tash/hada 'Arba`a Shahādātin Billāhi~ ۙ 'Innahu Lamina Al-Kādhibīna 024-008. Onun (kadının) da dِrt kere Allah adına (yeminle) onun (kocasının) hiç şüphesiz yalan sِyleyenlerden olduğuna şahidlik etmesi kendisinden cezayı uzaklaştırır. وَيَ‍‍دْ‌‍رَ‌أُ‌ عَ‍‌‍نْ‍‍هَا‌ ‌الْعَذ‍َ‍‌ابَ ‌أَ‌نْ تَشْهَدَ‌ ‌أَ‌رْبَعَ شَهَا‌د‍َ‍‌ات ٍ‌ بِ‍اللَّ‍‍هِ ۙ ‌إِنَّ‍‍هُ لَمِنَ ‌الْكَا‌ذِبِينَ
Wa Al-Khāmisata 'Anna Ghađaba Allāhi `Alayhā 'In Kāna Mina Aş-Şādiqīna 024-009. Beşinci (yemini) ise, eğer o (kocası) doğru sِylüyor ise, Allah'ın gazabının muhakkak kendi üzerinde olması(nı kabul etmesi)dır. وَ‌الْ‍‍خَ‍‍امِسَةَ ‌أَنَّ غَ‍‍ضَ‍‍بَ ‌اللَّ‍‍هِ عَلَيْهَ‍‍ا‌ ‌إِ‌نْ ك‍‍َ‍انَ مِنَ ‌ال‍‍صَّ‍‍ا‌دِقِ‍‍ينَ
Wa Lawlā Fađlu Allāhi `Alaykum Wa Raĥmatuhu Wa 'Anna Allāha Tawwābun Ĥakīmun 024-010. Eğer Allah'ın sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı ve Allah gerçekten tevbeleri kabul eden hüküm ve hikmet sahibi olmasaydı (ne yapardınız)? وَلَوْلاَ‌ فَ‍‍ضْ‍‍لُ ‌اللَّ‍‍هِ عَلَيْكُمْ ‌وَ‌‍رَحْمَتُ‍‍هُ ‌وَ‌أَنَّ ‌اللَّ‍‍هَ تَوّ‍َ‍‌ابٌ حَكِيمٌ
'Inna Al-Ladhīna Jā'ū Bil-'Ifki `Uşbatun Minkum ۚ Lā Taĥsabūhu Sharan Lakum ۖ Bal Huwa Khayrun Lakum ۚ Likulli Amri'in MinhumAktasaba Mina Al-'Ithmi Wa ۚ Al-Ladhī Tawallá Kibrahu Minhum Lahu `Adhābun `Ažīmun 024-011. Doğrusu, uydurulmuş bir yalanla gelenler, sizin içinizden birlikte davranan bir topluluktur; siz onu kendiniz için bir şer saymayın, aksine o sizin için bir hayırdır. Onlardan her bir kişiye kazandığı günahtan (bir ceza) vardır. Onlardan (iftiranın) büyüğünü yüklenene ise büyük bir azap vardır. إِنَّ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ج‍‍َ‍ا‌ء‍ُ‍‌و‌ا‌ بِ‍الإِفْكِ عُ‍‍صْ‍‍بَةٌ‌ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ ۚ لاَ‌ تَحْسَب‍‍ُ‍وهُ شَرّ‌ا‌ ً‌ لَكُمْ ۖ بَلْ هُوَ‌ خَ‍‍يْ‍‍ر‌ٌ‌ لَكُمْ ۚ لِكُلِّ ‌امْ‍‍رِئٍ‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ مَا‌ ‌اكْتَسَبَ مِنَ ‌الإِثْمِ ۚ ‌وَ‌الَّذِي تَوَلَّى‌ كِ‍‍بْ‍‍‍رَهُ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ لَ‍‍هُ عَذ‍َ‍‌ابٌ عَ‍‍ظِ‍‍يمٌ
Lawlā 'Idh Sami`tumūhu Žanna Al-Mu'uminūna Wa Al-Mu'uminātu Bi'anfusihim Khayan Wa Qālū Hādhā 'Ifkun Mubīnun 024-012. Onu işittiğiniz zaman, erkek mü'minler ile kadın mü’minlerin kendi nefisleri adına hayırlı bir zanda bulunup: "Bu, açıkça uydurulmuş iftira bir sِzdür" demeleri gerekmez miydi? لَوْلاَ‌ ‌إِ‌ذْ‌ سَمِعْتُم‍‍ُ‍وهُ ظَ‍‍نَّ ‌الْمُؤْمِن‍‍ُ‍ونَ ‌وَ‌الْمُؤْمِن‍‍َ‍اتُ بِأَ‌ن‍‍فُسِهِمْ خَ‍‍يْر‌ا‌ ً‌ ‌وَ‍قَ‍‍الُو‌ا‌ هَذَ‌ا‌ ‌إِفْكٌ‌ مُبِينٌ
Lawlā Jā'ū `Alayhi Bi'arba`ati Shuhadā'a ۚ Fa'idh Lam Ya'tū Bish-Shuhadā'i Fa'ūlā'ika `Inda Allāhi Humu Al-Kādhibūna 024-013. Ona karşı dِrt şahitle gelmeleri gerekmez miydi? Şahitleri getirmediklerine gِre, artık onlar Allah Katında yalancıların ta kendileridir. لَوْلاَ‌ ج‍‍َ‍ا‌ء‍ُ‍‌و‌ا‌ عَلَ‍‍يْ‍‍هِ بِأَ‌رْبَعَةِ شُهَد‍َ‍‌ا‌ءَ‌ ۚ فَإِ‌ذْ‌ لَمْ يَأْتُو‌ا‌ بِ‍ال‍‍شُّهَد‍َ‍‌ا‌ءِ‌ فَأ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ عِ‍‌‍نْ‍‍دَ‌ ‌اللَّ‍‍هِ هُمُ ‌الْكَا‌ذِبُونَ
Wa Lawlā Fađlu Allāhi `Alaykum Wa Raĥmatuhu Fī Ad-Dunyā Wa Al-'Ākhirati Lamassakum Fī Mā 'Afađtum Fīhi `Adhābun `Ažīmun 024-014. Eğer Allah'ın dünyada ve ahirette sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız dedikodudan dolayı size büyük bir azap dokunurdu. وَلَوْلاَ‌ فَ‍‍ضْ‍‍لُ ‌اللَّ‍‍هِ عَلَيْكُمْ ‌وَ‌‍رَحْمَتُ‍‍هُ فِي ‌ال‍‍دُّ‌نْ‍‍يَا‌ ‌وَ‌الآ‍‍خِ‍رَةِ لَمَسَّكُمْ فِي مَ‍‍ا‌ ‌أَفَ‍‍ضْ‍‍تُمْ ف‍‍ِ‍ي‍‍هِ عَذ‍َ‍‌ابٌ عَ‍‍ظِ‍‍يمٌ
'Idh Talaqqawnahu Bi'alsinatikum Wa Taqūlūna Bi'afwāhikum Mā Laysa Lakum Bihi `Ilmun Wa Taĥsabūnahu Hayyināan Wa Huwa `Inda Allāhi `Ažīmun 024-015. O durumda siz onu (iftirayı) dillerinizle aktardınız ve hakkında bilginiz olmayan şeyi ağızlarınızla sِylediniz ve bunu kolay sandınız; oysa o Allah Katında çok büyük (bir suç)tür. إِ‌ذْ‌ تَلَ‍‍قَّ‍‍وْنَ‍‍هُ بِأَلْسِنَتِكُمْ ‌وَتَ‍‍قُ‍‍ول‍‍ُ‍ونَ بِأَفْوَ‌اهِكُمْ مَا‌ لَ‍‍يْ‍‍سَ لَكُمْ بِ‍‍هِ عِلْمٌ‌ ‌وَتَحْسَبُونَ‍‍هُ هَيِّنا‌ ً‌ ‌وَهُوَ‌ عِ‍‌‍نْ‍‍دَ‌ ‌اللَّ‍‍هِ عَ‍‍ظِ‍‍يمٌ
Wa Lawlā 'Idh Sami`tumūhu Qultum Mā Yakūnu Lanā 'An Natakallama Bihadhā Subĥānaka Hādhā Buhtānun `Ažīmun 024-016. Onu işittiğiniz zaman: "Bu konuda sِz sِylemek bize yakışmaz. (Allah'ım) Sen Yücesin; bu, büyük bir iftiradır" demeniz gerekmez miydi? وَلَوْلاَ‌ ‌إِ‌ذْ‌ سَمِعْتُم‍‍ُ‍وهُ قُ‍‍لْتُمْ مَا‌ يَك‍‍ُ‍ونُ لَنَ‍‍ا‌ ‌أَ‌نْ نَتَكَلَّمَ بِهَذَ‌ا‌ سُ‍‍بْ‍‍حَانَكَ هَذَ‌ا‌ بُهْت‍‍َ‍انٌ عَ‍‍ظِ‍‍يمٌ
Ya`ižukumu Allāhu 'An Ta`ūdū Limithlihi~ 'Abadāan 'In Kuntum Mu'uminīna 024-017. Eğer iman edenlerden iseniz, bunun gibisine bir daha dِnmemeniz için Allah size ِğüt vermektedir. يَعِظُ‍‍كُمُ ‌اللَّ‍‍هُ ‌أَ‌نْ تَعُو‌دُ‌و‌ا‌ لِمِثْلِهِ ‌أَبَد‌ا‌‌ ً‌ ‌إِ‌نْ كُ‍‌‍ن‍‍تُمْ مُؤْمِنِينَ
Wa Yubayyinu Allāhu Lakumu Al-'Āyāti Wa ۚ Allāhu `Alīmun Ĥakīmun 024-018. Allah size ayetleri açıklıyor; Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. وَيُبَيِّنُ ‌اللَّ‍‍هُ لَكُمُ ‌الآي‍‍َ‍اتِ ۚ ‌وَ‌اللَّهُ عَل‍‍ِ‍ي‍‍مٌ حَكِيمٌ
