Roman Script    Reciting key words            Previous Sūrah    Quraan Index    Home  

29) Sūrat Al-`Ankabūt

Printed format

29) سُورَة العَنكَبُوت

Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ
'Alif-Lām-Mīm 029-001. Elif, Lam, Mim. أَلِف-لَام-مِيم
'Aĥasiba An-Nāsu 'An Yutrakū 'An Yaqūlū 'Āmannā Wa Hum Lā Yuftanūna 029-002. İnsanlar, (sadece) "İman ettik" diyerek, sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar? أَحَسِبَ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسُ ‌أَ‌نْ يُتْ‍رَكُ‍‍و‌ا‌ ‌أَ‌نْ يَ‍‍قُ‍‍ولُ‍‍و‌ا‌ ‌آمَ‍‍نَّ‍‍ا‌ ‌وَهُمْ لاَ‌ يُفْتَنُونَ
Wa Laqad Fatannā Al-Ladhīna Min Qablihim ۖ Falaya`lamanna Allāhu Al-Ladhīna Şadaqū Wa Laya`lamanna Al-Kādhibīna 029-003. Andolsun, onlardan ِncekileri sınadık; Allah, gerçekten doğruları da bilmekte ve gerçekten yalancıları da bilmektedir. وَلَ‍قَ‍‍دْ‌ فَتَ‍‍نَّ‍‍ا‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِهِمْ ۖ فَلَيَعْلَمَ‍‍نَّ ‌اللَّ‍‍هُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ صَ‍‍دَ‍قُ‍‍و‌ا‌ ‌وَلَيَعْلَمَ‍‍نَّ ‌الْكَا‌ذِبِينَ
'Am Ĥasiba Al-Ladhīna Ya`malūna As-Sayyi'āti 'An Yasbiqūnā ۚ Sā'a Mā Yaĥkumūna 029-004. Yoksa kِtülükleri yapanlar, Bizi (aşıp) geçeceklerini mi sandılar? Ne kِtü hükmediyorlar? أَمْ حَسِبَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ يَعْمَل‍‍ُ‍ونَ ‌ال‍‍سَّيِّئ‍‍َ‍اتِ ‌أَ‌نْ يَسْبِ‍‍قُ‍‍ونَا‌ ۚ س‍‍َ‍ا‌ءَ‌ مَا‌ يَحْكُمُونَ
Man Kāna Yarjū Liqā'a Allāhi Fa'inna 'Ajala Allāhi La'ātin ۚ Wa Huwa As-Samī`u Al-`Alīmu 029-005. Kim Allah'a kavuşmayı umuyorsa hiç şüphesiz Allah'ın (tespit ettiği) süresi yaklaşarak-gelmektedir. O, işitendir, bilendir. مَ‍‌‍نْ ك‍‍َ‍انَ يَرْجُو‌ لِ‍‍قَ‍‍ا‌ءَ‌ ‌اللَّ‍‍هِ فَإِنَّ ‌أَجَلَ ‌اللَّ‍‍هِ لَآتٍۚ ‌وَهُوَ‌ ‌ال‍‍سَّم‍‍ِ‍ي‍‍عُ ‌الْعَلِيمُ
Wa Man Jāhada Fa'innamā Yujāhidu Linafsihi~ ۚ 'Inna Allāha Laghanīyun `Ani Al-`Ālamīna 029-006. Kim cihad ederse, yalnızca kendi nefsi için cihad etmiş olur. Şüphesiz Allah, alemlerden müstağnidir. وَمَ‍‌‍نْ جَاهَدَ‌ فَإِنَّ‍‍مَا‌ يُجَاهِدُ‌ لِنَفْسِهِ ۚ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ لَ‍‍غَ‍‍نِيٌّ عَنِ ‌الْعَالَمِينَ
