Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ
'Inn ā 'Arsalnā Nūĥāan 'Ilá Q awmihi~ 'An 'An dh ir Q awmaka Min Q ab li 'An Ya'tiyahum `Adh ā bun 'Alī mun
071-001. Şüphesiz, Biz Nuh'u; "Kavmini, onlara acı bir azap gelmeden evvel uyar" diye kendi kavmine (peygamber olarak) gِnderdik.
إِنَّ ا أَرْسَلْنَا نُوحا ً إِلَى قَ وْمِهِ أَن ْ أَن ذِر ْ قَ وْمَكَ مِن ْ قَ بْ لِ أَن ْ يَأْتِيَهُمْ عَذَا بٌ أَلِيمٌ
Q ā la Yā Q aw mi 'Inn ī Lakum Nadh ī r un Mubī nun
071-002. O da dedi ki: "Ey Kavmim, gerçek şu ki, ben size (gِnderilmiş) apaçık bir uyarıcıyım."
قَ ا لَ يَاقَ وْ مِ إِنِّ ي لَكُمْ نَذِي رٌ مُبِينٌ
'Ani A `budū A ll aha Wa A ttaq ū hu Wa 'Aţ ī`ū ni
071-003. "Allah'a kulluk edin, O'ndan korkun ve bana itaat edin."
أَنِ ا عْبُدُوا ا للَّ هَ وَا تَّقُ و هُ وَأَطِ يعُونِ
Yagh fir Lakum Min Dh unūbikum Wa Yu'uakh kh ir kum 'Ilá 'Ajalin Musamm an ۚ 'Inn a 'Ajala A ll āhi 'Idh ā Jā 'a Lā Yu'uakh kh aru ۖ Law Kun tum Ta`lamū na
071-004. "Ki günahlarınızı bağışlasın ve sizi adı konulmuş bir ecele kadar ertelesin. Elbette Allah'ın eceli geldiği zaman, o ertelenmez. Bir bilmiş olsaydınız."
يَغْ فِر ْ لَكُمْ مِن ْ ذُنُوبِكُمْ وَيُؤَخِّ ر ْكُمْ إِلَى أَجَلٍ مُسَمّ ى ً ۚ إِنّ َ أَجَلَ ا للَّ هِ إِذَا جَا ءَ لاَ يُؤَخَّ رُ ۖ لَوْ كُن تُمْ تَعْلَمُونَ
Q ā la Ra bbi 'Inn ī Da`aw tu Q awmī Laylāan Wa Nahārā an
071-005. Dedi ki: "Rabbim, gerçekten kavmimi gece ve gündüz davet edip-durdum."
قَ ا لَ رَ بِّ إِنِّ ي دَعَوْ تُ قَ وْمِي لَيْلا ً وَنَهَاراً
Falam Yazid /hum Du`ā 'ī 'Illā Fir ārā an
071-006. "Fakat davet etmem, bir kaçıştan başkasını arttırmadı."
فَلَمْ يَزِد ْهُمْ دُعَا ئِ ي إِلاَّ فِرَ اراً
Wa 'Inn ī Kullamā Da`awtuhum Litagh fir a Lahum Ja`alū 'Aş ābi`ahum Fī 'Ādh ānihim Wa A stagh sh aw Th iyābahum Wa 'Aş arrū Wa A stakbarū A stikbārā an
071-007. "Doğrusu ben, onları bağışlaman için her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, ِrtülerini başlarına çektiler ve büyüklük tasladıkça büyüklük gِsterip-direttiler.'
وَإِنِّ ي كُلَّمَا دَعَوْتُهُمْ لِتَغْ فِر َ لَهُمْ جَعَلُو ا أَصَ ابِعَهُمْ فِي آذَانِهِمْ وَا سْتَغْ شَوْا ثِيَابَهُمْ وَأَصَ رُّوا وَا سْتَكْبَرُوا ا سْتِكْبَاراً
Th umm a 'Inn ī Da`awtuhum Jihārā an
071-008. "Sonra onları açıktan açığa davet ettim."
ثُمّ َ إِنِّ ي دَعَوْتُهُمْ جِهَاراً
Th umm a 'Inn ī 'A`lan tu Lahum Wa 'Asra rtu Lahum 'Isrā rā an
071-009. "Daha sonra (davamı) onlara açıkça ilan ettim ve kendilerine gizli gizli yollarla yanaşmak istedim."
