Roman Script    Reciting key words            Previous Sūrah    Quraan Index    Home  

46) Sūrat Al-'Aĥqāf

Printed format

46) سُورَة الأَحقَاف

Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ
Ĥā-Mīm 046-001. Ha, Mim. حَا-مِيم
Tanzīlu Al-Kitābi Mina Allāhi Al-`Azīzi Al-Ĥakīmi 046-002. Kitab'ın indirilmesi, üstün ve güçlü, hüküm ve hikmet sahibi Allah'tandır. تَ‍‌‍نْ‍‍ز‍ِ‍ي‍‍لُ ‌الْكِت‍‍َ‍ابِ مِنَ ‌اللَّ‍‍هِ ‌الْعَز‍ِ‍ي‍‍زِ‌ ‌الْحَكِيمِ
Khalaq As-Samāwāti Wa Al-'Arđa Wa Mā Baynahumā 'Illā Bil-Ĥaqqi Wa 'Ajalin Musamman Wa ۚ Al-Ladhīna Kafarū `Ammā 'Undhirū Mu`rūna 046-003. Biz gِkleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları ancak hak ve adı konulmuş bir ecel (belli bir süre) olarak yarattık. İnkar edenler ise, uyarıldıkları şeyden yüz çeviren(kimseler)dir. مَا‌ خَ‍‍لَ‍‍قْ‍‍نَا‌ ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضَ ‌وَمَا‌ بَيْنَهُمَ‍‍ا‌ ‌إِلاَّ‌ بِ‍الْحَ‍‍قِّ ‌وَ‌أَجَلٍ‌ مُسَ‍‍مّ‍‍ى‌ ًۚ ‌وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ عَ‍‍مَّ‍‍ا‌ ‌أُ‌نْ‍‍ذِ‌رُ‌و‌ا‌ مُعْ‍‍رِ‍‍ضُ‍‍ونَ
Qul 'Ara'aytum Mā Tad`ūna Min Dūni Allāhi 'Arūnī Mādhā Khalaqū Mina Al-'Arđi 'Am Lahum Shirkun As-Samāwāti ۖ Ai'tūnī Bikitābin Min Qabli Hādhā 'Aw 'Athāratin Min `Ilmin 'In Kuntum Şādiqīna 046-004. De ki: "Gِrdünüz mü haber verin; Allah'tan başka taptıklarınız, yerden neyi yaratmışlar, bana gِsterin? Yoksa onların gِklerde bir ortaklığı mı var? Eğer doğru sِzlüler iseniz, bundan ِnce bir kitap ya da bir ilim kalıntısı (veya bir eser) varsa, bana getirin." قُ‍‍لْ ‌أَ‌‍رَ‌أَيْتُمْ مَا‌ تَ‍‍دْع‍‍ُ‍ونَ مِ‍‌‍نْ ‌د‍ُ‍‌ونِ ‌اللَّ‍‍هِ ‌أَ‌رُ‌ونِي مَا‌ذَ‌ا‌ خَ‍‍لَ‍‍قُ‍‍و‌ا‌ مِنَ ‌الأَ‌رْ‍ضِ ‌أَمْ لَهُمْ شِ‍‍رْك‌‍ٌ‌ فِي ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ۖ ‌ا‍ِ‍ئْتُونِي بِكِت‍‍َ‍ابٍ‌ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِ هَذَ‌ا‌ ‌أَ‌وْ‌ ‌أَثَا‌‍رَةٍ‌ مِ‍‌‍نْ عِلْم‌‍ٍ‌ ‌إِ‌نْ كُ‍‌‍نْ‍‍تُمْ صَ‍‍ا‌دِقِ‍‍ينَ
Wa Man 'Ađallu Mimman Yad`ū Min Dūni Allāhi Man Lā Yastajību Lahu~ 'Ilá Yawmi Al-Qiyāmati Wa Hum `An Du`ā'ihim Ghāfilūna 046-005. Allah'ı bırakıp kıyamet gününe kadar kendisine icabet etmeyecek şeylere tapandan daha sapmış kimdir? Oysa onlar, bunların tapmalarından habersizdirler. وَمَ‍‌‍نْ ‌أَ‍ضَ‍‍لُّ مِ‍‍مَّ‍‍‌‍نْ يَ‍‍دْعُو‌ مِ‍‌‍نْ ‌د‍ُ‍‌ونِ ‌اللَّ‍‍هِ مَ‍‌‍نْ لاَ‌ يَسْتَج‍‍ِ‍ي‍‍بُ لَهُ~ُ ‌إِلَى‌ يَ‍‍وْمِ ‌الْ‍‍قِ‍‍يَامَةِ ‌وَهُمْ عَ‍‌‍نْ ‌دُع‍‍َ‍ائِهِمْ غَ‍‍افِلُونَ
Wa 'Idhā Ĥushira An-Nāsu Kānū Lahum 'A`dā'an Wa Kānū Bi`ibādatihim Kāfirīna 046-006. İnsanlar haşrolunduğu (biraraya getirildiği) zaman, (Allah'tan başka taptıkları) onlara düşman kesilirler ve (kendilerine) ibadet etmelerini de tanımazlar. وَ‌إِ‌ذَ‌ا‌ حُشِ‍‍ر‍َ‍‌ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسُ كَانُو‌ا‌ لَهُمْ ‌أَعْد‍َ‍‌ا‌ء‌ ً‌ ‌وَكَانُو‌ا‌ بِعِبَا‌دَتِهِمْ كَافِ‍‍رِينَ