Wa Al-Ladhīna 'Āmanū Wa `Amilū Aş-Şāliĥāti Lanukaffiranna `Anhum Sayyi'ātihim Wa Lanajziyannahum 'Aĥsana Al-Ladhī Kānū Ya`malūna 029-007. İman edip salih amellerde bulunanlar ise; Biz şüphesiz onların kِtülüklerini ِrteceğiz ve şüphesiz yaptıklarının en güzeliyle karşılık vereceğiz. وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ ‌وَعَمِلُو‌ا‌ال‍‍صَّ‍‍الِح‍‍َ‍اتِ لَنُكَفِّ‍رَنَّ عَ‍‌‍نْ‍‍هُمْ سَيِّئ‍‍َ‍‍اتِهِمْ ‌وَلَنَ‍‍جْ‍‍زِيَ‍‍نَّ‍‍هُمْ ‌أَحْسَنَ ‌الَّذِي كَانُو‌ا‌ يَعْمَلُونَ
Wa Waşşaynā Al-'Insāna Biwālidayhi Ĥusnāan ۖ Wa 'In Jāhadāka Litushrika Bī Mā Laysa Laka Bihi `Ilmun Falā Tuţi`humā ۚ 'Ilayya Marji`ukum Fa'unabbi'ukum Bimā Kuntum Ta`malūna 029-008. Biz insana, anne ve babasına (karşı) güzelliği (ilke edinmesini) tavsiye ettik. Eğer onlar, hakkında bilgin olmayan şeyle Bana ortak koşman için sana karşı çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda, onlara itaat etme. Dِnüşünüz Banadır. Artık yaptıklarınızı size haber vereceğim. وَ‌وَ‍صَّ‍‍يْنَا‌ ‌الإِ‌ن‍‍س‍‍َ‍انَ بِوَ‌الِدَيْ‍‍هِ حُسْنا‌ ًۖ ‌وَ‌إِ‌نْ جَاهَد‍َ‍‌اكَ لِتُشْ‍‍رِكَ بِي مَا‌ لَ‍‍يْ‍‍سَ لَكَ بِ‍‍هِ عِلْم‌‍ٌ‌ فَلاَ‌ تُ‍‍طِ‍‍عْهُمَ‍‍اۚ ‌إِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَأُنَبِّئُكُمْ بِمَا‌ كُ‍‌‍نْ‍‍تُمْ تَعْمَلُونَ
Wa Al-Ladhīna 'Āmanū Wa `Amilū Aş-Şāliĥāti Lanudkhilannahum Aş-Şāliĥīna 029-009. İman edip salih amellerde bulunanlar ise; elbette onları salihlerin arasına katacağız. وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ ‌وَعَمِلُو‌ا‌ال‍‍صَّ‍‍الِح‍‍َ‍اتِ لَنُ‍‍دْ‍‍خِ‍‍لَ‍‍نَّ‍‍هُمْ فِي ‌ال‍‍صَّ‍‍الِحِينَ
Wa Mina An-Nāsi Man Yaqūlu 'Āmannā Billāhi Fa'idhādhiya Fī Al-Lahi Ja`ala Fitnata An-Nāsi Ka`adhābi Allāhi Wa La'in Jā'a Naşrun Min Rabbika Layaqūlunna 'Innā Kunnā Ma`akum ۚ 'Awalaysa Allāhu Bi'a`lama Bimā Fī Şudūri Al-`Ālamīna 029-010. İnsanlardan ِylesi vardır ki, "Allah'a iman ettik" der; fakat Allah uğruna eziyet gِrdüğü zaman, insanların (kendisine yِnelttikleri işkence ve) fitnesini Allah'ın