ثُمّ َ إِنِّ ي أَعْلَن تُ لَهُمْ وَأَسْرَ رْتُ لَهُمْ إِسْرَ اراً
Faq ultu A stagh firū Ra bbakum 'Inn ahu Kā na Gh affārā an
071-010. "Bundan bِyle" dedim. "Rabbinizden mağfiret isteyin; çünkü gerçekten O, çok bağışlayandır.
فَقُ لْتُ ا سْتَغْ فِرُوا رَ بَّكُمْ إِنَّ هُ كَا نَ غَ فَّاراً
Yursili A s-Samā 'a `Alaykum Mid rā rā an
071-011. "(ضyle yapın ki,) ـzerinize gِkten sağanak (bol miktarda yağmur) yağdırsın."
يُرْسِلِ ا ل سَّمَا ءَ عَلَيْكُمْ مِد ْرَ اراً
Wa Yum did kum Bi'am wā lin Wa Banī na Wa Yaj `al Lakum Jann ā tin Wa Yaj `al Lakum 'Anhārā an
071-012. "Size mallar ve çocuklarla yardımda bulunsun. Size (ürün yüklü) bağlar-bahçeler versin, ırmaklar da versin."
وَيُمْدِد ْكُمْ بِأَمْوَا لٍ وَبَنِي نَ وَيَجْ عَلْ لَكُمْ جَنّ َا تٍ وَيَجْ عَلْ لَكُمْ أَنْ هَاراً
Mā Lakum Lā Tarjū na Lill ā h Waq ārā an
071-013. "Size ne oluyor ki, Allah'tan bir vakarı ummuyorsunuz?"
مَا لَكُمْ لاَ تَرْجُو نَ لِلَّهِ وَقَ اراً
Wa Q ad Kh alaq akum 'Aţ wārā an
071-014. "Oysa O, sizi gerçekten tavır tavır yaratmıştır."
وَقَ د ْ خَ لَقَ كُمْ أَطْ وَاراً
'Alam Tara w Kay fa Kh alaq a A ll āhu Sab `a Samāwā tin Ţ ibāq āan
071-015. "Gِrmüyor musunuz; Allah, yedi gِğü birbirleriyle bir uyum (mutabakat) içinde yaratmıştır?"
أَلَمْ تَرَ وْا كَيْ فَ خَ لَقَ ا للَّ هُ سَبْ عَ سَمَاوَا تٍ طِ بَاق اً
Wa Ja`ala A l-Q amara Fīhinn a Nūrā an Wa Ja`ala A sh -Sh am sa Sir ājāan
071-016. "Ve ayı bunlar içinde bir nur kılmış, güneşi de (aydınlatıcı ve yakıcı) bir kandil yapmıştır."
وَجَعَلَ ا لْقَ مَرَ فِيهِنّ َ نُورا ً وَجَعَلَ ا ل شَّمْسَ سِرَ اجاً
Wa A ll āhu 'An batakum Mina A l-'Arđi Nabātāan
071-017. "Allah, sizi yerden bir bitki (gibi) bitirdi."
وَا للَّ هُ أَنْ بَتَكُمْ مِنَ ا لأَرْضِ نَبَاتاً
Th umm a Yu`īdukum Fīhā Wa Yukh r ijukum 'Ikh rā jāan
071-018. "Sonra sizi yine oraya geri çevirecek ve sizi (diriltici) bir çıkarışla diriltip-çıkaracaktır."
ثُمّ َ يُعِيدُكُمْ فِيهَا وَيُخْ ر ِجُكُمْ إِخْ رَ اجاً
Wa A ll āhu Ja`ala Lakumu A l-'Arđa Bisāţ āan
071-019. "Allah, yeri sizin için bir yaygı kıldı."
وَا للَّ هُ جَعَلَ لَكُمُ ا لأَرْضَ بِسَاط اً
Litaslukū Minhā Subulāan Fijājāan
071-020. "ضyle ki, onun içinde geniş yollarında gezip-dolaşırsınız, diye."
لِتَسْلُكُوا مِنْ هَا سُبُلا ً فِجَاجاً
Q ā la Nūĥun Ra bbi 'Inn ahum `Aş awnī Wa A ttaba`ū Man Lam Yazid /hu Māluhu Wa Waladuhu~ 'Illā Kh asārā an
071-021. Nuh: "Rabbim, gerçekten onlar bana isyan ettiler; mal ve çocukları kendisine ziyandan başka bir şeyi artırmayan kimselere uydular."