'Inna Al-Ladhīna Yuĥibbūna 'An Tashī`a Al-Fāĥishatu Fī Al-Ladhīna 'Āmanū Lahum `Adhābun 'Alīmun Ad-Dunyā Wa Al-'Ākhirati Wa ۚ Allāhu Ya`lamu Wa 'Antum Lā Ta`lamūna 024-019. اirkin utanmazlıkların (fuhşun) iman edenler içinde yaygınlaşmasından hoşlananlara, dünyada ve ahirette acıklı bir azap vardır. Allah bilir, siz ise bilmiyorsunuz. إِنَّ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يُحِبّ‍‍ُ‍ونَ ‌أَ‌نْ تَش‍‍ِ‍ي‍‍عَ ‌الْفَاحِشَةُ فِي ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ لَهُمْ عَذ‍َ‍‌ابٌ ‌أَل‍‍ِ‍ي‍‍م‌‍ٌ‌ فِي ‌ال‍‍دُّ‌نْ‍‍يَا‌ ‌وَ‌الآ‍‍خِ‍رَةِ ۚ ‌وَ‌اللَّهُ يَعْلَمُ ‌وَ‌أَ‌نْ‍‍تُمْ لاَ‌ تَعْلَمُونَ
Wa Lawlā Fađlu Allāhi `Alaykum Wa Raĥmatuhu Wa 'Anna Allāha Ra'ūfun Raĥīm 024-020. Eğer Allah'ın sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı ve Allah gerçekten Rauf (şefkat eden ve) Rahim olmasaydı (ne yapardınız)? وَلَوْلاَ‌ فَ‍‍ضْ‍‍لُ ‌اللَّ‍‍هِ عَلَيْكُمْ ‌وَ‌‍رَحْمَتُ‍‍هُ ‌وَ‌أَنَّ ‌اللَّ‍‍هَ ‌‍رَ‌ء‍ُ‍‌وف ٌ‌ ‌‍رَحِيم
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū Lā Tattabi`ū Khuţuwāti Ash-Shayţāni ۚ Wa Man Yattabi` Khuţuwāti Ash-Shayţāni Fa'innahu Ya'muru Bil-Faĥshā'i Wa Al-Munkari ۚ Wa Lawlā Fađlu Allāhi `Alaykum Wa Raĥmatuhu Mā Zakā Minkum Min 'Aĥadin 'Abadāan Wa Lakinna Allāha Yuzakkī Man Yashā'u Wa ۗ Allāhu Samī`un `Alīmun 024-021. Ey iman edenler, şeytanın adımlarına uymayın. Kim şeytanın adımlarına uyarsa, (bilsin ki) gerçekten o (şeytan) çirkin utanmazlıkları ve kِtülüğü emreder. Eğer Allah'ın üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı, sizden hiçbiri ebedi olarak temize çıkamazdı. Ancak Allah, dilediğini temize çıkarır. Allah, işitendir, bilendir. ي‍‍َ‍ا‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ لاَ‌ تَتَّبِعُو‌اخُ‍‍طُ‍‍و‍َ‍‌اتِ ‌ال‍‍شَّيْ‍‍طَ‍‍انِ ‌وَمَ‍‌‍نْ ۚ يَتَّبِعْ خُ‍‍طُ‍‍و‍َ‍‌اتِ ‌ال‍‍شَّيْ‍‍طَ‍‍انِ فَإِنَّ‍‍هُ يَأْمُرُ‌ بِ‍الْفَحْش‍‍َ‍ا‌ءِ‌ ‌وَ‌الْمُ‍‌‍نْ‍‍كَ‍‍ر‍ِ‍‌ ‌وَلَوْلاَ‌ ۚ فَ‍‍ضْ‍‍لُ ‌اللَّ‍‍هِ عَلَيْكُمْ ‌وَ‌‍رَحْمَتُ‍‍هُ مَا‌ ‌زَكَا‌ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ مِ‍‌‍نْ ‌أَحَدٍ‌ ‌أَبَد‌ا‌ ً‌ ‌وَلَكِ‍‍نَّ ‌اللَّ‍‍هَ يُزَكِّي مَ‍‌‍نْ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ‌وَ‌اللَّهُ ۗ سَم‍‍ِ‍ي‍‍عٌ عَلِيمٌ
Wa Lā Ya'tali 'Ūlū Al-Fađli Minkum Wa As-Sa`ati 'An Yu'utū 'Ūlī Al-Qurbá Wa Al-Masākīna Wa Al-Muhājirīna Fī Sabīli Allāhi ۖ Wa Līa`fū Wa Līaşfaĥū ۗ 'Alā Tuĥibbūna 'An Yaghfira Allāhu Lakum Wa ۗ Allāhu Ghafūrun Raĥīmun 024-022. Sizden, faziletli ve varlıklı olanlar, yakınlara, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere vermekte eksiltme yapmasınlar, affetsinler ve hoşgِrsünler. Allah'ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz? Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. وَلاَ‌ يَأْتَلِ ‌أ‍ُ‍‌وْلُو‌ا‌الْفَ‍‍ضْ‍‍لِ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ ‌وَ‌ال‍‍سَّعَةِ ‌أَ‌نْ يُؤْتُ‍‍و‌ا‌ ‌أ‍ُ‍‌وْلِي ‌الْ‍‍قُ‍‍رْبَى‌ ‌وَ‌الْمَسَاك‍‍ِ‍ي‍‍نَ ‌وَ‌الْمُهَاجِ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍نَ فِي سَب‍‍ِ‍ي‍‍لِ ‌اللَّ‍‍هِ ۖ ‌وَلْيَعْفُو‌ا‌ ‌وَلْيَ‍‍صْ‍‍فَحُ‍‍و‌اۗ ‌أَلاَ‌ تُحِبّ‍‍ُ‍ونَ ‌أَ‌نْ يَ‍‍غْ‍‍فِ‍‍ر‍َ‍‌ ‌اللَّ‍‍هُ لَكُمْ ۗ ‌وَ‌اللَّهُ غَ‍‍ف‍‍ُ‍و‌ر‌ٌ‌ ‌‍رَحِيمٌ
'Inna Al-Ladhīna Yarmūna Al-Muĥşanāti Al-Ghāfilāti Al-Mu'umināti Lu`inū Fī Ad-Dunyā Wa Al-'Ākhirati Wa Lahum `Adhābun `Ažīmun 024-023. Namus sahibi, bir şeyden habersiz, mü'min kadınlara (zina suçu) atanlar, dünyada ve ahirette lanetlenmişlerdir. Ve onlar için büyük bir azap vardır. إِنَّ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يَرْم‍‍ُ‍ونَ ‌الْمُحْ‍‍صَ‍‍ن‍‍َ‍اتِ ‌الْ‍‍غَ‍‍افِلاَتِ ‌الْمُؤْمِن‍‍َ‍اتِ لُعِنُو‌ا‌ فِي ‌ال‍‍دُّ‌نْ‍‍يَا‌ ‌وَ‌الآ‍‍خِ‍رَةِ ‌وَلَهُمْ عَذ‍َ‍‌ابٌ عَ‍‍ظِ‍‍يمٌ
Yawma Tash/hadu `Alayhim 'Alsinatuhum Wa 'Aydīhim Wa 'Arjuluhum Bimā Kānū Ya`malūna 024-024. O gün, kendi dilleri, elleri ve ayakları aleyhlerinde yaptıklarına dair şahitlikte bulunacaklardır. يَ‍‍وْمَ تَشْهَدُ‌ عَلَيْهِمْ ‌أَلْسِنَتُهُمْ ‌وَ‌أَيْدِيهِمْ ‌وَ‌أَ‌رْجُلُهُمْ بِمَا‌ كَانُو‌ا‌ يَعْمَلُونَ
Yawma'idhin Yuwaffīhimu Allāhu Dīnahumu Al-Ĥaqqa Wa Ya`lamūna 'Anna Allāha Huwa Al-Ĥaqqu Al-Mubīnu 024-025. O gün, Allah hak ettikleri cezayı eksiksiz verecektir ve onlar da Allah'ın hiç şüphesiz hak olduğunu bileceklerdir. يَوْمَئِذ‌ٍ‌ يُوَفِّيهِمُ ‌اللَّ‍‍هُ ‌دِينَهُمُ ‌الْحَ‍‍قَّ ‌وَيَعْلَم‍‍ُ‍ونَ ‌أَنَّ ‌اللَّ‍‍هَ هُوَ‌ ‌الْحَ‍‍قُّ ‌الْمُبِينُ
Al-Khabīthātu Lilkhabīthīna Wa Al-Khabīthūna Lilkhabīthāti Wa ۖ Aţ-Ţayyibātu Lilţţayyibīna Wa Aţ-Ţayyibūna Lilţţayyibāti ۚ 'Ūlā'ika Mubarra'ūna Mimmā Yaqūlūna ۖ Lahum Maghfiratun Wa Rizqun Karīmun 024-026. Kِtü kadınlar, kِtü erkeklere; kِtü erkekler, kِtü kadınlara; iyi ve temiz erkekler, iyi ve temiz kadınlara (yaraşır). Bunlar, onların demekte olduklarından uzaktırlar. Bunlar için bir bağışlanma ve kerim (üstün) bir rızık vardır. الْ‍‍خَ‍‍بِيث‍‍َ‍اتُ لِلْ‍‍خَ‍‍بِيث‍‍ِ‍ي‍‍نَ ‌وَ‌الْ‍‍خَ‍‍بِيث‍‍ُ‍ونَ لِلْ‍‍خَ‍‍بِيث‍‍َ‍اتِ ۖ ‌وَ‌ال‍‍طَّ‍‍يِّب‍‍َ‍اتُ لِل‍‍طَّ‍‍يِّب‍‍ِ‍ي‍‍نَ ‌وَ‌ال‍‍طَّ‍‍يِّب‍‍ُ‍ونَ لِل‍‍طَّ‍‍يِّب‍‍َ‍اتِ ۚ ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ مُبَ‍رَّ‌ء‍ُ‍‌ونَ مِ‍‍مَّ‍‍ا‌ يَ‍‍قُ‍‍ول‍‍ُ‍ونَ ۖ لَهُمْ مَ‍‍غْ‍‍فِ‍رَةٌ‌ ‌وَ‌رِ‌زْ‍ق‌‍ٌ‌ كَ‍‍رِيمٌ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū Lā Tadkhulū Buyūtāan Ghayra Buyūtikum Ĥattá Tasta'nisū Wa Tusallimū `Alá 'Ahlihā ۚ Dhālikum Khayrun Lakum La`allakum Tadhakkarūna 024-027. Ey iman edenler, evlerinizden başka evlere, yakınlık kurup (izin almadan) ve (ev halkına) selam vermeden girmeyin. Bu sizin için daha hayırlıdır; umulur ki ِğüt alıp düşünürsünüz. ي‍‍َ‍ا‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ لاَ‌ تَ‍‍دْ‍‍خُ‍‍لُو‌ا‌ بُيُوتاً‌ غَ‍‍يْ‍رَ‌ بُيُوتِكُمْ حَتَّى‌ تَسْتَأْنِسُو‌ا‌ ‌وَتُسَلِّمُو‌ا‌ عَلَ‍‍ى‌ ‌أَهْلِهَا‌ ‌ذَلِكُمْ ۚ خَ‍‍يْ‍‍ر‌ٌ‌ لَكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُ‌ونَ