Wa 'Idhā Tutlá `Alayhim 'Āyātunā Bayyinātin Qāla Al-Ladhīna Kafarū Lilĥaqqi Lammā Jā'ahumdhā Siĥrun Mubīnun 046-007. Onlara açık belgeler olarak ayetlerimiz okunduğu zaman, o inkar edenler kendilerine gelmiş olan hak için dediler ki: "Bu, apaçık bir büyüdür." وَ‌إِ‌ذَ‌ا‌ تُتْلَى‌ عَلَيْهِمْ ‌آيَاتُنَا‌ بَيِّن‍‍َ‍ات‌‍ٍقَ‍‍الَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ لِلْحَ‍‍قِّ لَ‍‍مَّ‍‍ا‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَهُمْ هَذَ‌ا‌ سِحْر‌ٌ‌ مُبِينٌ
'Am Yaqūlūna Aftarāhu ۖ Qul 'Ini Aftaraytuhu Falā Tamlikūna Lī Mina Allāhi Shay'āan ۖ Huwa 'A`lamu Bimā Tufīđūna Fīhi ۖ Kafá Bihi Shahīdāan Baynī Wa Baynakum ۖ Wa Huwa Al-Ghafūru Ar-Raĥīmu 046-008. Yoksa: "Kendisi onu uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Eğer ben uydurdumsa, bu durumda siz, Allah'tan bana (gelecek) hiçbir şeye malik (engel) olamazsınız. Sizin kendisi (Kur'an) hakkında, ne taşkınlıklar yaptığınızı O daha iyi bilendir. Benimle sizin aranızda şahid olarak O yeter. O, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir." أَمْ يَ‍‍قُ‍‍ول‍‍ُ‍ونَ ‌افْتَ‍رَ‍‌اهُ ۖ قُ‍‍لْ ‌إِنِ ‌افْتَ‍رَيْتُ‍‍هُ فَلاَ‌ تَمْلِك‍‍ُ‍ونَ لِي مِنَ ‌اللَّ‍‍هِ شَ‍‍يْ‍‍ئاً‌ ۖ هُوَ‌ ‌أَعْلَمُ بِمَا‌ تُفِي‍‍ضُ‍‍ونَ ف‍‍ِ‍ي‍‍هِ ۖ كَفَى‌ بِ‍‍هِ شَهِيد‌ا‌ ً‌ بَيْنِي ‌وَبَيْنَكُمْ ۖ ‌وَهُوَ‌ ‌الْ‍‍غَ‍‍ف‍‍ُ‍و‌رُ‌ ‌ال‍رَّحِيمُ
Qul Mā Kuntu Bid`āan Mina Ar-Rusuli Wa Mā 'Adrī Mā Yuf`alu Bī Wa Lā Bikum ۖ 'In 'Attabi`u 'Illā Mā Yūĥá 'Ilayya Wa Mā 'Anā 'Illā Nadhīrun Mubīnun 046-009. De ki: "Ben elçilerden bir türedi değilim, bana ve size ne yapılacağını da bilemiyorum. Ben, yalnızca bana vahyedilmekte olana uyuyorum ve ben, apaçık bir uyarıcıdan başkası değilim." قُ‍‍لْ مَا‌ كُ‍‌‍نْ‍‍تُ بِ‍‍دْعا‌ ً‌ مِنَ ‌ال‍‍رُّسُلِ ‌وَمَ‍‍ا‌ ‌أَ‌دْ‌رِي مَا‌ يُفْعَلُ بِي ‌وَلاَ‌ بِكُمْ ۖ ‌إِ‌نْ ‌أَتَّبِعُ ‌إِلاَّ‌ مَا‌ يُوحَ‍‍ى‌ ‌إِلَيَّ ‌وَمَ‍‍ا‌ ‌أَنَ‍‍ا‌ ‌إِلاَّ‌ نَذ‍ِ‍ي‍‍ر‌ٌ‌ مُبِينٌ
Qul 'Ara'aytum 'In Kāna Min `Indi Allāhi Wa Kafartum Bihi Wa Shahida Shāhidun Min Banī 'Isrā'īla `Alá Mithlihi Fa'āmana Wa Astakbartum ۖ 'Inna Allāha Lā Yahdī Al-Qawma Až-Žālimīna 046-010. De ki: "Gِrdünüz mü-haber verin; eğer (bu Kur'an,) Allah Katından ise, siz de onu inkar etmişseniz ve İsrailoğulları'ndan bir şahid bunun bir benzerine şahidlik edip iman etmişse ve siz de büyüklük taslamışsanız (bunun sonucu ne olacak)? Şüphesiz Allah, zalim olan bir kavmi hidayete erdirmez. قُ‍‍لْ ‌أَ‌‍رَ‌أَيْتُمْ ‌إِ‌نْ ك‍‍َ‍انَ مِ‍‌‍نْ عِ‍‌‍نْ‍‍دِ‌ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَكَفَرْتُمْ بِ‍‍هِ ‌وَشَهِدَ‌ شَاهِد‌ٌ‌ مِ‍‌‍نْ بَنِ‍‍ي ‌إِسْر‍َ‍‌ائ‍‍ِ‍ي‍‍لَ عَلَى‌ مِثْلِ‍‍هِ فَآمَنَ ‌وَ‌اسْتَكْبَرْتُمْ ۖ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ لاَ‌ يَهْدِي ‌الْ‍‍قَ‍‍وْمَ ‌ال‍‍ظَّ‍‍الِمِينَ