azabıymış gibi sayar; ama Rabbinden 'bir yardım ve zafer' gelirse, andolsun: "Biz gerçekten sizlerle birlikteydik” demektedirler. Oysa Allah, alemlerin sinelerinde olanı daha iyi bilen değil midir? وَمِنَ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسِ مَ‍‌‍نْ يَ‍‍قُ‍‍ولُ ‌آمَ‍‍نَّ‍‍ا‌ بِ‍اللَّ‍‍هِ فَإِ‌ذَ‌ا‌ ‌أ‍ُ‍‌و‌ذِيَ فِي ‌اللَّهِ جَعَلَ فِتْنَةَ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسِ كَعَذ‍َ‍‌ابِ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَلَئِ‍‌‍نْ ج‍‍َ‍ا‌ءَ‌ نَ‍‍صْ‍‍ر‌ٌ‌ مِ‍‌‍نْ ‌‍رَبِّكَ لَيَ‍‍قُ‍‍ولُ‍‍نَّ ‌إِنَّ‍‍ا‌ كُ‍‍نَّ‍‍ا‌ مَعَكُمْ ۚ ‌أَ‌وَلَ‍‍يْ‍‍سَ ‌اللَّ‍‍هُ بِأَعْلَمَ بِمَا‌ فِي صُ‍‍د‍ُ‍‌و‌ر‍ِ‍‌ ‌الْعَالَمِينَ
Wa Laya`lamanna Allāhu Al-Ladhīna 'Āmanū Wa Laya`lamanna Al-Munāfiqīna 029-011. Allah muhakkak iman edenleri de bilmekte ve muhakkak münafıkları da bilmektedir. وَلَيَعْلَمَ‍‍نَّ ‌اللَّ‍‍هُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ ‌وَلَيَعْلَمَ‍‍نَّ ‌الْمُنَافِ‍‍قِ‍‍ينَ
Wa Qāla Al-Ladhīna Kafarū Lilladhīna 'Āmanū Attabi`ū Sabīlanā Wa Lnaĥmil Khaţāyākum Wa Mā Hum Biĥāmilīna Min Khaţāyāhum Min Shay'in ۖ 'Innahum Lakādhibūna 029-012. İnkar edenler, iman edenlere dedi ki: "Siz bizim yolumuzu izleyin, hatalarınızı biz yüklenelim.” Oysa kendileri, onların hatalarından hiçbir şeyi yüklenecek değildir. Gerçekten onlar, elbette yalancıdırlar. وَ‍قَ‍‍الَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ لِلَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌اتَّبِعُو‌ا‌ سَبِيلَنَا‌ ‌وَلْنَحْمِلْ خَ‍‍طَ‍‍ايَاكُمْ ‌وَمَا‌ هُمْ بِحَامِل‍‍ِ‍ي‍‍نَ مِ‍‌‍نْ خَ‍‍طَ‍‍ايَاهُمْ مِ‍‌‍نْ شَ‍‍يْء‌‌ٍۖ ‌إِنَّ‍‍هُمْ لَكَا‌ذِبُونَ
Wa Layaĥmilunna 'Athqālahum Wa 'Athqālāan Ma`a 'Athqālihim ۖ Wa Layus'alunna Yawma Al-Qiyāmati `Ammā Kānū Yaftarūna 029-013. Şüphesiz onlar, hem kendi yüklerini, hem kendi yükleriyle birlikte başka yükleri de yüklenecekler ve kıyamet günü, düzüp uydurduklarına karşı sorguya çekileceklerdir. وَلَيَحْمِلُ‍‍نَّ ‌أَثْ‍‍قَ‍‍الَهُمْ ‌وَ‌أَثْ‍‍قَ‍‍الا‌ ً‌ مَعَ ‌أَثْ‍‍قَ‍‍الِهِمْ ۖ ‌وَلَيُسْأَلُ‍‍نَّ يَ‍‍وْمَ ‌الْ‍‍قِ‍‍يَامَةِ عَ‍‍مَّ‍‍ا‌ كَانُو‌ا‌ يَفْتَرُ‌ونَ