Fa'in Lam Tajidū Fīhā 'Aĥadāan Falā Tadkhulūhā Ĥattá Yu'udhana Lakum ۖ Wa 'In Qīla Lakum Arji`ū Fārji`ū ۖ Huwa 'Azká Lakum Wa ۚ Allāhu Bimā Ta`malūna `Alīmun 024-028. Eğer orada kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar artık oraya girmeyin; ve eğer "Dِnün" denirse, siz de dِnün, bu sizin için daha temizdir. Allah yaptıklarınızı bilendir. فَإِ‌نْ لَمْ تَجِدُ‌و‌ا‌ فِيهَ‍‍ا‌ ‌أَحَد‌ا‌‌ ً‌ فَلاَ‌ تَ‍‍دْ‍‍خُ‍‍لُوهَا‌ حَتَّى‌ يُؤْ‌ذَنَ لَكُمْ ۖ ‌وَ‌إِ‌نْ قِ‍‍ي‍‍لَ لَكُمْ ‌ا‌رْجِعُو‌ا‌ فَا‌رْجِعُو‌اۖ هُوَ‌ ‌أَ‌زْكَى‌ لَكُمْ ۚ ‌وَ‌اللَّهُ بِمَا‌ تَعْمَل‍‍ُ‍ونَ عَلِيمٌ
Laysa `Alaykum Junāĥun 'An Tadkhulū Buyūtāan Ghayra Maskūnatin Fīhā Matā`un Lakum Wa ۚ Allāhu Ya`lamu Mā Tubdūna Wa Mā Taktumūna 024-029. İçinde oturulmayan ve sizin için bir meta (yarar) bulunan evlere girmenizde bir sakınca yoktur. Allah, açığa vurduklarınızı da, sakladıklarınızı da bilir. لَ‍‍يْ‍‍سَ عَلَيْكُمْ جُن‍‍َ‍احٌ ‌أَ‌نْ تَ‍‍دْ‍‍خُ‍‍لُو‌ا‌ بُيُوتاً‌ غَ‍‍يْ‍رَ‌ مَسْكُونَة‌‍ٍ‌ فِيهَا‌ مَت‍‍َ‍اع ٌ‌ لَكُمْ ۚ ‌وَ‌اللَّهُ يَعْلَمُ مَا‌ تُ‍‍بْ‍‍د‍ُ‍‌ونَ ‌وَمَا‌ تَكْتُمُونَ
Qul Lilmu'uminīna Yaghuđđū Min 'Abşārihim Wa Yaĥfažū Furūjahum ۚ Dhālika 'Azká Lahum ۗ 'Inna Allāha Khabīrun Bimā Yaşna`ūna 024-030. Mü'minlere sِyle: "Gِzlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu, onlar için daha temizdir. Gerçekten Allah, yaptıklarından haberdardır. قُ‍‍لْ لِلْمُؤْمِن‍‍ِ‍ي‍‍نَ يَ‍‍غُ‍‍ضُّ‍‍و‌ا‌ مِ‍‌‍نْ ‌أَبْ‍‍‍‍صَ‍‍ا‌رِهِمْ ‌وَيَحْفَ‍‍ظُ‍‍و‌ا‌ فُرُ‌وجَهُمْ ۚ ‌ذَلِكَ ‌أَ‌زْكَى‌ لَهُمْ ۗ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ خَ‍‍ب‍‍ِ‍ي‍‍ر‌ٌ‌ بِمَا‌ يَ‍‍صْ‍‍نَعُونَ
Wa Qul Lilmu'umināti Yaghđuđna Min 'Abşārihinna Wa Yaĥfažna Furūjahunna Wa Lā Yubdīna Zīnatahunna 'Illā Mā Žahara Minhā ۖ Wa Līađribna Bikhumurihinna `Alá Juyūbihinna ۖ Wa Lā Yubdīna Zīnatahunna 'Illā Libu`ūlatihinna 'Aw 'Ābā'ihinna 'Aw 'Ābā'i Bu`ūlatihinna 'Aw 'Abnā'ihinna 'Aw 'Abnā'i Bu`ūlatihinna 'Aw 'Ikhwānihinna 'Aw Banī 'Ikhwānihinna 'Aw Banī 'Akhawātihinna 'Aw Nisā'ihinna 'Aw Mā Malakat 'Aymānuhunna 'Awi At-Tābi`īna Ghayri 'Ūlī Al-'Irbati Mina Ar-Rijāli 'Awi Aţ-Ţifli Al-Ladhīna Lam Yažharū `Alá `Awrāti An-Nisā' ۖ Wa Lā Yađribna Bi'arjulihinna Liyu`lama Mā Yukhfīna Min Zīnatihinna ۚ Wa Tūbū 'Ilá Allāhi Jamī`āan 'Ayyuhā Al-Mu'uminūna La`allakum Tufliĥūna 024-031. Mü'min kadınlara da sِyle: "Gِzlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden gِrüneni hariç. Baş ِrtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar. Süslerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına gِstermesinler. Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Hep birlikte Allah'a tevbe edin ey mü'minler, umulur ki felah bulursunuz." وَ‍قُ‍‍لْ لِلْمُؤْمِن‍‍َ‍اتِ يَ‍‍غْ‍‍ضُ‍‍ضْ‍‍نَ مِ‍‌‍نْ ‌أَبْ‍‍‍‍صَ‍‍ا‌رِهِ‍‍نَّ ‌وَيَحْفَ‍‍ظْ‍‍نَ فُرُ‌وجَهُ‍‍نَّ ‌وَلاَ‌ يُ‍‍بْ‍‍د‍ِ‍ي‍‍نَ ‌زِينَتَهُ‍‍نَّ ‌إِلاَّ‌ مَا‌ ظَ‍‍هَ‍رَ‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هَا‌ ۖ ‌وَلْيَ‍‍ضْ‍‍رِبْ‍‍نَ بِ‍‍خُ‍‍مُ‍‍رِهِ‍‍نَّ عَلَى‌ جُيُوبِهِ‍‍نَّ ۖ ‌وَلاَ‌ يُ‍‍بْ‍‍د‍ِ‍ي‍‍نَ ‌زِينَتَهُ‍‍نَّ ‌إِلاَّ‌ لِبُعُولَتِهِ‍‍نَّ ‌أَ‌وْ‌ ‌آب‍‍َ‍ائِهِ‍‍نَّ ‌أَ‌وْ‌ ‌آب‍‍َ‍ا‌ءِ‌ بُعُولَتِهِ‍‍نَّ ‌أَ‌وْ‌ ‌أَبْ‍‍ن‍‍َ‍ائِهِ‍‍نَّ ‌أَ‌وْ‌ ‌أَبْ‍‍ن‍‍َ‍ا‌ءِ‌ بُعُولَتِهِ‍‍نَّ ‌أَ‌وْ‌ ‌إِخْ‍‍وَ‌انِهِ‍‍نَّ ‌أَ‌وْ‌ بَنِ‍‍ي ‌إِخْ‍‍وَ‌انِهِ‍‍نَّ ‌أَ‌وْ‌ بَنِ‍‍ي ‌أَ‍خَ‍‍وَ‌اتِهِ‍‍نَّ ‌أَ‌وْ‌ نِس‍‍َ‍ائِهِ‍‍نَّ ‌أَ‌وْ‌ مَا‌ مَلَكَتْ ‌أَيْمَانُهُ‍‍نَّ ‌أَ‌وِ‌ ‌ال‍‍تَّابِع‍‍ِ‍ي‍‍نَ غَ‍‍يْ‍‍ر‍ِ‍‌ ‌أ‍ُ‍‌وْلِي ‌الإِ‌ر‍ْ‍بَةِ مِنَ ‌ال‍‍رِّج‍‍َ‍الِ ‌أَ‌وِ‌ ‌ال‍‍طِّ‍‍فْلِ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ لَمْ يَ‍‍ظْ‍‍هَرُ‌و‌ا‌ عَلَى‌ عَوْ‌رَ‍‌اتِ ‌ال‍‍نِس‍‍َ‍ا‌ء‌ ۖ ‌وَلاَ‌ يَ‍‍ضْ‍‍رِبْ‍‍نَ بِأَ‌رْجُلِهِ‍‍نَّ لِيُعْلَمَ مَا‌ يُ‍‍خْ‍‍ف‍‍ِ‍ي‍‍نَ مِ‍‌‍نْ ‌زِينَتِهِ‍‍نَّ ۚ ‌وَتُوبُ‍‍و‌ا‌ ‌إِلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ جَمِيعاً‌ ‌أَيُّهَا‌ ‌الْمُؤْمِن‍‍ُ‍ونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Wa 'Ankiĥū Al-'Ayāmá Minkum Wa Aş-Şāliĥīna Min `Ibādikum Wa 'Imā'ikum ۚ 'In Yakūnū Fuqarā'a Yughnihimu Allāhu Min Fađlihi Wa ۗ Allāhu Wāsi`un `Alīmun 024-032. İçinizde evli olmayanları, kِlelerinizden ve cariyelerinizden salih olanları evlendirin. Eğer fakir iseler Allah, Kendi fazlından onları zengin eder. Allah geniş (nimet sahibi)dir, bilendir. وَ‌أَ‌ن‍‍كِحُو‌ا‌الأَيَامَى‌ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ ‌وَ‌ال‍‍صَّ‍‍الِح‍‍ِ‍ي‍‍نَ مِ‍‌‍نْ عِبَا‌دِكُمْ ‌وَ‌إِم‍‍َ‍ائِكُمْ ۚ ‌إِ‌نْ يَكُونُو‌ا‌ فُ‍‍قَ‍‍ر‍َ‍‌ا‌ءَ‌ يُ‍‍غْ‍‍نِهِمُ ‌اللَّ‍‍هُ مِ‍‌‍نْ فَ‍‍ضْ‍‍لِ‍‍هِ ۗ ‌وَ‌اللَّهُ ‌وَ‌اسِعٌ عَلِيمٌ