Wa Qāla Al-Ladhīna Kafarū Lilladhīna 'Āmanū Law Kāna Khayan Mā Sabaqūnā 'Ilayhi ۚ Wa 'Idh Lam Yahtadū Bihi Fasayaqūlūna Hādhā 'Ifkun Qadīmun 046-011. İnkar edenler, iman edenler için dediler ki: "Eğer O (Kur'an veya iman) hayırlı bir şey olsaydı, ona bizden ِnce koşup-yetişemezlerdi." Oysa onlar, onunla hidayete ermediklerinden: "Bu, eski bir yalandır" diyecekler. وَ‍قَ‍‍الَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ لِلَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ لَوْ‌ ك‍‍َ‍انَ خَ‍‍يْر‌ا‌ ً‌ مَا‌ سَبَ‍‍قُ‍‍ونَ‍‍ا‌ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍هِ ۚ ‌وَ‌إِ‌ذْ‌ لَمْ يَهْتَدُ‌و‌ا‌ بِ‍‍هِ فَسَيَ‍‍قُ‍‍ول‍‍ُ‍ونَ هَذَ‌ا‌ ‌إِفْك‌‍ٌقَ‍‍دِيمٌ
Wa Min Qablihi Kitābu Mūsá 'Imāmāan Wa Raĥmatan ۚ Wa Hadhā Kitābun Muşaddiqun Lisānāan `Arabīyāan Liyundhira Al-Ladhīna Žalamū Wa Bushrá Lilmuĥsinīna 046-012. Bundan ِnce de, bir rehber (imam) ve bir rahmet olarak Musa'nın kitabı var. Bu da, zulmedenleri uyarmak ve ihsanda bulunanlara bir müjde olmak üzere (kendinden ِnceki kitapları) doğrulayıcı ve Arapça bir dil ile olan bir Kitap'tır. وَمِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِ‍‍هِ كِت‍‍َ‍ابُ مُوسَ‍‍ى‌ ‌إِمَاما‌ ً‌ ‌وَ‌‍رَحْمَة ًۚ ‌وَهَذَ‌ا‌ كِت‍‍َ‍ابٌ‌ مُ‍‍صَ‍‍دِّ‍‍ق‍ ٌ‌ لِسَاناً‌ عَ‍رَبِيّا‌ ً‌ لِيُ‍‌‍نْ‍‍ذِ‌ر‍َ‍‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ظَ‍‍لَمُو‌ا‌ ‌وَبُشْ‍رَ‌ى‌ لِلْمُحْسِنِينَ
'Inna Al-Ladhīna Qālū Rabbunā Al-Lahu Thumma Astaqāmū Falā Khawfun `Alayhim Wa Lā Hum Yaĥzanūna 046-013. Şüphesiz: "Bizim Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra doğru bir istikamet tutturanlar (yok mu); artık onlar için korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. إِنَّ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ قَ‍‍الُو‌ا‌ ‌‍رَبُّنَا‌ ‌اللَّهُ ثُ‍‍مَّ ‌اسْتَ‍‍قَ‍‍امُو‌ا‌ فَلاَ‌ خَ‍‍وْفٌ عَلَيْهِمْ ‌وَلاَ‌ هُمْ يَحْزَنُونَ
'Ūlā'ika 'Aşĥābu Al-Jannati Khālidīna Fīhā Jazā'an Bimā Kānū Ya`malūna 046-014. İşte onlar, cennet halkıdır; yaptıklarına karşılık olmak üzere, içinde ebedi olarak kalacaklardır. أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ ‌أَ‍صْ‍‍ح‍‍َ‍ابُ ‌الْجَ‍‍نَّ‍‍ةِ خَ‍‍الِد‍ِ‍ي‍‍نَ فِيهَا‌ جَز‍َ‍‌ا‌ء‌ ً‌ بِمَا‌ كَانُو‌ا‌ يَعْمَلُونَ
Wa Waşşaynā Al-'Insāna Biwālidayhi 'Iĥsānāan ۖ Ĥamalat/hu 'Ummuhu Kurhāan Wa Wađa`at/hu Kurhāan ۖ Wa Ĥamluhu Wa Fişāluhu Thalāthūna Shahan ۚ Ĥattá 'Idhā Balagha 'Ashuddahu Wa Balagha 'Arba`īna Sanatan Qāla Rabbi 'Awzi`nī 'An 'Ashkura Ni`mataka Allatī 'An`amta `Alayya Wa `Alá Wa A-Dayya Wa 'An 'A`mala Şāliĥāan Tarđāhu Wa 'Aşliĥ Lī Fī Dhurrīyatī ۖ 'Innī Tubtu 'Ilayka Wa 'Innī Mina Al-Muslimīna 046-015. Biz insana, 'anne ve babasına' iyilikle davranmasını tavsiye ettik. Annesi onu güçlükle taşıdı ve onu