Wa Laqad 'Arsalnā Nūĥāan 'Ilá Qawmihi Falabitha Fīhim 'Alfa Sanatin 'Illā Khamsīna `Āmāan Fa'akhadhahumu Aţ-Ţūfānu Wa Hum Žālimūn 029-014. Andolsun, Biz Nuh'u kendi kavmine (elçi olarak) gِnderdik, içlerinde elli yılı eksik olmak üzere bin sene yaşadı. Sonunda onlar zulme devam ederlerken tufan kendilerini yakalayıverdi. وَلَ‍قَ‍‍دْ‌ ‌أَ‌رْسَلْنَا‌ نُوحا‌‌ ً‌ ‌إِلَى‌ قَ‍‍وْمِ‍‍هِ فَلَبِثَ فِيهِمْ ‌أَلْفَ سَنَة‌‍ٍ‌ ‌إِلاَّ‌ خَ‍‍مْس‍‍ِ‍ي‍‍نَ عَاما‌‌ ً‌ فَأَ‍خَ‍‍ذَهُمُ ‌ال‍‍طُّ‍‍وف‍‍َ‍انُ ‌وَهُمْ ظَ‍‍الِمُون
Fa'anjaynāhu Wa 'Aşĥāba As-Safīnati Wa Ja`alnāhā 'Āyatan Lil`ālamīna 029-015. Bِylece Biz onu ve gemi halkını kurtardık ve bunu alemlere bir ayet (kendisinden ders çıkarılacak bir olay) kılmış olduk. فَأَ‌ن‍‍جَيْن‍‍َ‍اهُ ‌وَ‌أَ‍صْ‍‍ح‍‍َ‍ابَ ‌ال‍‍سَّفِينَةِ ‌وَجَعَلْنَاهَ‍‍ا‌ ‌آيَة ً‌ لِلْعَالَمِينَ
Wa 'Ibhīma 'Idh Qāla Liqawmihi A`budū Allaha Wa Attaqūhu ۖ Dhālikum Khayrun Lakum 'In Kuntum Ta`lamūna 029-016. İbrahim de; hani kavmine demişti ki: "Allah'a kulluk edin ve O'ndan sakının, eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır." وَ‌إِبْ‍‍‍رَ‌اه‍‍ِ‍ي‍‍مَ ‌إِ‌ذْ‌ قَ‍‍الَ لِ‍‍قَ‍‍وْمِهِ ‌اعْبُدُ‌و‌ا‌اللَّ‍‍هَ ‌وَ‌اتَّ‍‍قُ‍‍وهُ ۖ ‌ذَلِكُمْ خَ‍‍يْ‍‍ر‌ٌ‌ لَكُمْ ‌إِ‌نْ كُ‍‌‍نْ‍‍تُمْ تَعْلَمُونَ
'Innamā Ta`budūna Min Dūni Allāhi 'Awthānāan Wa Takhluqūna 'Ifkāan ۚ 'Inna Al-Ladhīna Ta`budūna Min Dūni Allāhi Lā Yamlikūna Lakum Rizqāanbtaghū `Inda Allāhi Ar-Rizqa Wa A`budūhu Wa Ashkurū Lahu~ ۖ 'Ilayhi Turja`ūna 029-017. "Siz yalnızca Allah'tan başka birtakım putlara tapıyor ve birtakım yalanlar uyduruyorsunuz. Gerçek şu ki, sizin Allah'tan başka taptıklarınız, size rızık vermeye güç yetiremezler; ِyleyse rızkı Allah'ın Katında arayın, O'na kulluk edin ve O'na şükredin. Siz O'na dِndürüleceksiniz." إِنَّ‍‍مَا‌ تَعْبُد‍ُ‍‌ونَ مِ‍‌‍نْ ‌د‍ُ‍‌ونِ ‌اللَّ‍‍هِ ‌أَ‌وْثَانا‌ ً‌ ‌وَتَ‍‍خْ‍‍لُ‍‍قُ‍‍ونَ ‌إِفْكا‌‌ ًۚ ‌إِنَّ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ تَعْبُد‍ُ‍‌ونَ مِ‍‌‍نْ ‌د‍ُ‍‌ونِ ‌اللَّ‍‍هِ لاَ‌ يَمْلِك‍‍ُ‍ونَ لَكُمْ ‌رِ‌زْ‍ق‍‍ا‌‌ ً‌ فَابْ‍‍تَ‍‍غُ‍‍و‌ا‌ عِ‍‌‍نْ‍‍دَ‌ ‌اللَّ‍‍هِ ‌ال‍‍رِّ‌زْ‍قَ ‌وَ‌اعْبُد‍ُ‍‌وهُ ‌وَ‌اشْكُرُ‌و‌ا‌ لَهُ~ُ ۖ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍هِ تُرْجَعُونَ