Wa Līasta`fifi Al-Ladhīna Lā Yajidūna Nikāĥāan Ĥattá Yughniyahumu Allāhu Min Fađlihi Wa ۗ Al-Ladhīna Yabtaghūna Al-Kitāba Mimmā Malakat 'Aymānukum Fakātibūhum 'In `Alimtum Fīhim Khayan ۖ Wa 'Ātūhum Min Māli Allāhi Al-Ladhī 'Ātākum ۚ Wa Lā Tukrihū Fatayātikum `Alá Al-Bighā'i 'In 'Aradna Taĥaşşunāan Litabtaghū `Arađa Al-Ĥayāati Ad-Dunۚ Wa Man Yukrihhunna Fa'inna Allāha Min Ba`di 'Ikhihinna Ghafūrun Raĥīmun 024-033. Nikah (imkanı) bulamayanlar, Allah onları Kendi fazlından zenginleştirinceye kadar iffetli davransınlar. Sağ ellerinizin malik olduğu (kِle ve cariyelerden) mükatebe isteyenlere -eğer onlarda bir hayır gِrüyorsanız- mükatebe yapın. Ve Allah'ın size verdiği malından onlara verin. Dünya hayatının geçici metaını elde etmek için -ırzlarını korumak istiyorlarsa- cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları (fuhşa) zorlarsa, şüphesiz, onların (fuhşa) zorlanmalarından sonra Allah (onları) bağışlayandır, esirgeyendir. وَلْيَسْتَعْفِفِ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ لاَ‌ يَجِد‍ُ‍‌ونَ نِكَاحاً‌ حَتَّى‌ يُ‍‍غْ‍‍نِيَهُمُ ‌اللَّ‍‍هُ مِ‍‌‍نْ فَ‍‍ضْ‍‍لِ‍‍هِ ۗ ‌وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يَ‍‍بْ‍‍تَ‍‍غُ‍‍ونَ ‌الْكِت‍‍َ‍ابَ مِ‍‍مَّ‍‍ا‌ مَلَكَتْ ‌أَيْمَانُكُمْ فَكَاتِبُوهُمْ ‌إِ‌نْ عَلِمْتُمْ فِيهِمْ خَ‍‍يْر‌ا‌ ًۖ ‌وَ‌آتُوهُمْ مِ‍‌‍نْ م‍‍َ‍الِ ‌اللَّ‍‍هِ ‌الَّذِي ‌آتَاكُمْ ۚ ‌وَلاَ‌ تُكْ‍‍رِهُو‌ا‌ فَتَيَاتِكُمْ عَلَى‌ ‌الْبِ‍‍غَ‍‍ا‌ءِ‌ ‌إِ‌نْ ‌أَ‌‍رَ‌دْنَ تَحَ‍‍صُّ‍‍نا‌ ً‌ لِتَ‍‍بْ‍‍تَ‍‍غُ‍‍و‌ا‌ عَ‍رَضَ ‌الْحَي‍‍َ‍اةِ ‌ال‍‍دُّ‌نْ‍‍يَا‌ ۚ ‌وَمَ‍‌‍نْ يُكْ‍‍رِهُّ‍‍نَّ فَإِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ مِ‍‌‍نْ بَعْدِ‌ ‌إِكْ‍رَ‌اهِهِ‍‍نَّ غَ‍‍ف‍‍ُ‍و‌ر‌ٌ‌ ‌‍رَحِيمٌ
Wa Laqad 'Anzalnā 'Ilaykum 'Āyātin Mubayyinātin Wa Mathalāan Mina Al-Ladhīna Khalaw Min Qablikum Wa Maw`ižatan Lilmuttaqīna 024-034. Andolsun, size açıklayıcı ayetler, sizden ِnce gelip geçenlerden bir ِrnek ve takva sahipleri için bir ِğüt indirdik. وَلَ‍قَ‍‍دْ‌ ‌أَ‌ن‍‍زَلْنَ‍‍ا‌ ‌إِلَيْكُمْ ‌آي‍‍َ‍اتٍ‌ مُبَيِّن‍‍َ‍اتٍ‌ ‌وَمَثَلا‌ ً‌ مِنَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ خَ‍‍لَوْ‌ا‌ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِكُمْ ‌وَمَوْعِ‍‍ظَ‍‍ة ً‌ لِلْمُتَّ‍‍قِ‍‍ينَ
Al-Lahu Nūru As-Samāwāti Wa Al-'Arđi ۚ Mathalu Nūrihi Kamishkāatin Fīhā Mişbāĥun ۖ Al-Mişbāĥu Fī Zujājatin ۖ Az-Zujājatu Ka'annahā Kawkabun Durrīyunqadu Min Shajaratin Mubārakatin ZaytūniatinSharqīyatin Wa Lā Gharbīyatin Yakādu Zaytuhā Yuđī'u Wa Law Lam Tamsas/hu Nārun ۚ Nūrun `Alá Nūrin ۗ Yahdī Al-Lahu Linūrihi Man Yashā'u ۚ Wa Yađribu Allāhu Al-'Amthāla Lilnnāsi Wa ۗ Allāhu Bikulli Shay'in `Alīmun 024-035. Allah, gِklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu ِyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu Kendi nuruna yِneltip-iletir. Allah insanlar için ِrnekler verir. Allah, herşeyi bilendir. اللَّهُ ن‍‍ُ‍و‌رُ‌ ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضِ ۚ مَثَلُ نُو‌رِهِ كَمِشْك‍‍َ‍اة‌‍ٍ‌ فِيهَا‌ مِ‍‍صْ‍‍ب‍‍َ‍اح‌‍ٌۖ ‌الْمِ‍‍صْ‍‍ب‍‍َ‍احُ فِي ‌زُجَاجَة‌‍ٍۖ ‌ال‍‍زُّجَاجَةُ كَأَنَّ‍‍هَا‌ كَوْكَب‌‍ٌ‌ ‌دُ‌رِّيٌّ‌ يُوقَ‍‍دُ‌ مِ‍‌‍نْ شَجَ‍رَةٍ‌ مُبَا‌‍رَكَة‌‍ٍ‌ ‌زَيْتُونِة‍ٍ‌ لاَ‌ شَرْ‍قِ‍‍يَّةٍ‌ ‌وَلاَ‌ غَ‍‍رْبِيَّةٍ‌ يَك‍‍َ‍ا‌دُ‌ ‌زَيْتُهَا‌ يُ‍‍ض‍‍ِ‍يءُ‌ ‌وَلَوْ‌ لَمْ تَمْسَسْهُ ن‍‍َ‍ا‌ر‌ٌۚ ن‍‍ُ‍و‌رٌ‌ عَلَى‌ ن‍‍ُ‍و‌ر‌ٍۗ يَهْدِي ‌اللَّهُ لِنُو‌رِهِ مَ‍‌‍نْ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ۚ ‌وَيَ‍‍ضْ‍‍رِبُ ‌اللَّ‍‍هُ ‌الأَمْث‍‍َ‍الَ لِل‍‍نّ‍‍َ‍اسِ ۗ ‌وَ‌اللَّهُ بِكُلِّ شَ‍‍يْءٍ‌ عَلِيمٌ
Fī Buyūtin 'Adhina Allāhu 'An Turfa`a Wa Yudhkara Fīhā Asmuhu Yusabbiĥu Lahu Fīhā Bil-Ghudūwi Wa Al-'Āşāli 024-036. (Bu nur,) Allah'ın, onların yüceltilmesine ve isminin zikredilmesine izin verdiği evlerdedir; onların içinde sabah akşam O'nu tesbih ederler. فِي بُي‍‍ُ‍وتٍ ‌أَ‌ذِنَ ‌اللَّ‍‍هُ ‌أَ‌نْ تُرْفَعَ ‌وَيُذْكَ‍رَ‌ فِيهَا‌ ‌اسْمُ‍‍هُ يُسَبِّحُ لَ‍‍هُ فِيهَا‌ بِ‍الْ‍‍غُ‍‍دُ‌وِّ‌ ‌وَ‌الآ‍‍صَ‍‍الِ
Rijālun Lā Tulhīhim Tijāratun Wa Lā Bay`un `An Dhikri Allāhi Wa 'Iqāmi Aş-Şalāati Wa 'Ītā'i Az-Zakāati ۙ Yakhāfūna Yawmāan Tataqallabu Fīhi Al-Qulūbu Wa Al-'Abşāru 024-037. (ضyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah'ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten 'tutkuya kaptırıp alıkoymaz'; onlar, kalplerin ve gِzlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar. ‍رِج‍‍َ‍ال ٌ‌ لاَ‌ تُلْهِيهِمْ تِجَا‌‍رَةٌ‌ ‌وَلاَ‌ بَ‍‍يْ‍‍عٌ عَ‍‌‍نْ ‌ذِكْ‍‍ر‍ِ‍‌ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَ‌إِقَ‍‍امِ ‌ال‍‍صَّ‍‍لاَةِ ‌وَ‌إِيت‍‍َ‍ا‌ءِ‌ ‌ال‍‍زَّك‍‍َ‍اةِ ۙ يَ‍‍خَ‍‍اف‍‍ُ‍ونَ يَوْما‌‌ ً‌ تَتَ‍‍قَ‍‍لَّبُ ف‍‍ِ‍ي‍‍هِ ‌الْ‍‍قُ‍‍ل‍‍ُ‍وبُ ‌وَ‌الأَبْ‍‍‍‍صَ‍‍ا‌رُ
Liyajziyahumu Allāhu 'Aĥsana Mā `Amilū Wa Yazīdahum Min Fađlihi Wa ۗ Allāhu Yarzuqu Man Yashā'u Bighayri Ĥisābin 024-038. اünkü Allah, yaptıklarının en güzeliyle karşılık verecek ve onlara Kendi fazlından arttıracaktır. Allah, dilediğini hesapsız rızıklandırır. لِيَ‍‍جْ‍‍زِيَهُمُ ‌اللَّ‍‍هُ ‌أَحْسَنَ مَا‌ عَمِلُو‌ا‌ ‌وَيَزِيدَهُمْ مِ‍‌‍نْ فَ‍‍ضْ‍‍لِ‍‍هِ ۗ ‌وَ‌اللَّهُ يَرْ‌زُ‍قُ مَ‍‌‍نْ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ بِ‍‍غَ‍‍يْ‍‍ر‍ِ‍‌ حِسَابٍ