güçlükle doğurdu. Onun (hamilelikte) taşınması ve sütten kesilmesi, otuz aydır. Nihayet güçlü (erginlik) çağına erip kırk yıl (yaşın)a ulaşınca, dedi ki: "Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve Senin razı olacağın salih bir amelde bulunmamı bana ilham et; benim için soyumda salahı ver. Gerçekten ben tevbe edip Sana yِneldim ve gerçekten ben Müslümanlardanım." وَ‌وَ‍صَّ‍‍يْنَا‌ ‌الإِ‌ن‍‍س‍‍َ‍انَ بِوَ‌الِدَيْ‍‍هِ ‌إِحْسَاناً‌ ۖ حَمَلَتْهُ ‌أُمُّ‍‍هُ كُرْها‌ ً‌ ‌وَ‌وَ‍ضَ‍‍عَتْهُ كُرْها‌ ًۖ ‌وَحَمْلُ‍‍هُ ‌وَفِ‍‍صَ‍‍الُ‍‍هُ ثَلاَث‍‍ُ‍ونَ شَهْر‌اً‌ ۚ حَتَّ‍‍ى‌ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ بَلَ‍‍غَ ‌أَشُدَّهُ ‌وَبَلَ‍‍غَ ‌أَ‌رْبَع‍‍ِ‍ي‍‍نَ سَنَة‌ ًقَ‍‍الَ ‌‍رَبِّ ‌أَ‌وْ‌زِعْنِ‍‍ي ‌أَ‌نْ ‌أَشْكُ‍رَ‌ نِعْمَتَكَ ‌الَّتِ‍‍ي ‌أَ‌نْ‍‍عَمْتَ عَلَيَّ ‌وَعَلَى‌ ‌وَ‌الِدَيَّ ‌وَ‌أَ‌نْ ‌أَعْمَلَ صَ‍‍الِحا‌‌ ً‌ تَرْ‍ضَ‍‍اهُ ‌وَ‌أَ‍صْ‍‍لِحْ لِي فِي ‌ذُ‌رِّيَّتِ‍‍ي ۖ ‌إِنِّ‍‍ي تُ‍‍بْ‍‍تُ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍كَ ‌وَ‌إِنِّ‍‍ي مِنَ ‌الْمُسْلِمِينَ
'Ūlā'ika Al-Ladhīna Nataqabbalu `Anhum 'Aĥsana Mā `Amilū Wa Natajāwazu `An Sayyi'ātihim Fī 'Aşĥābi Al-Jannati ۖ Wa`da Aş-Şidqi Al-Ladhī Kānū Yū`adūna 046-016. İşte bunlar; yaptıklarının en güzelini kabul ederiz ve kِtülüklerinden geçeriz; (bunlar) cennet halkı içindedirler. (İşte bu,) Onlara va'dolunan doğru bir vaaddir. أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ نَتَ‍‍قَ‍‍بَّلُ عَ‍‌‍نْ‍‍هُمْ ‌أَحْسَنَ مَا‌ عَمِلُو‌ا‌ ‌وَنَتَجا‌وَ‌زُ‌ عَ‍‌‍نْ سَيِّئ‍‍َ‍‍اتِهِمْ فِ‍‍ي ‌أَ‍صْ‍‍ح‍‍َ‍ابِ ‌الْجَ‍‍نَّ‍‍ةِ ۖ ‌وَعْدَ‌ ‌ال‍‍صِّ‍‍دْ‍‍قِ ‌الَّذِي كَانُو‌ا‌ يُوعَدُ‌ونَ
Wa Al-Ladhī Qāla Liwālidayhi 'Uffin Lakumā 'Ata`idāninī 'An 'Ukhraja Wa Qad Khalati Al-Qurūnu Min Qablī Wa Humā Yastaghīthāni Allāha Waylaka 'Āmin 'Inna Wa`da Allāhi Ĥaqqun Fayaqūlu Mā Hādhā 'Illā 'Asāţīru Al-'Awwalīna 046-017. O kimse ki, anne ve babasına: "ضf size, benden ِnce nice nesiller gelip geçmişken, beni (diriltilip) çıkarılacağımla mı tehdit ediyorsunuz?" dedi. O ikisi (anne ve babası) ise Allah'a yakararak: "Yazıklar sana, iman et, şüphesiz Allah'ın va'di haktır." (derler; fakat) O: "Bu, geçmişlerin masallarından başkası değildir" der. وَ‌الَّذِي قَ‍‍الَ لِوَ‌الِدَيْ‍‍هِ ‌أُفّ‍ٍ‌ لَكُمَ‍‍ا‌ ‌أَتَعِدَ‌انِنِ‍‍ي ‌أَ‌نْ ‌أُ‍خْ‍رَجَ ‌وَ‍قَ‍‍دْ‌ خَ‍‍لَتِ ‌الْ‍‍قُ‍‍ر‍ُ‍‌ونُ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِي ‌وَهُمَا‌ يَسْتَ‍‍غِ‍‍يث‍‍َ‍انِ ‌اللَّ‍‍هَ ‌وَيْلَكَ ‌آمِ‍‌‍نْ ‌إِنَّ ‌وَعْدَ‌ ‌اللَّ‍‍هِ حَ‍‍قّ‌‍ٌ‌ فَيَ‍‍قُ‍‍ولُ مَا‌ هَذَ‌ا‌ ‌إِلاَّ‌ ‌أَسَاطِ‍‍ي‍‍رُ‌ ‌الأَ‌وَّلِينَ