Wa 'In Tukadhdhibū Faqad Kadhdhaba 'Umamun Min Qablikum ۖ Wa Mā `Alá Ar-Rasūli 'Illā Al-Balāghu Al-Mubīnu 029-018. "Eğer yalanlarsanız, sizden ِnceki ümmetler de (elçilerin çağrısını) yalanlamışlardır. Elçiye düşen ise, yalnızca açık bir tebliğdir." وَ‌إِ‌نْ تُكَذِّبُو‌ا‌ فَ‍‍قَ‍‍دْ‌ كَذَّبَ ‌أُمَمٌ‌ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِكُمْ ۖ ‌وَمَا‌ عَلَى‌ ‌ال‍رَّس‍‍ُ‍ولِ ‌إِلاَّ‌ ‌الْبَلاَ‍‍غُ ‌الْمُبِينُ
'Awalam Yaraw Kayfa Yubdi'u Allāhu Al-Khalqa Thumma Yu`īduhu~ ۚ 'Inna Dhālika `Alá Allāhi Yasīrun 029-019. Onlar gِrmediler mi ki, Allah yaratmaya nasıl başlıyor, sonra onu iade ediyor? Şüphesiz, bu Allah'a gِre kolaydır. أَ‌وَلَمْ يَ‍رَ‌وْ‌ا‌ كَ‍‍يْ‍‍فَ يُ‍‍بْ‍‍دِئُ ‌اللَّ‍‍هُ ‌الْ‍‍خَ‍‍لْ‍‍قَ ثُ‍‍مَّ يُعِيدُهُ~ُ ۚ ‌إِنَّ ‌ذَلِكَ عَلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ يَسِيرٌ
Qul Sīrū Fī Al-'Arđi Fānžurū Kayfa Bada'a Al-Khalqa ۚ Thumma Allāhu Yunshi'u An-Nash'ata Al-'Ākhirata ۚ 'Inna Allāha `Alá Kulli Shay'in Qadīrun 029-020. De ki: "Yeryüzünde gezip dolaşın da, bِylelikle yaratmaya nasıl başladığına bir bakın, sonra Allah ahiret yaratmasını (veya son yaratmayı) da inşa edip yaratacaktır. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir. قُ‍‍لْ سِيرُ‌و‌ا‌ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ فَا‌نْ‍‍‍‍ظُ‍‍رُ‌و‌ا‌ كَ‍‍يْ‍‍فَ بَدَ‌أَ‌ ‌الْ‍‍خَ‍‍لْ‍‍قَ ۚ ثُ‍‍مَّ ‌اللَّ‍‍هُ يُ‍‌‍ن‍‍شِئُ ‌ال‍‍نَّ‍‍شْأَةَ ‌الآ‍‍خِ‍رَةَ ۚ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ عَلَى‌ كُلِّ شَ‍‍يْء‌‌ٍقَ‍‍دِيرٌ
Yu`adhdhibu Man Yashā'u Wa Yarĥamu Man Yashā'u ۖ Wa 'Ilayhi Tuqlabūna 029-021. Dilediğini azaplandırır, dilediğine merhamet eder. O'na çevrilip-gِtürüleceksiniz. يُعَذِّبُ مَ‍‌‍نْ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ‌وَيَرْحَمُ مَ‍‌‍نْ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ ۖ ‌وَ‌إِلَ‍‍يْ‍‍هِ تُ‍‍قْ‍‍لَبُونَ