Wa Al-Ladhīna Kafarū 'A`māluhum Kasarābin Biqī`atin Yaĥsabuhu Až-Žam'ānu Mā'an Ĥattá 'Idhā Jā'ahu Lam Yajid/hu Shay'āan Wa Wajada Allāha `Indahu Fawaffāhu Ĥisābahu Wa ۗ Allāhu Sarī`u Al-Ĥisābi 024-039. İnkar edenler ise; onların amelleri dümdüz bir arazideki seraba benzer; susayan onu bir su sanır. Nihayet ona ulaştığında bir şey bulamaz ve yanında Allah'ı bulur. (Allah da) Onun hesabını tam olarak verir. Allah, hesabı çok seri gِrendir. وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ ‌أَعْمَالُهُمْ كَسَ‍رَ‍‌اب ٍ‌ بِ‍‍قِ‍‍يعَةٍ‌ يَحْسَبُهُ ‌ال‍‍ظَّ‍‍مْآنُ م‍‍َ‍ا‌ءً‌ حَتَّ‍‍ى‌ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَهُ لَمْ يَجِ‍‍دْهُ شَ‍‍يْ‍‍ئا‌ ً‌ ‌وَ‌وَجَدَ‌ ‌اللَّ‍‍هَ عِ‍‌‍نْ‍‍دَهُ فَوَفّ‍‍َ‍اهُ حِسَابَ‍‍هُ ۗ ‌وَ‌اللَّهُ سَ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍عُ ‌الْحِسَابِ
'Aw Kažulumātin Fī Baĥrin Lujjīyin Yaghshāhu Mawjun Min Fawqihi Mawjun Min Fawqihi Saĥābun ۚ Žulumātun Ba`đuhā Fawqa Ba`đin 'Idhā 'Akhraja Yadahu Lam Yakad Yaۗ Wa Man Lam Yaj`ali Allāhu Lahu Nūan Famā Lahu Min Nūrin 024-040. Ya da (inkar edenlerin amelleri) engin bir denizdeki karanlıklara benzer; onun üstünü bir dalga kaplar, onun üstünde bir dalga, onun da üstünde bir bulut vardır. Bir kısmı bir kısmı üzerinde olan karanlıklar; elini çıkardığında onu bile neredeyse gِremeyecek. Allah kime nur vermemişse, artık onun için nur yoktur. أَ‌وْ‌ كَ‍‍ظُ‍‍لُم‍‍َ‍ات‌‍ٍ‌ فِي بَحْر‌ٍ‌ لُجِّيٍّ‌ يَ‍‍غْ‍‍ش‍‍َ‍اهُ مَ‍‍وْجٌ‌ مِ‍‌‍نْ فَوْ‍قِ‍‍هِ مَ‍‍وْجٌ‌ مِ‍‌‍نْ فَوْ‍قِ‍‍هِ سَح‍‍َ‍اب‌‍ٌۚ ظُ‍‍لُم‍‍َ‍ات‌‍ٌ‌ بَعْ‍‍ضُ‍‍هَا‌ فَ‍‍وْ‍قَ بَعْ‍‍ضٍ‌ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ ‌أَ‍خْ‍رَجَ يَدَهُ لَمْ يَكَ‍‍دْ‌ يَ‍رَ‌اهَا‌ ۗ ‌وَمَ‍‌‍نْ لَمْ يَ‍‍جْ‍‍عَلِ ‌اللَّ‍‍هُ لَ‍‍هُ نُو‌ر‌ا‌‌ ً‌ فَمَا‌ لَ‍‍هُ مِ‍‌‍نْ نُو‌رٍ
'Alam Tará 'Anna Allāha Yusabbiĥu Lahu Man As-Samāwāti Wa Al-'Arđi Wa Aţ-Ţayru Şāffātin ۖ Kullun Qad `Alima Şalātahu Wa Tasbīĥahu Wa ۗ Allāhu `Alīmun Bimā Yaf`alūna 024-041. Gِrmedin mi ki, gِklerde ve yerde olanlar ve dizi dizi uçan kuşlar, gerçekten Allah'ı tesbih etmektedir. Her biri, kendi duasını ve tesbihini şüphesiz bilmiştir. Allah, onların işlediklerini bilendir. أَلَمْ تَ‍رَ‌ى‌ ‌أَنَّ ‌اللَّ‍‍هَ يُسَبِّحُ لَ‍‍هُ مَ‍‌‍نْ فِي ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضِ ‌وَ‌ال‍‍طَّ‍‍يْ‍‍رُ‌ صَ‍‍افّ‍‍َ‍ات‌‍ٍۖ كُلّ‌‍ٌقَ‍‍دْ‌ عَلِمَ صَ‍‍لاَتَ‍‍هُ ‌وَتَسْبِيحَ‍‍هُ ۗ ‌وَ‌اللَّهُ عَل‍‍ِ‍ي‍‍م‌‍ٌ‌ بِمَا‌ يَفْعَلُونَ
Wa Lillāh Mulku As-Samāwāti Wa Al-'Arđi ۖ Wa 'Ilá Allāhi Al-Maşīru 024-042. Gِklerin ve yerin mülkü Allah'ındır ve dِnüş yalnızca O'nadır. وَلِلَّهِ مُلْكُ ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضِ ۖ ‌وَ‌إِلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ ‌الْمَ‍‍صِ‍‍يرُ
'Alam Tará 'Anna Allāha Yuzjī Saĥābāan Thumma Yu'uallifu Baynahu Thumma Yaj`aluhu Rukāmāan Fatará Al-Wadqa Yakhruju Min Khilālihi Wa Yunazzilu Mina As-Samā'i Min Jibālin Fīhā Min Baradin Fayuşību Bihi Man Yashā'u Wa Yaşrifuhu `An Man Yashā'u ۖ Yakādu Sanā Barqihi Yadh/habu Bil-'Abşāri 024-043. Gِrmedin mi ki, Allah bulutları sürmekte, sonra aralarını birleştirmekte, sonra da onları üst üste yığmaktadır; bِylece, yağmurun bunların arasından akıp-çıktığını gِrürsün. Gِkten içinde dolu bulunan dağlar (gibi bulutlar) indiriverir, onu dilediğine isabet ettirir de, dilediğinden onu çevirir; şimşeğinin parıltısı neredeyse gِzleri kamaştırıp gِtürüverecektir. أَلَمْ تَ‍رَ‌ى‌ ‌أَنَّ ‌اللَّ‍‍هَ يُزْجِي سَحَابا‌‌ ً‌ ثُ‍‍مَّ يُؤَلِّفُ بَيْنَ‍‍هُ ثُ‍‍مَّ يَ‍‍جْ‍‍عَلُ‍‍هُ ‌رُكَاما‌‌ ً‌ فَتَ‍رَ‌ى‌ ‌الْوَ‌دْ‍‍قَ يَ‍‍خْ‍‍رُجُ مِ‍‌‍نْ خِ‍‍لاَلِ‍‍هِ ‌وَيُنَزِّلُ مِنَ ‌ال‍‍سَّم‍‍َ‍ا‌ءِ‌ مِ‍‌‍نْ جِب‍‍َ‍ال‌‍ٍ‌ فِيهَا‌ مِ‍‌‍نْ بَ‍رَ‌د‌‌ٍ‌ فَيُ‍‍صِ‍‍ي‍‍بُ بِ‍‍هِ مَ‍‌‍نْ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ‌وَيَ‍‍صْ‍‍رِفُ‍‍هُ عَ‍‌‍نْ مَ‍‌‍نْ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ۖ يَك‍‍َ‍ا‌دُ‌ سَنَا‌ بَرْ‍قِ‍‍هِ يَذْهَبُ بِ‍الأَبْ‍‍‍‍صَ‍‍ا‌رِ
Yuqallibu Allāhu Al-Layla Wa An-Nahāra ۚ 'Inna Fī Dhālika La`ibratan Li'wlī Al-'Abşāri 024-044. Allah, gece ile gündüzü evirip çevirir. Gerçekten bunda basiret sahipleri için birer ibret vardır. يُ‍قَ‍‍لِّبُ ‌اللَّ‍‍هُ ‌ال‍‍لَّ‍‍يْ‍‍لَ ‌وَ‌ال‍‍نَّ‍‍ه‍‍َ‍ا‌‍رَۚ ‌إِنَّ فِي ‌ذَلِكَ لَعِ‍‍بْ‍‍‍رَة ً‌ لِأ‌و‍ْ‍لِي ‌الأَبْ‍‍‍‍صَ‍‍ا‌رِ
Wa Allāhu Khalaqa Kulla Dābbatin Min Mā'in ۖ Faminhum Man Yamshī `Alá Baţnihi Wa Minhum Man Yamshī `Alá Rijlayni Wa Minhum Man Yamshī `Alá 'Arba`in ۚ Yakhluqu Allāhu Mā Yashā'u ۚ 'Inna Allāha `Alá Kulli Shay'in Qadīrun 024-045. Allah, her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üzerinde yürümekte, kimi iki ayağı üzerinde yürümekte, kimi de dِrt (ayağı) üzerinde yürümektedir. Allah, dilediğini yaratır. Hiç şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir. وَ‌اللَّ‍‍هُ خَ‍‍لَ‍‍قَ كُلَّ ‌د‍َ‍‌ابَّةٍ‌ مِ‍‌‍نْ م‍‍َ‍ا‌ء‌‌ٍۖ فَمِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ مَ‍‌‍نْ يَمْشِي عَلَى‌ بَ‍‍طْ‍‍نِ‍‍هِ ‌وَمِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ مَ‍‌‍نْ يَمْشِي عَلَى‌ ‌رِجْ‍‍لَ‍‍يْ‍‍نِ ‌وَمِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ مَ‍‌‍نْ يَمْشِي عَلَ‍‍ى‌ ‌أَ‌رْبَعٍۚ يَ‍‍خْ‍‍لُ‍‍قُ ‌اللَّ‍‍هُ مَا‌ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ۚ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ عَلَى‌ كُلِّ شَ‍‍يْء‌‌ٍقَ‍‍دِيرٌ