'Ūlā'ika Al-Ladhīna Ĥaqqa `Alayhimu Al-Qawlu Fī 'Umamin Qad Khalat Min Qablihim Mina Al-Jinni Wa Al-'Insi ۖ 'Innahum Kānū Khāsirīna 046-018. İşte bunlar, cinlerden ve insanlardan kendilerinden evvel gelip-geçmiş ümmetler içinde (azap) sِzü üzerlerine hak olmuş kimselerdir. Gerçekten onlar, ziyana uğrayanlardır. أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ حَ‍‍قَّ عَلَيْهِمُ ‌الْ‍‍قَ‍‍وْلُ فِ‍‍ي ‌أُمَم‌‍ٍقَ‍‍دْ‌ خَ‍‍لَتْ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِهِمْ مِنَ ‌الْجِ‍‍نِّ ‌وَ‌الإِ‌ن‍‍سِ ۖ ‌إِنَّ‍‍هُمْ كَانُو‌اخَ‍‍اسِ‍‍رِينَ
Wa Likullin Darajātun Mimmā `Amilū ۖ Wa Liyuwaffiyahum 'A`mālahum Wa Hum Lā Yužlamūna 046-019. Her biri için yaptıklarınızdan dolayı dereceler vardır; ِyle ki amelleri kendilerine eksiksizce ِdensin ve onlar zulme de uğratılmazlar. وَلِكُلّ‌‍ٍ‌ ‌دَ‌‍رَج‍‍َ‍اتٌ‌ مِ‍‍مَّ‍‍ا‌ عَمِلُو‌اۖ ‌وَلِيُوَفِّيَهُمْ ‌أَعْمَالَهُمْ ‌وَهُمْ لاَ‌ يُ‍‍ظْ‍‍لَمُونَ
Wa Yawma Yu`rađu Al-Ladhīna Kafarū `Alá An-Nāri 'Adh/habtum Ţayyibātikum Fī Ĥayātikumu Ad-Dunyā Wa Astamta`tum Bihā Fālyawma Tujzawna `Adhāba Al-Hūni Bimā Kuntum Tastakbirūna Fī Al-'Arđi Bighayri Al-Ĥaqqi Wa Bimā Kuntum Tafsuqūna 046-020. İnkar edenler ateşe sunulacakları gün, (onlara şِyle denir:) "Siz dünya hayatınızda bütün 'güzellikleriniz ve zevklerinizi tüketip-yok ettiniz, onlarla yaşayıp-zevk sürdünüz. İşte yeryüzünde haksız yere büyüklenmeniz (istikbarınız) ve fasıklıkta bulunmanızdan dolayı, bugün alçaltıcı bir azap ile cezalandırılacaksınız." وَيَ‍‍وْمَ يُعْ‍رَضُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ عَلَى‌ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍ا‌ر‍ِ‍‌ ‌أَ‌ذْهَ‍‍بْ‍‍تُمْ طَ‍‍يِّبَاتِكُمْ فِي حَيَاتِكُمُ ‌ال‍‍دُّ‌نْ‍‍يَا‌ ‌وَ‌اسْتَمْتَعْتُمْ بِهَا‌ فَالْيَ‍‍وْمَ تُ‍‍جْ‍‍زَ‌وْنَ عَذ‍َ‍‌ابَ ‌الْه‍‍ُ‍ونِ بِمَا‌ كُ‍‌‍نْ‍‍تُمْ تَسْتَكْبِر‍ُ‍‌ونَ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ بِ‍‍غَ‍‍يْ‍‍ر‍ِ‍‌ ‌الْحَ‍‍قِّ ‌وَبِمَا‌ كُ‍‌‍نْ‍‍تُمْ تَفْسُ‍‍قُ‍‍ونَ
Wa Adhkur 'Akhā `Ādin 'Idh 'Andhara Qawmahu Bil-'Aĥqāfi Wa Qad Khalati An-Nudhuru Min Bayni Yadayhi Wa Min Khalfihi~ 'Allā Ta`budū 'Illā Al-Laha 'Innī 'Akhāfu `Alaykum `Adhāba Yawmin `Ažīmin 046-021. Ad'ın kardeşini hatırla; onun ِnünden ve ardından nice uyarıcılar gelip geçmişti; hani o, Ahkaf'taki kavmini: "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, gerçekten ben, sizin için büyük bir günün azabından korkarım" diye uyarmıştı. وَ‌ا‌ذْكُرْ‌ ‌أَ‍خَ‍‍ا‌ ع‍‍َ‍ا‌د‌‌ٍ‌ ‌إِ‌ذْ‌ ‌أَ‌نْ‍‍ذَ‌‍رَقَ‍‍وْمَ‍‍هُ بِ‍الأَحْ‍‍قَ‍‍افِ ‌وَ‍قَ‍‍دْ‌ خَ‍‍لَتِ ‌ال‍‍نُّ‍‍ذُ‌رُ‌ مِ‍‌‍نْ بَ‍‍يْ‍‍نِ يَدَيْ‍‍هِ ‌وَمِ‍‌‍نْ خَ‍‍لْفِهِ ‌أَلاَّ‌ تَعْبُدُ‌و‌ا‌ ‌إِلاَّ‌ ‌اللَّ‍‍هَ ‌إِنِّ‍‍ي ‌أَ‍خَ‍‍افُ عَلَيْكُمْ عَذ‍َ‍‌ابَ يَ‍‍وْمٍ عَ‍‍ظِ‍‍يمٍ
Qālū 'Aji'tanā Lita'fikanā `An 'Ālihatinā Fa'tinā Bimā Ta`idunā 'In Kunta Mina Aş-Şādiqīna 046-022. Dediler ki: "Sen, bizi ilahlarımızdan çevirmek için mi bize geldin? Şu halde eğer doğru sِylüyorsan, tehdit ettiğin şeyi, bize getir." قَ‍‍الُ‍‍و‌ا‌ ‌أَجِئْتَنَا‌ لِتَأْفِكَنَا‌ عَ‍‌‍نْ ‌آلِهَتِنَا‌ فَأْتِنَا‌ بِمَا‌ تَعِدُنَ‍‍ا‌ ‌إِ‌نْ كُ‍‌‍نْ‍‍تَ مِنَ ‌ال‍‍صَّ‍‍ا‌دِقِ‍‍ينَ