Wa Mā 'Antum Bimu`jizīna Fī Al-'Arđi Wa Lā Fī As-Samā'i ۖ Wa Mā Lakum Min Dūni Allāhi Min Wa Līyin Wa Lā Naşīrin 029-022. Siz yerde ve gِkte (Allah'ı) aciz bırakamazsınız. Sizin Allah'ın dışında veliniz yoktur, yardım edeniniz de yoktur. وَمَ‍‍ا‌ ‌أَ‌نْ‍‍تُمْ بِمُعْجِز‍ِ‍ي‍‍نَ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ ‌وَلاَ‌ فِي ‌ال‍‍سَّم‍‍َ‍ا‌ءِ‌ ۖ ‌وَمَا‌ لَكُمْ مِ‍‌‍نْ ‌د‍ُ‍‌ونِ ‌اللَّ‍‍هِ مِ‍‌‍نْ ‌وَلِيٍّ‌ ‌وَلاَ‌ نَ‍‍صِ‍‍ي‍‍ر‍ٍ‍
Wa Al-Ladhīna Kafarū Bi'āyāti Allāhi Wa Liqā'ihi~ 'Ūlā'ika Ya'isū Min Raĥmatī Wa 'Ūlā'ika Lahum `Adhābun 'Alīmun 029-023. Allah'ın ayetlerini ve O'na kavuşmayı 'yok sayıp inkar edenler'; işte onlar, Benim rahmetimden umut kesmişlerdir; ve işte onlar, acı azap onlarındır. وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ كَفَرُ‌و‌ا‌ بِآي‍‍َ‍اتِ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَلِ‍‍قَ‍‍ائِهِ ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ يَئِسُو‌ا‌ مِ‍‌‍نْ ‌‍رَحْمَتِي ‌وَ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ لَهُمْ عَذ‍َ‍‌ابٌ ‌أَلِيمٌ
Famā Kāna Jawāba Qawmihi~ 'Illā 'An Qālū Aqtulūhu 'Aw Ĥarriqūhu Fa'anjāhu Allāhu Mina An-Nāri ۚ 'Inna Fī Dhālika La'āyātin Liqawmin Yu'uminūna 029-024. Bunun üzerine kavminin (İbrahim'e) cevabı yalnızca: "Onu ِldürün ya da yakın" demek oldu. Bِylece Allah onu ateşten kurtardı. Şüphesiz bunda, iman eden bir kavim için ayetler vardır. فَمَا‌ ك‍‍َ‍انَ جَو‍َ‍‌ابَ قَ‍‍وْمِهِ ‌إِلاَّ‌ ‌أَ‌نْ قَ‍‍الُو‌ا‌ا‍قْ‍‍تُل‍‍ُ‍وهُ ‌أَ‌وْ‌ حَرِّ‍‍قُ‍‍وهُ فَأَ‌ن‍‍ج‍‍َ‍اهُ ‌اللَّ‍‍هُ مِنَ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍ا‌ر‍ِ‍‌ ۚ ‌إِنَّ فِي ‌ذَلِكَ لَآي‍‍َ‍ات‍ٍ‌ لِ‍‍قَ‍‍وْمٍ‌ يُؤْمِنُونَ
Wa Qāla 'Innamā Attakhadhtum Min Dūni Allāhi 'Awthānāan Mawaddata Baynikum Al-Ĥayāati Ad-Dunۖ Thumma Yawma Al-Qiyāmati Yakfuru Ba`đukum Biba`đin Wa Yal`anu Ba`đukum Ba`đāan Wa Ma'wākumu An-Nāru Wa Mā Lakum Minşirīna 029-025. (İbrahim) Dedi ki: "Siz gerçekten, Allah'ı bırakıp dünya hayatında aranızda bir sevgi-bağı olarak putları (ilahlar) edindiniz. Sonra