Laqad 'Anzalnā 'Āyātin Mubayyinātin Wa ۚ Allāhu Yahdī Man Yashā'u 'Ilá Şirāţin Mustaqīmin 024-046. Andolsun Biz, açıklayıcı ayetler indirdik. Allah, dilediğini doğru yola yِneltip-iletir. لَ‍قَ‍‍دْ‌ ‌أَ‌ن‍‍زَلْنَ‍‍ا‌ ‌آي‍‍َ‍اتٍ‌ مُبَيِّن‍‍َ‍اتٍۚ ‌وَ‌اللَّهُ يَهْدِي مَ‍‌‍نْ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ‌إِلَى‌ صِ‍رَ‍‌اطٍ‌ مُسْتَ‍‍قِ‍‍يمٍ
Wa Yaqūlūna 'Āmannā Billāhi Wa Bir-Rasūli Wa 'Aţa`nā Thumma Yatawallá Farīqun Minhum Min Ba`di Dhālika ۚ Wa Mā 'Ūlā'ika Bil-Mu'uminīna 024-047. Onlar derler ki: "Allah'a ve elçisine iman ettik ve itaat ettik" sonra bunun ardından onlardan bir grup sırt çevirir. Bunlar iman etmiş değildirler. وَيَ‍قُ‍‍ول‍‍ُ‍ونَ ‌آمَ‍‍نَّ‍‍ا‌ بِ‍اللَّ‍‍هِ ‌وَبِال‍رَّس‍‍ُ‍ولِ ‌وَ‌أَ‍طَ‍‍عْنَا‌ ثُ‍‍مَّ يَتَوَلَّى‌ فَ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍قٌ‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ مِ‍‌‍نْ بَعْدِ‌ ‌ذَلِكَ ۚ ‌وَمَ‍‍ا‌ ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ بِ‍الْمُؤْمِنِينَ
Wa 'Idhā Du`ū 'Ilá Allāhi Wa Rasūlihi Liyaĥkuma Baynahum 'Idhā Farīqun Minhum Mu`rūna 024-048. Aralarında hükmetmesi için Allah'a ve Resulüne çağrıldıkları zaman, onlardan bir grup yüz çevirir. وَ‌إِ‌ذَ‌ا‌ ‌دُعُ‍‍و‌ا‌ ‌إِلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَ‌‍رَسُولِ‍‍هِ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ فَ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍قٌ‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ مُعْ‍‍رِ‍‍ضُ‍‍ونَ
Wa 'In Yakun Lahumu Al-Ĥaqqu Ya'tū 'Ilayhi Mudh`inīna 024-049. Eğer hak lehlerinde ise, ona boyun eğerek gelirler. وَ‌إِ‌نْ يَكُ‍‌‍نْ لَهُمُ ‌الْحَ‍‍قُّ يَأْتُ‍‍و‌ا‌ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍هِ مُذْعِنِينَ
'Afī Qulūbihim Marađun 'Am Artābū 'Am Yakhāfūna 'An Yaĥīfa Allāhu `Alayhim Wa Rasūluhu ۚ Bal 'Ūlā'ika Humu Až-Žālimūn 024-050. Bunların kalplerinde hastalık mı var? Yoksa kuşkuya mı kapıldılar? Yoksa Allah'ın ve elçisinin kendilerine karşı haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? Hayır, onlar zalim kimselerdir. أَفِي قُ‍‍لُوبِهِمْ مَ‍رَضٌ ‌أَمْ ‌ا‌رْتَابُ‍‍و‌ا‌ ‌أَمْ يَ‍‍خَ‍‍اف‍‍ُ‍ونَ ‌أَ‌نْ يَح‍‍ِ‍ي‍‍فَ ‌اللَّ‍‍هُ عَلَيْهِمْ ‌وَ‌‍رَسُولُ‍‍هُ ۚ بَلْ ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ هُمُ ‌ال‍‍ظَّ‍‍الِمُون
'Innamā Kāna Qawla Al-Mu'uminīna 'Idhā Du`ū 'Ilá Allāhi Wa Rasūlihi Liyaĥkuma Baynahum 'An Yaqūlū Sami`nā Wa 'Aţa`nā ۚ Wa 'Ūlā'ika Humu Al-Mufliĥūna 024-051. Aralarında hükmetmesi için, Allah'a ve elçisine çağrıldıkları zaman mü'min olanların sِzü: "İşittik ve itaat ettik" demeleridir. İşte felaha kavuşanlar bunlardır. إِنَّ‍‍مَا‌ ك‍‍َ‍انَ قَ‍‍وْلَ ‌الْمُؤْمِن‍‍ِ‍ي‍‍نَ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ ‌دُعُ‍‍و‌ا‌ ‌إِلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَ‌‍رَسُولِ‍‍هِ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ ‌أَ‌نْ يَ‍‍قُ‍‍ولُو‌ا‌ سَمِعْنَا‌ ‌وَ‌أَ‍طَ‍‍عْنَا‌ ۚ ‌وَ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ هُمُ ‌الْمُفْلِحُونَ
Wa Man Yuţi`i Allāha Wa Rasūlahu Wa Yakhsha Allāha Wa Yattaqhi Fa'ūlā'ika Humu Al-Fā'izūna 024-052. Kim Allah'a ve Resûlü’ne itaat ederse ve Allah'tan korkup O'ndan sakınırsa, işte 'kurtuluşa ve mutluluğa' erenler bunlardır. وَمَ‍‌‍نْ يُ‍‍طِ‍‍عِ ‌اللَّ‍‍هَ ‌وَ‌‍رَسُولَ‍‍هُ ‌وَيَ‍‍خْ‍‍شَ ‌اللَّ‍‍هَ ‌وَيَتَّ‍‍ق‍‍هِ فَأ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ هُمُ ‌الْف‍‍َ‍ائِزُ‌ونَ
Wa 'Aqsamū Billāhi Jahda 'Aymānihim La'in 'Amartahum Layakhrujunna ۖ Qul Lā Tuqsimū ۖ Ţā`atun Ma`rūfatun ۚ 'Inna Allāha Khabīrun Bimā Ta`malūna 024-053. Yeminlerinin olanca gücüyle Allah'a and içtiler; eğer sen onlara emredersen (savaşa) çıkacaklar diye. De ki: "And içmeyin, bu bilinen (ِrf üzere) bir itaattır. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır." وَ‌أَ‍قْ‍‍سَمُو‌ا‌ بِ‍اللَّ‍‍هِ جَهْدَ‌ ‌أَيْمَانِهِمْ لَئِ‍‌‍نْ ‌أَمَرْتَهُمْ لَيَ‍‍خْ‍‍رُجُ‍‍نَّ ۖ قُ‍‍لْ لاَ‌ تُ‍‍قْ‍‍سِمُو‌اۖ طَ‍‍اعَةٌ‌ مَعْرُ‌وفَة‌‍ٌۚ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ خَ‍‍ب‍‍ِ‍ي‍‍ر‌ٌ‌ بِمَا‌ تَعْمَلُونَ
Qul 'Aţī`ū Allaha Wa 'Aţī`ū Ar-Rasūla ۖ Fa'in Tawallaw Fa'innamā `Alayhi Mā Ĥummila Wa `Alaykum Mā Ĥummiltum ۖ Wa 'In Tuţī`ūhu Tahtadū ۚ Wa Mā `Alá Ar-Rasūli 'Illā Al-Balāghu Al-Mubīnu 024-054. De ki: "Allah'a itaat edin, Resûl’e itaat edin. Eğer yine yüz çevirirseniz, artık Onun (peygamberin) sorumluluğu kendisine yüklenen, sizin sorumluluğunuz da size yüklenendir. Eğer Ona itaat ederseniz, hidayet bulmuş olursunuz. Elçiye düşen, apaçık bir tebliğden başkası değildir." قُ‍‍لْ ‌أَ‍طِ‍‍يعُو‌ا‌اللَّ‍‍هَ ‌وَ‌أَ‍طِ‍‍يعُو‌ا‌ال‍رَّس‍‍ُ‍ولَ ۖ فَإِ‌نْ تَوَلَّو‌ا‌ فَإِنَّ‍‍مَا‌ عَلَ‍‍يْ‍‍هِ مَا‌ حُ‍‍مِّ‍‍لَ ‌وَعَلَيْكُمْ مَا‌ حُ‍‍مِّ‍‍لْتُمْ ۖ ‌وَ‌إِ‌نْ تُ‍‍طِ‍‍يع‍‍ُ‍وهُ تَهْتَدُ‌و‌اۚ ‌وَمَا‌ عَلَى‌ ‌ال‍رَّس‍‍ُ‍ولِ ‌إِلاَّ‌ ‌الْبَلاَ‍‍غُ ‌الْمُبِينُ