Qāla 'Innamā Al-`Ilmu `Inda Allāhi Wa 'Uballighukum Mā 'Ursiltu Bihi Wa Lakinnī 'Akum Qawmāan Tajhalūna 046-023. Dedi ki: "İlim ancak Allah Katındadır. Ben size gِnderildiğim şeyi tebliğ ediyorum; ancak sizi cahillik eden bir kavim olarak gِrüyorum." قَ‍‍الَ ‌إِنَّ‍‍مَا‌ ‌الْعِلْمُ عِ‍‌‍نْ‍‍دَ‌ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَ‌أُبَلِّ‍‍غُ‍‍كُمْ مَ‍‍ا‌ ‌أُ‌رْسِلْتُ بِ‍‍هِ ‌وَلَكِ‍‍نِّ‍‍ي ‌أَ‌‍رَ‌اكُمْ قَ‍‍وْما‌‌ ً‌ تَ‍‍جْ‍‍هَلُونَ
Falammā Ra'awhu `Āriđāan Mustaqbila 'Awdiyatihim Qālū Hādhā `Āriđun Mumţiruۚ Bal Huwa Mā Asta`jaltum Bihi ۖ Rīĥun Fīhā `Adhābun 'Alīmun 046-024. Derken, onu (azabı) vadilerine doğru yِnelerek gelen bir bulut şeklinde gِrdükleri zaman, "Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur" dediler. Hayır, o, kendisi için acele ettiğiniz şeydir. Bir rüzgar; onda acı bir azap vardır. فَلَ‍‍مَّ‍‍ا‌ ‌‍رَ‌أَ‌وْهُ عَا‌رِ‍‍ض‍‍ا‌ ً‌ مُسْتَ‍‍قْ‍‍بِلَ ‌أَ‌وْ‌دِيَتِهِمْ قَ‍‍الُو‌ا‌ هَذَ‌ا‌ عَا‌رِ‍‍ضٌ‌ مُمْ‍‍طِ‍‍رُنَا‌ ۚ بَلْ هُوَ‌ مَا‌ ‌اسْتَعْجَلْتُمْ بِ‍‍هِ ۖ ‌ر‍ِ‍ي‍‍ح‌‍ٌ‌ فِيهَا‌ عَذ‍َ‍‌ابٌ ‌أَلِيمٌ
Tudammiru Kulla Shay'in Bi'amri Rabbihā Fa'aşbaĥū Lā Yurá 'Illā Masākinuhum ۚ Kadhālika Naj Al-Qawma Al-Mujrimīna 046-025. Rabbinin emriyle herşeyi yerle bir eder. Bِylece meskenlerinden başka, hiçbir şey(leri) gِrünemez duruma düştüler. İşte Biz, suçlu-günahkar bir kavmi bِyle cezalandırırız. تُدَمِّ‍‍ر‍ُ‍‌ كُلَّ شَ‍‍يْء‌ٍ‌ بِأَمْ‍‍ر‍ِ‍‌ ‌‍رَبِّهَا‌ فَأَ‍صْ‍‍بَحُو‌ا‌ لاَ‌ يُ‍رَ‌ى‌ ‌إِلاَّ‌ مَسَاكِنُهُمْ ۚ كَذَلِكَ نَ‍‍جْ‍‍زِي ‌الْ‍‍قَ‍‍وْمَ ‌الْمُ‍‍جْ‍‍رِمِينَ
Wa Laqad Makkannāhum Fīmā 'In Makkannākum Fīhi Wa Ja`alnā Lahum Sam`āan Wa 'Abşāan Wa 'Af'idatan Famā 'Aghná `Anhum Sam`uhum Wa Lā 'Abşāruhum Wa Lā 'Af'idatuhum Min Shay'in 'Idh Kānū Yajĥadūna Bi'āyāti Allāhi Wa Ĥāqa Bihim Mā Kānū Bihi Yastahzi'ūn 046-026. Andolsun, Biz onları, sizleri kendisinde yerleşik kılmadığımız yerlerde (size vermediğimiz güç ve iktidar imkanlarıyla) yerleşik kıldık ve onlara işitme, gِrme (duygularını) ve gِnüller verdik. Ancak ne işitme, ne gِrme (duyuları) ve ne gِnülleri kendilerine herhangi bir şey sağlamadı. اünkü onlar, Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlardı. Alay konusu edindikleri şey, onları sarıp-kuşattı. وَلَ‍قَ‍‍دْ‌ مَكَّ‍‍نَّ‍‍اهُمْ فِيمَ‍‍ا‌ ‌إِ‌نْ مَكَّ‍‍نَّ‍‍اكُمْ ف‍‍ِ‍ي‍‍هِ ‌وَجَعَلْنَا‌ لَهُمْ سَمْعا‌ ً‌ ‌وَ‌أَبْ‍‍‍‍صَ‍‍ا‌ر‌ا‌ ً‌ ‌وَ‌أَفْئِدَة‌ ً‌ فَمَ‍‍ا‌ ‌أَ‍‍غْ‍‍نَى‌ عَ‍‌‍نْ‍‍هُمْ سَمْعُهُمْ ‌وَلاَ‌ ‌أَبْ‍‍‍‍صَ‍‍ا‌رُهُمْ ‌وَلاَ‌ ‌أَفْئِدَتُهُمْ مِ‍‌‍نْ شَ‍‍يْء‌‌ٍ‌ ‌إِ‌ذْ‌ كَانُو‌ا‌ يَ‍‍جْ‍‍حَد‍ُ‍‌ونَ بِآي‍‍َ‍اتِ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَح‍‍َ‍اقَ بِهِمْ مَا‌ كَانُو‌ا‌ بِ‍‍هِ يَسْتَهْزِئ‍‍ُ‍‍ون