kıyamet günü, kiminiz kiminizi inkar edip-tanımayacak ve kiminiz kiminize lanet edeceksiniz. Sizin barınma yeriniz ateştir ve hiçbir yardımcınız yoktur." وَ‍قَ‍‍الَ ‌إِنَّ‍‍مَا‌ ‌اتَّ‍‍خَ‍‍ذْتُمْ مِ‍‌‍نْ ‌د‍ُ‍‌ونِ ‌اللَّ‍‍هِ ‌أَ‌وْثَانا‌ ً‌ مَوَ‌دَّةَ بَيْنِكُمْ فِي ‌الْحَي‍‍َ‍اةِ ‌ال‍‍دُّ‌نْ‍‍يَا‌ ۖ ثُ‍‍مَّ يَ‍‍وْمَ ‌الْ‍‍قِ‍‍يَامَةِ يَكْفُرُ‌ بَعْ‍‍ضُ‍‍كُمْ بِبَعْ‍‍ضٍ‌ ‌وَيَلْعَنُ بَعْ‍‍ضُ‍‍كُمْ بَعْ‍‍ض‍‍ا‌ ً‌ ‌وَمَأْ‌وَ‌اكُمُ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍ا‌رُ‌ ‌وَمَا‌ لَكُمْ مِ‍‌‍نْ نَاصِ‍‍رِينَ
Fa'āmana Lahu Lūţun ۘ Wa Qāla 'Innī Muhājirun 'Ilá Rabbī ۖ 'Innahu Huwa Al-`Azīzu Al-Ĥakīmu 029-026. Bunun üzerine Lut ona iman etti ve dedi ki: "Gerçekten ben, Rabbime hicret edeceğim. اünkü şüphesiz O, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir." فَآمَنَ لَ‍‍هُ ل‍‍ُ‍و‍طٌۘ ‌وَ‍قَ‍‍الَ ‌إِنِّ‍‍ي مُهَاجِر‌‌ٌ‌ ‌إِلَى‌ ‌‍رَبِّ‍‍ي ۖ ‌إِنَّ‍‍هُ هُوَ‌ ‌الْعَز‍ِ‍ي‍‍زُ‌ ‌الْحَكِيمُ
Wa Wahabnā Lahu~ 'Isĥāqa Wa Ya`qūba Wa Ja`alnā Fī Dhurrīyatihi An-Nubūwata Wa Al-Kitāba Wa 'Ātaynāhu 'Ajrahu Fī Ad-Dunۖ Wa 'Innahu Fī Al-'Ākhirati Lamina Aş-Şāliĥīn 029-027. Biz ona İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik ve onun soyunda (seçtiklerimize) peygamberliği ve kitabı (vahy ihsanı) kıldık, ecrini de dünyada verdik. Şüphesiz o, ahirette salih olanlardandır. وَ‌وَهَ‍‍بْ‍‍نَا‌ لَهُ~ُ ‌إِسْح‍‍َ‍اقَ ‌وَيَعْ‍‍قُ‍‍وبَ ‌وَجَعَلْنَا‌ فِي ‌ذُ‌رِّيَّتِهِ ‌ال‍‍نُّ‍‍بُوَّةَ ‌وَ‌الْكِت‍‍َ‍ابَ ‌وَ‌آتَيْن‍‍َ‍اهُ ‌أَجْ‍‍‍رَهُ فِي ‌ال‍‍دُّ‌نْ‍‍يَا‌ ۖ ‌وَ‌إِنَّ‍‍هُ فِي ‌الآ‍‍خِ‍رَةِ لَمِنَ ‌ال‍‍صَّ‍‍الِحِين
Wa Lūţāan 'Idh Qāla Liqawmihi~ 'Innakum Lata'tūna Al-Fāĥishata Mā Sabaqakum Bihā Min 'Aĥadin Mina Al-`Ālamīna 029-028. Lut da; hani kavmine demişti: "Siz gerçekten, sizden ِnce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı 'çirkin bir utanmazlığı' yapıyorsunuz." وَلُوط‍‍ا‌‌ ً‌ ‌إِ‌ذْ‌ قَ‍‍الَ لِ‍‍قَ‍‍وْمِهِ ‌إِنَّ‍‍كُمْ لَتَأْت‍‍ُ‍ونَ ‌الْفَاحِشَةَ مَا‌ سَبَ‍‍قَ‍‍كُمْ بِهَا‌ مِ‍‌‍نْ ‌أَحَد‌ٍ‌ مِنَ ‌الْعَالَمِينَ