Wa`ada Allāhu Al-Ladhīna 'Āmanū Minkum Wa `Amilū Aş-Şāliĥāti Layastakhlifannahum Al-'Arđi Kamā Astakhlafa Al-Ladhīna Min Qablihim Wa Layumakkinanna Lahum Dīnahumu Al-Ladhī Artađá Lahum Wa Layubaddilannahum Min Ba`di Khawfihim 'Amnāan ۚ Ya`budūnanī Lā Yushrikūna Bī Shay'āan ۚ Wa Man Kafara Ba`da Dhālika Fa'ūlā'ika Humu Al-Fāsiqūna 024-055. Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan ِncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır. وَعَدَ‌ ‌اللَّ‍‍هُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ ‌وَعَمِلُو‌ا‌ال‍‍صَّ‍‍الِح‍‍َ‍اتِ لَيَسْتَ‍‍خْ‍‍لِفَ‍‍نَّ‍‍هُم فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ كَمَا‌ ‌اسْتَ‍‍خْ‍‍لَفَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِهِمْ ‌وَلَيُمَكِّنَ‍‍نَّ لَهُمْ ‌دِينَهُمُ ‌الَّذِي ‌ا‌رْتَ‍‍ضَ‍‍ى‌ لَهُمْ ‌وَلَيُبَدِّلَ‍‍نَّ‍‍هُمْ مِ‍‌‍نْ بَعْدِ‌ خَ‍‍وْفِهِمْ ‌أَمْنا‌ ًۚ يَعْبُدُ‌ونَنِي لاَ‌ يُشْ‍‍رِك‍‍ُ‍ونَ بِي شَ‍‍يْ‍‍ئا‌ ًۚ ‌وَمَ‍‌‍نْ كَفَ‍رَ‌ بَعْدَ‌ ‌ذَلِكَ فَأ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ هُمُ ‌الْفَاسِ‍‍قُ‍‍ونَ
Wa 'Aqīmū Aş-Şalāata Wa 'Ātū Az-Zakāata Wa 'Aţī`ū Ar-Rasūla La`allakum Turĥamūna 024-056. Dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve elçiye itaat edin. Umulur ki, rahmete kavuşturulmuş olursunuz. وَ‌أَ‍قِ‍‍يمُو‌ا‌ال‍‍صَّ‍‍لاَةَ ‌وَ‌آتُو‌ا‌ال‍‍زَّك‍‍َ‍اةَ ‌وَ‌أَ‍طِ‍‍يعُو‌ا‌ال‍رَّس‍‍ُ‍ولَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
Lā Taĥsabanna Al-Ladhīna Kafarū Mu`jizīna Fī Al-'Arđi ۚ Wa Ma'wāhumu An-Nāru ۖ Wa Labi'sa Al-Maşīru 024-057. İnkara sapanların, yeryüzünde (Allah'ı) aciz bırakacaklarını sanma. Onların son barınma yerleri ateştir. Ne kِtü bir dِnüştür o. لاَ‌ تَحْسَبَ‍‍نَّ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ مُعْجِز‍ِ‍ي‍‍نَ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ ۚ ‌وَمَأْ‌وَ‌اهُمُ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍ا‌رُ‌ ۖ ‌وَلَبِئْسَ ‌الْمَ‍‍صِ‍‍يرُ
Yā 'Ayyuhā Al-Ladhīna 'Āmanū Liyasta'dhinkumu Al-Ladhīna Malakat 'Aymānukum Wa Al-Ladhīna Lam Yablughū Al-Ĥuluma Minkum Thalātha Marrātin ۚ Min Qabli Şalāati Al-Fajri Wa Ĥīna Tađa`ūna Thiyā Bakum Mina Až-Žahīrati Wa Min Ba`di Şalāati ۚ Al-`Ishā'i Thalāthu `Awrātin ۚ Lakum Laysa `Alaykum Wa Lā `Alayhim Junāĥun ۚ Ba`dahunna Ţawwāfūna `Alaykum Ba`đukum `Alá ۚ Ba`đin Kadhālika Yubayyinu Allāhu Lakumu ۗ Al-'Āyā Ti Wa Allāhu `Alīmun Ĥakīmun 024-058. Ey iman edenler, sağ ellerinizin malik olduğu ile sizden olup da henüz erginlik çağına ermemiş olan (çocuk)lar, (odalarınıza girmek için şu) üç vakitte izin istesinler: Sabah namazından ِnce, ِğleyin üstünüzü çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra. (Bu) ـçü sizin için mahrem (vakitleri)dir. Bunların dışında size de, onlara da bir sakınca yoktur; onlar yanınızda dolaşabilirler, birbirinizin yanında olabilirsiniz. İşte Allah, size ayetleri bِyle açıklamaktadır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. ي‍‍َ‍ا‌أَيُّهَا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ لِيَسْتَأْ‌ذِ‌نْ‍‍كُمُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ مَلَكَتْ ‌أَيْمَانُكُمْ ‌وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ لَمْ يَ‍‍بْ‍‍لُ‍‍غُ‍‍و‌ا‌الْحُلُمَ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ ثَلاَثَ مَرّ‍َ‍‌اتٍ‌ مِ‍‌‍نْ ۚ قَ‍‍بْ‍‍لِ صَ‍‍لاَةِ ‌الْفَ‍‍جْ‍‍ر‍ِ‍‌ ‌وَح‍‍ِ‍ي‍‍نَ تَ‍‍ضَ‍‍ع‍‍ُ‍ونَ ثِيَابَكُمْ مِنَ ‌ال‍‍ظَّ‍‍هِي‍رَةِ ‌وَمِ‍‌‍نْ بَعْدِ‌ صَ‍‍لاَةِ ‌الْعِش‍‍َ‍ا‌ءِ‌ ثَلاَثُ ۚ عَوْ‌رَ‍‌ات‍ٍ‌ لَكُمْ لَ‍‍يْ‍‍سَ ۚ عَلَيْكُمْ ‌وَلاَ‌ عَلَيْهِمْ جُن‍‍َ‍اح‌‍ٌ‌ بَعْدَهُ‍‍نَّ طَ‍‍وَّ‌اف‍‍ُ‍ونَ ۚ عَلَيْكُمْ بَعْ‍‍ضُ‍‍كُمْ عَلَى‌ بَعْ‍‍ضٍ‌ كَذَلِكَ ۚ يُبَيِّنُ ‌اللَّ‍‍هُ لَكُمُ ‌الآي‍‍َ‍اتِ ‌وَ‌اللَّهُ ۗ عَل‍‍ِ‍ي‍‍مٌ حَكِيمٌ
Wa 'Idhā Balagha Al-'Aţfālu Minkumu Al-Ĥuluma Falyasta'dhinū Kamā Asta'dhana Al-Ladhīna Min Qablihim ۚ Kadhālika Yubayyinu Allāhu Lakum 'Āyātihi Wa ۗ Allāhu `Alīmun Ĥakīmun 024-059. Sizden olan çocuklar, erginlik çağına erdikleri zaman, kendilerinden ِncekilerin izin istediği gibi, bundan bِyle izin istesinler. İşte Allah, ayetlerini size bِyle açıklar. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. وَ‌إِ‌ذَ‌ا‌ بَلَ‍‍غَ ‌الأَ‍طْ‍‍ف‍‍َ‍الُ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمُ ‌الْحُلُمَ فَلْيَسْتَأْ‌ذِنُو‌ا‌ كَمَا‌ ‌اسْتَأْ‌ذَنَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِهِمْ ۚ كَذَلِكَ يُبَيِّنُ ‌اللَّ‍‍هُ لَكُمْ ‌آيَاتِ‍‍هِ ۗ ‌وَ‌اللَّهُ عَل‍‍ِ‍ي‍‍مٌ حَكِيمٌ
Wa Al-Qawā`idu Mina An-Nisā' Al-Lātī Lā Yarjūna Nikāĥāan Falaysa `Alayhinna Junāĥun 'An Yađa`na Thiyābahunna Ghayra Mutabarrijātin Bizīnatin ۖ Wa 'An Yasta`fifna Khayrun Lahunna Wa ۗ Allāhu Samī`un `Alīmun 024-060. Kadınlardan evliliği ummayıp da oturmakta olanlar, süslerini açığa vurmaksızın (dış) elbiselerini çıkarmalarında kendileri için bir sakınca yoktur. Yine de iffetli davranmaları kendileri için daha hayırlıdır. Allah, işitendir, bilendir. وَ‌الْ‍‍قَ‍‍وَ‌اعِدُ‌ مِنَ ‌ال‍‍نِس‍‍َ‍ا‌ء‌ ‌ال‍‍لاَّتِي لاَ‌ يَرْج‍‍ُ‍ونَ نِكَاحا‌‌ ً‌ فَلَ‍‍يْ‍‍سَ عَلَيْهِ‍‍نَّ جُن‍‍َ‍احٌ ‌أَ‌نْ يَ‍‍ضَ‍‍عْنَ ثِيَابَهُ‍‍نَّ غَ‍‍يْ‍رَ‌ مُتَبَرِّج‍‍َ‍ات ٍ‌ بِزِينَةٍۖ ‌وَ‌أَ‌نْ يَسْتَعْفِفْنَ خَ‍‍يْ‍‍ر‌ٌ‌ لَهُ‍‍نَّ ۗ ‌وَ‌اللَّهُ سَم‍‍ِ‍ي‍‍عٌ عَلِيمٌ