Wa Laqad 'Ahlaknā Mā Ĥawlakum Mina Al-Qurá Wa Şarrafnā Al-'Āyāti La`allahum Yarji`ūna 046-027. Andolsun, Biz çevrenizde bulunan şehirlerden (birçoğunu) yıkıma uğrattık ve belki dِnerler diye ayetleri çeşitli şekillerde açıkladık. وَلَ‍قَ‍‍دْ‌ ‌أَهْلَكْنَا‌ مَا‌ حَوْلَكُمْ مِنَ ‌الْ‍‍قُ‍رَ‌ى‌ ‌وَ‍صَ‍رَّفْنَا‌ ‌الآي‍‍َ‍اتِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
Falawlā Naşarahumu Al-Ladhīna Attakhadhū Min Dūni Allāhi Qurbānāan 'Ālihatan ۖ Bal Đallū `Anhum ۚ Wa Dhalika 'Ifkuhum Wa Mā Kānū Yaftarūna 046-028. Bu durumda, Allah'ı bırakıp yakınlık (sağlamak) için edindikleri ilahlar, onlara yardım etselerdi ya. Hayır, onlar, kendilerinden kaybolup gittiler. Bu (yalancı ilahlar ve onlara yükledikleri), onların yalanları ve uydurduklarıdır. فَلَوْلاَ‌ نَ‍‍صَ‍رَهُمُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌اتَّ‍‍خَ‍‍ذُ‌و‌ا‌ مِ‍‌‍نْ ‌د‍ُ‍‌ونِ ‌اللَّ‍‍هِ قُ‍‍رْبَانا‌‌ ً‌ ‌آلِهَة ًۖ بَلْ ضَ‍‍لُّو‌ا‌ عَ‍‌‍نْ‍‍هُمْ ۚ ‌وَ‌ذَلِكَ ‌إِفْكُهُمْ ‌وَمَا‌ كَانُو‌ا‌ يَفْتَرُ‌ونَ
Wa 'Idh Şarafnā 'Ilayka Nafaan Mina Al-Jinni Yastami`ūna Al-Qur'āna Falammā Ĥađarūhu Qālū 'Anşitū ۖ Falammā Quđiya Wa Llaw 'Ilá Qawmihim Mundhirīna 046-029. Hani cinlerden birkaçını, Kur'an dinlemek üzere sana yِneltmiştik. Bِylece onun huzuruna geldikleri zaman, dediler ki: "Kulak verin;" sonra bitirilince kendi kavimlerine uyarıcılar olarak dِndüler. وَ‌إِ‌ذْ‌ صَ‍رَفْنَ‍‍ا‌ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍كَ نَفَر‌ا‌ ً‌ مِنَ ‌الْجِ‍‍نِّ يَسْتَمِع‍‍ُ‍ونَ ‌الْ‍‍قُ‍‍رْ‌آنَ فَلَ‍‍مَّ‍‍ا‌ حَ‍‍ضَ‍‍ر‍ُ‍‌وهُ قَ‍‍الُ‍‍و‌ا‌ ‌أَ‌نْ‍‍‍‍صِ‍‍تُو‌اۖ فَلَ‍‍مَّ‍‍ا‌ قُ‍‍ضِ‍‍يَ ‌وَلَّوْ‌ا‌ ‌إِلَى‌ قَ‍‍وْمِهِمْ مُ‍‌‍نْ‍‍ذِ‌رِينَ
Qālū Yā Qawmanā 'Innā Sami`nā Kitābāan 'Unzila Min Ba`di Mūsá Muşaddiqāan Limā Bayna Yadayhi Yahdī 'Ilá Al-Ĥaqqi Wa 'Ilá Ţarīqin Mustaqīmin 046-030. Dediler ki: "Ey kavmimiz, gerçekten biz, Musa'dan sonra indirilen, kendinden ِncekileri doğrulayan bir Kitap dinledik; hakka ve doğru olan yola yِneltip-iletmektedir." قَ‍‍الُو‌ا‌ يَا‌ قَ‍‍وْمَنَ‍‍ا‌ ‌إِنَّ‍‍ا‌ سَمِعْنَا‌ كِتَاباً‌ ‌أُ‌نْ‍‍زِلَ مِ‍‌‍نْ بَعْدِ‌ مُوسَى‌ مُ‍‍صَ‍‍دِّ‍‍ق‍‍ا‌ ً‌ لِمَا‌ بَ‍‍يْ‍‍نَ يَدَيْ‍‍هِ يَهْدِي ‌إِلَى‌ ‌الْحَ‍‍قِّ ‌وَ‌إِلَى‌ طَ‍‍ر‍ِ‍ي‍‍قٍ‌ مُسْتَ‍‍قِ‍‍يمٍ
Qawmanā 'Ajībū Dā`iya Allāhi Wa 'Āminū Bihi Yaghfir Lakum Min Dhunūbikum Wa Yujirkum Min `Adhābin 'Alīmin 046-031. "Ey kavmimiz, Allah'a davet edene icabet edin ve O’na iman edin; günahlarınızdan bir kısmını bağışlasın ve sizi acı bir azaptan korusun." يَا‌ قَ‍‍وْمَنَ‍‍ا‌ ‌أَجِيبُو‌ا‌ ‌دَ‌اعِيَ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَ‌آمِنُو‌ا‌ بِ‍‍هِ يَ‍‍غْ‍‍فِ‍‍رْ‌ لَكُمْ مِ‍‌‍نْ ‌ذُنُوبِكُمْ ‌وَيُجِ‍‍رْكُمْ مِ‍‌‍نْ عَذ‍َ‍‌ابٍ ‌أَلِيمٍ