قَ ا لَ نُو ح ٌ رَ بِّ إِنَّ هُمْ عَصَ وْنِي وَا تَّبَعُوا مَن ْ لَمْ يَزِد ْهُ مَالُهُ وَوَلَدُهُ~ُ إِلاَّ خَ سَاراً
Wa Makarū Makrā an Kubbārā an
071-022. "Ve büyük büyük hileli-düzenler kurdular."
وَمَكَرُوا مَكْرا ً كُبَّاراً
Wa Q ālū Lā Tadh aru nn a 'Ālihatakum Wa Lā Tadh aru nn a Waddāan Wa Lā Suwā`āan Wa Lā Yagh ūth a Wa Ya`ū q a Wa Nasrā an
071-023. "Ve dediler ki: Kendi ilahlarınızı bırakmayın; bırakmayın ne Vedd'i, ne Suva'ı, ne Yeğus'u, ne Ye'uk'u ve ne de Nesr'i."
وَقَ الُوا لاَ تَذَرُنّ َ آلِهَتَكُمْ وَلاَ تَذَرُنّ َ وَدّا ً وَلاَ سُوَاعا ً وَلاَ يَغُ و ثَ وَيَعُو قَ وَنَسْراً
Wa Q ad 'Ađallū Kath īr āan ۖ Wa Lā Tazidi A ž-Ž ālimī na 'Illā Đ alālāan
071-024. "Bِylece onlar, çoğu kimseyi şaşırtıp-saptırdılar. Sen de o zalimlere sapıklıktan başkasını arttırma."
وَقَ د ْ أَضَ لُّوا كَثِير ا ً ۖ وَلاَ تَزِدِ ا ل ظَّ الِمِي نَ إِلاَّ ضَ لاَلاً
Mimm ā Kh aţ ī 'ā tihim 'Ugh r iq ū Fa'ud kh ilū Nārā an Falam Yajidū Lahum Min Dū ni A ll ā hi 'An ş ārā an
071-025. Bunlar, hataları dolayısıyla suda boğuldular, sonra ateşe sokuldular. O zaman da Allah'ın dışında hiçbir yardımcı bulamadılar.
مِمَّ ا خَ ط ِي ئَ اتِهِمْ أُغْ ر ِقُ وا فَأُد ْخِ لُوا نَارا ً فَلَمْ يَجِدُوا لَهُمْ مِن ْ دُو نِ ا للَّ هِ أَنْ صَ اراً
Wa Q ā la Nūĥun Ra bbi Lā Tadh ar `Alá A l-'Arđi Mina A l-Kāfir ī na Dayyārā an
071-026. Nuh "Rabbim, yeryüzünde kafirlerden yurt edinen hiç kimseyi bırakma." dedi.
وَقَ ا لَ نُو ح ٌ رَ بِّ لاَ تَذَرْ عَلَى ا لأَرْضِ مِنَ ا لْكَافِر ِي نَ دَيَّاراً
'Inn aka 'In Tadh arhum Yuđillū `Ibādaka Wa Lā Yalidū 'Illā Fājir āan Kaffārā an
071-027. "اünkü Sen onları bırakacak olursan, Senin kullarını şaşırtıp-saptırırlar ve onlar, kِtülükten sınırı aşan (facir'den) kafirden başkasını doğurmazlar."
إِنَّ كَ إِن ْ تَذَرْهُمْ يُضِ لُّوا عِبَادَكَ وَلاَ يَلِدُو ا إِلاَّ فَاجِر ا ً كَفَّاراً
Ra bbi A gh fir Lī Wa Liwāliday ya Wa Liman Dakh ala Baytiya Mu'umināan Wa Lilmu'uminī na Wa A l-Mu'uminā ti Wa Lā Tazidi A ž-Ž ālimī na 'Illā Tabārā an
071-028. "Rabbim, beni, annemi, babamı, mü'min olarak evime gireni, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla. Zalimlere yıkımdan başkasını arttırma."
رَ بِّ ا غْ فِر ْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِمَن ْ دَخَ لَ بَيْتِيَ مُؤْمِنا ً وَلِلْمُؤْمِنِي نَ وَا لْمُؤْمِنَا تِ وَلاَ تَزِدِ ا ل ظَّ الِمِي نَ إِلاَّ تَبَاراً
Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