Laysa `Alá Al-'A`má Ĥarajun Wa Lā `Alá Al-'A`raji Ĥarajun Wa Lā `Alá Al-Marīđi Ĥarajun Wa Lā `Alá 'Anfusikum 'An Ta'kulū Min Buyūtikum 'Aw Buyūti 'Ābā'ikum 'Aw Buyūti 'Ummahātikum 'Aw Buyūti 'Ikhwānikum 'Aw Buyūti 'Akhawātikum 'Aw Buyūti 'A`māmikum 'Aw Buyūti `Ammātikum 'Aw Buyūti 'Akhwālikum 'Aw Buyūti Khālātikum 'Aw Mā Malaktum Mafātiĥahu~ 'Aw Şadīqikum ۚ Laysa `Alaykum Junāĥun 'An Ta'kulū Jamī`āan 'Aw 'Ashtātāan ۚ Fa'idhā Dakhaltum Buyūtāan Fasallimū `Alá 'Anfusikum Taĥīyatan Min `Indi Allāhi Mubārakatan Ţayyibatan ۚ Kadhālika Yubayyinu Allāhu Lakumu Al-'Āyāti La`allakum Ta`qilūna 024-061. Kِr olana güçlük yoktur, topal olana güçlük yoktur, hasta olana da güçlük yoktur; sizin için de, gerek kendi evlerinizden, gerekse babalarınızın evlerinden, annelerinizin evlerinden, erkek kardeşlerinizin evlerinden, kız kardeşlerinizin evlerinden, amcalarınızın evlerinden, halalarınızın evlerinden, dayılarınızın evlerinden, teyzelerinizin evlerinden, anahtarına malik olduğunuz (yerlerden) ya da dostlarınızın (evlerin)den yemenizde bir güçlük yoktur. Hep birarada veya ayrı ayrı yemenizde de bir günah yoktur. Evlere girdiğiniz vakit, Allah tarafından kutlu, güzel bir yaşama dileği olarak birbirinize selam verin. İşte Allah, size ayetleri bِyle açıklar, umulur ki aklınızı kullanırsınız. لَ‍‍يْ‍‍سَ عَلَى‌ ‌الأَعْمَى‌ حَ‍رَجٌ‌ ‌وَلاَ‌ عَلَى‌ ‌الأَعْ‍رَجِ حَ‍رَجٌ‌ ‌وَلاَ‌ عَلَى‌ ‌الْمَ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍ضِ حَ‍رَجٌ‌ ‌وَلاَ‌ عَلَ‍‍ى‌ ‌أَ‌ن‍‍فُسِكُمْ ‌أَ‌نْ تَأْكُلُو‌ا‌ مِ‍‌‍نْ بُيُوتِكُمْ ‌أَ‌وْ‌ بُي‍‍ُ‍وتِ ‌آب‍‍َ‍ائِكُمْ ‌أَ‌وْ‌ بُي‍‍ُ‍وتِ ‌أُمَّ‍‍هَاتِكُمْ ‌أَ‌وْ‌ بُي‍‍ُ‍وتِ ‌إِخْ‍‍وَ‌انِكُمْ ‌أَ‌وْ‌ بُي‍‍ُ‍وتِ ‌أَ‍خَ‍‍وَ‌اتِكُمْ ‌أَ‌وْ‌ بُي‍‍ُ‍وتِ ‌أَعْمَامِكُمْ ‌أَ‌وْ‌ بُي‍‍ُ‍وتِ عَ‍‍مَّ‍‍اتِكُمْ ‌أَ‌وْ‌ بُي‍‍ُ‍وتِ ‌أَ‍خْ‍‍وَ‌الِكُمْ ‌أَ‌وْ‌ بُي‍‍ُ‍وتِ خَ‍‍الاَتِكُمْ ‌أَ‌وْ‌ مَا‌ مَلَكْتُمْ مَفَاتِحَهُ~ُ ‌أَ‌وْ‌ صَ‍‍دِي‍‍قِ‍‍كُمْ ۚ لَ‍‍يْ‍‍سَ عَلَيْكُمْ جُن‍‍َ‍احٌ ‌أَ‌نْ تَأْكُلُو‌ا‌ جَمِيعاً‌ ‌أَ‌وْ‌ ‌أَشْتَاتا‌‌ ًۚ فَإِ‌ذَ‌ا‌ ‌دَ‍خَ‍‍لْتُمْ بُيُوتا‌‌ ً‌ فَسَلِّمُو‌ا‌ عَلَ‍‍ى‌ ‌أَ‌ن‍‍فُسِكُمْ تَحِيَّة ً‌ مِ‍‌‍نْ عِ‍‌‍نْ‍‍دِ‌ ‌اللَّ‍‍هِ مُبَا‌‍رَكَة‌ ًطَ‍‍يِّبَة‌ ًۚ كَذَلِكَ يُبَيِّنُ ‌اللَّ‍‍هُ لَكُمُ ‌الآي‍‍َ‍اتِ لَعَلَّكُمْ تَعْ‍‍قِ‍‍لُونَ
'Innamā Al-Mu'uminūna Al-Ladhīna 'Āmanū Billāhi Wa Rasūlihi Wa 'Idhā Kānū Ma`ahu `Alá 'Amrin Jāmi`in Lam Yadh/habū Ĥattá Yasta'dhinūhu ۚ 'Inna Al-Ladhīna Yasta'dhinūnaka 'Ūlā'ika Al-Ladhīna Yu'uminūna Billāhi Wa Rasūlihi ۚ Fa'idhā Asta'dhanūka Liba`đi Sha'nihim Fa'dhan Liman Shi'ta Minhum Wa Astaghfir Lahumu Allāha ۚ 'Inna Allāha Ghafūrun Raĥīmun 024-062. Mü'minler o kimselerdir ki, Allah'a ve Resûlü’ne iman edenler, onunla birlikte toplu(mu ilgilendiren) bir iş üzerinde iken, dndan izin alıncaya kadar bırakıp-gitmeyenlerdir. Gerçekten, senden izin alanlar, işte onlar Allah'a ve elçisine iman edenlerdir. Bِylelikle, senden kendi bazı işleri için izin istedikleri zaman, dilediklerine izin ver ve onlar için Allah'tan bağışlanma dile. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. إِنَّ‍‍مَا‌ ‌الْمُؤْمِن‍‍ُ‍ونَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ بِ‍اللَّ‍‍هِ ‌وَ‌‍رَسُولِ‍‍هِ ‌وَ‌إِ‌ذَ‌ا‌ كَانُو‌ا‌ مَعَ‍‍هُ عَلَ‍‍ى‌ ‌أَمْر‌‌ٍ‌ جَامِع‍ٍ‌ لَمْ يَذْهَبُو‌ا‌ حَتَّى‌ يَسْتَأْ‌ذِن‍‍ُ‍وهُ ۚ ‌إِنَّ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يَسْتَأْ‌ذِنُونَكَ ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يُؤْمِن‍‍ُ‍ونَ بِ‍اللَّ‍‍هِ ‌وَ‌‍رَسُولِ‍‍هِ ۚ فَإِ‌ذَ‌ا‌ ‌اسْتَأْ‌ذَن‍‍ُ‍وكَ لِبَعْ‍‍ضِ شَأْنِهِمْ فَأْ‌ذَ‌نْ لِمَ‍‌‍نْ شِئْتَ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ ‌وَ‌اسْتَ‍‍غْ‍‍فِ‍‍رْ‌ لَهُمُ ‌اللَّ‍‍هَ ۚ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ غَ‍‍ف‍‍ُ‍و‌ر‌ٌ‌ ‌‍رَحِيمٌ
Lā Taj`alū Du`ā'a Ar-Rasūli Baynakum Kadu`ā'i Ba`đikum Ba`đāan ۚ Qad Ya`lamu Allāhu Al-Ladhīna Yatasallalūna Minkum Liwādhāan ۚ Falyaĥdhari Al-Ladhīna Yukhālifūna `An 'Amrihi~ 'An Tuşībahum Fitnatun 'Aw Yuşībahum `Adhābun 'Alīmun 024-063. Elçinin çağırmasını, kendi aranızda kiminizin kimini çağırması gibi saymayın. Allah, sizden bir diğerinizi siper ederek kaçanları gerçekten bilir. Bِylece onun emrine aykırı davrananlar, kendilerine bir fitnenin isabet etmesinden veya onlara acı bir azabın çarpmasından sakınsınlar. لاَ‌ تَ‍‍جْ‍‍عَلُو‌ا‌ ‌دُع‍‍َ‍ا‌ءَ‌ ‌ال‍رَّس‍‍ُ‍ولِ بَيْنَكُمْ كَدُع‍‍َ‍ا‌ءِ‌ بَعْ‍‍ضِ‍‍كُمْ بَعْ‍‍ض‍‍ا‌‌ ًۚ قَ‍‍دْ‌ يَعْلَمُ ‌اللَّ‍‍هُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يَتَسَلَّل‍‍ُ‍ونَ مِ‍‌‍نْ‍‍كُمْ لِوَ‌ا‌ذ‌ا‌‌ ًۚ فَلْيَحْذَ‌ر‍ِ‍‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يُ‍‍خَ‍‍الِف‍‍ُ‍ونَ عَ‍‌‍نْ ‌أَمْ‍‍رِهِ ‌أَ‌نْ تُ‍‍صِ‍‍يبَهُمْ فِتْنَةٌ ‌أَ‌وْ‌ يُ‍‍صِ‍‍يبَهُمْ عَذ‍َ‍‌ابٌ ‌أَلِيمٌ
'Alā 'Inna Lillāh Mā Fī As-Samāwāti Wa Al-'Arđi ۖ Qad Ya`lamu Mā 'Antum `Alayhi Wa Yawma Yurja`ūna 'Ilayhi Fayunabbi'uhum Bimā `Amilū Wa ۗ Allāhu Bikulli Shay'in `Alīmun 024-064. Dikkatli olun; gِklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ındır. O, üzerinde bulunduğunuz şeyi elbette bilir. Ve O'na dِndürülecekleri gün, yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Allah, herşeyi bilendir. أَلاَ‌ ‌إِنَّ لِلَّهِ مَا‌ فِي ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضِ ۖ قَ‍‍دْ‌ يَعْلَمُ مَ‍‍ا‌ ‌أَ‌نْ‍‍تُمْ عَلَ‍‍يْ‍‍هِ ‌وَيَ‍‍وْمَ يُرْجَع‍‍ُ‍ونَ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍هِ فَيُنَبِّئُهُمْ بِمَا‌ عَمِلُو‌اۗ ‌وَ‌اللَّهُ بِكُلِّ شَ‍‍يْءٍ‌ عَلِيمٌ
Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ
Next Sūrah