Wa Man Lā Yujib Dā`iya Allāhi Falaysa Bimu`jizin Al-'Arđi Wa Laysa Lahu Min Dūnihi~ 'Awliyā'u ۚ 'Ūlā'ika Fī Đalālin Mubīnin 046-032. "Kim Allah'a davet edene icabet etmezse, artık o, yeryüzünde (Allah'ı aciz bırakacak değildir ve onun O'ndan başka) velileri yoktur. İşte onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler." وَمَ‍‌‍نْ لاَ‌ يُجِ‍‍بْ ‌دَ‌اعِيَ ‌اللَّ‍‍هِ فَلَ‍‍يْ‍‍سَ بِمُعْجِز‌‌ٍ‌ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ ‌وَلَ‍‍يْ‍‍سَ لَ‍‍هُ مِ‍‌‍نْ ‌دُ‌ونِهِ ‌أَ‌ولِي‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ۚ ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ فِي ضَ‍‍لاَلٍ‌ مُبِينٍ
'Awalam Yaraw 'Anna Allāha Al-Ladhī Khalaqa As-Samāwāti Wa Al-'Arđa Wa Lam Ya`ya Bikhalqihinna Biqādirin `Alá 'An Yuĥyiya Al-Mawtá ۚ Balá 'Innahu `Alá Kulli Shay'in Qadīrun 046-033. Onlar gِrmüyorlar mı ki, gِkleri ve yeri yaratan ve onları yaratmaktan yorulmayan (Allah), ِlüleri de diriltmeye güç yetirir. Hayır; gerçekten O, herşeye güç yetirendir. أَ‌وَلَمْ يَ‍رَ‌وْ‌ا‌ ‌أَنَّ ‌اللَّ‍‍هَ ‌الَّذِي خَ‍‍لَ‍‍قَ ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضَ ‌وَلَمْ يَعْيَ بِ‍‍خَ‍‍لْ‍‍قِ‍‍هِ‍‍نَّ بِ‍‍قَ‍‍ا‌دِ‌ر‍ٍ‍‌ عَلَ‍‍ى‌ ‌أَ‌نْ يُحْيِيَ ‌الْمَوْتَى‌ ۚ بَلَ‍‍ى‌ ‌إِنَّ‍‍هُ عَلَى‌ كُلِّ شَ‍‍يْء‌‌ٍقَ‍‍دِيرٌ
Wa Yawma Yu`rađu Al-Ladhīna Kafarū `Alá An-Nāri 'Alaysa Hādhā Bil-Ĥaqqi ۖ Qālū Balá Wa Rabbinā ۚ Qāla Fadhūqū Al-`Adhāba Bimā Kuntum Takfurūna 046-034. İnkar edenler ateşe sunulacakları gün, (onlara şِyle denir:) "Bu gerçek değil miymiş?" Onlar: "Rabbimiz'e andolsun, evet (ِyledir)" derler. (Allah da:) "ضyleyse inkar ettiklerinizden dolayı azabı tadın" dedi. وَيَ‍‍وْمَ يُعْ‍رَضُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ عَلَى‌ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍ا‌ر‍ِ‍‌ ‌أَلَ‍‍يْ‍‍سَ هَذَ‌ا‌ بِ‍الْحَ‍‍قِّ ۖ قَ‍‍الُو‌ا‌ بَلَى‌ ‌وَ‌‍رَبِّنَا‌ ۚ قَ‍‍الَ فَذُ‌وقُ‍‍و‌ا‌الْعَذ‍َ‍‌ابَ بِمَا‌ كُ‍‌‍نْ‍‍تُمْ تَكْفُرُ‌ونَ
şbir Kamā Şabara 'Ūlū Al-`Azmi Mina Ar-Rusuli Wa Lā Tasta`jil Lahum ۚ Ka'annahum Yawma Yarawna Mā Yū`adūna Lam Yalbathū 'Illā Sā`atan Min Nahārin ۚ Balāghun ۚ Fahal Yuhlaku 'Illā Al-Qawmu Al-Fāsiqūna 046-035. Artık sen sabret; Resullerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi, Onlar için de acele etme. Onlar, tehdit edildikleri şeyi (azabı) gِrdükleri gün, sanki gündüzün yalnızca bir saati kadar yaşamış(olacak)lardır. (Bu,) Bir tebliğdir. Artık fasık olan bir kavimden başkası yıkıma uğratılır mı? فَاصْ‍‍بِ‍‍رْ‌ كَمَا‌ صَ‍‍بَ‍رَ‌ ‌أ‍ُ‍‌وْلُو‌ا‌الْعَزْمِ مِنَ ‌ال‍‍رُّسُلِ ‌وَلاَ‌ تَسْتَعْجِلْ لَهُمْ ۚ كَأَنَّ‍‍هُمْ يَ‍‍وْمَ يَ‍رَ‌وْنَ مَا‌ يُوعَد‍ُ‍‌ونَ لَمْ يَلْبَثُ‍‍و‌ا‌ ‌إِلاَّ‌ سَاعَة ً‌ مِ‍‌‍نْ نَه‍‍َ‍ا‌ر‌ٍۚ بَلاَ‍‍غ‌‍ٌۚ فَهَلْ يُهْلَكُ ‌إِلاَّ‌ ‌الْ‍‍قَ‍‍وْمُ ‌الْفَاسِ‍‍قُ‍‍ونَ
Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ
Next Sūrah