'A'innakum Lata'tūna Ar-Rijāla Wa Taqţa`ūna As-Sabīla Wa Ta'tūna Fī Nādīkumu Al-Munkara ۖ Famā Kāna Jawāba Qawmihi~ 'Illā 'An Qālū A'tinā Bi`adhābi Allāhi 'In Kunta Mina Aş-Şādiqīna 029-029. "Siz, (yine de) erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve biraraya gelişlerinizde çirkinlikler yapacak mısınız?" Bunun üzerine kavminin cevabı yalnızca: "Eğer doğru sِylüyor isen, bize Allah'ın azabını getir" demek oldu. أَئِ‍‍نَّ‍‍كُمْ لَتَأْت‍‍ُ‍ونَ ‌ال‍‍رِّج‍‍َ‍الَ ‌وَتَ‍‍قْ‍‍‍‍طَ‍‍ع‍‍ُ‍ونَ ‌ال‍‍سَّب‍‍ِ‍ي‍‍لَ ‌وَتَأْت‍‍ُ‍ونَ فِي نَا‌دِيكُمُ ‌الْمُ‍‌‍ن‍‍كَ‍رَۖ فَمَا‌ ك‍‍َ‍انَ جَو‍َ‍‌ابَ قَ‍‍وْمِهِ ‌إِلاَّ‌ ‌أَ‌نْ قَ‍‍الُو‌ا‌ائْتِنَا‌ بِعَذ‍َ‍‌ابِ ‌اللَّ‍‍هِ ‌إِ‌نْ كُ‍‌‍ن‍‍تَ مِنَ ‌ال‍‍صَّ‍‍ا‌دِقِ‍‍ينَ
Qāla Rabbi Anşurnī `Alá Al-Qawmi Al-Mufsidīna 029-030. Dedi ki: "Rabbim, fesat çıkaran (bu) kavme karşı bana yardım et." قَ‍‍الَ ‌‍رَبِّ ‌ان‍‍صُ‍‍رْنِي عَلَى‌ ‌الْ‍‍قَ‍‍وْمِ ‌الْمُفْسِدِينَ
Wa Lammā Jā'at Rusulunā 'Ibhīma Bil-BushQālū 'Innā Muhlikū 'Ahli Hadhihi Al-Qaryati ۖ 'Inna 'Ahlahā Kānū Žālimīna 029-031. Bizim elçilerimiz İbrahim'e bir müjde ile geldikleri zaman, dediler ki: "Gerçek şu ki, biz bu ülkenin halkını yıkıma uğratacağız. اünkü onun halkı zalim oldular.” وَلَ‍‍مَّ‍‍ا‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَتْ ‌رُسُلُنَ‍‍ا‌ ‌إِبْ‍‍‍رَ‌اه‍‍ِ‍ي‍‍مَ بِ‍الْبُشْ‍رَ‌ى‌ قَ‍‍الُ‍‍و‌ا‌ ‌إِنَّ‍‍ا‌ مُهْلِكُو‌ ‌أَهْلِ هَذِهِ ‌الْ‍‍قَ‍‍رْيَةِ ۖ ‌إِنَّ ‌أَهْلَهَا‌ كَانُو‌اظَ‍‍الِمِينَ
Qāla 'Inna Fīhā Lūţāan ۚ Qālū Naĥnu 'A`lamu Biman Fīhā ۖ Lanunajjiyannahu Wa 'Ahlahu~ 'Illā Amra'atahu Kānat Mina Al-Ghābirīn 029-032. Dedi ki: "Onun içinde Lut da vardır." Dediler ki: "Onun içinde kimin olduğunu Biz daha iyi biliriz. Kendi karısı dışında, onu ve ailesini muhakkak kurtaracağız. O (karısı) arkada kalacak olanlardandır." قَ‍‍الَ ‌إِنَّ فِيهَا‌ لُوط‍‍ا‌‌ ًۚ قَ‍‍الُو‌ا‌ نَحْنُ ‌أَعْلَمُ بِمَ‍‌‍نْ فِيهَا‌ ۖ لَنُنَجِّيَ‍‍نَّ‍‍هُ ‌وَ‌أَهْلَهُ~ُ ‌إِلاَّ‌ ‌امْ‍رَ‌أَتَ‍‍هُ كَانَتْ مِنَ ‌الْ‍‍غَ‍‍ابِ‍‍رِين
Wa Lammā 'An Jā'at Rusulunā Lūţāan Sī'a Bihim Wa Đāqa Bihim Dhar`āan Wa Qālū Lā Takhaf Wa Lā Taĥzan ۖ 'Innā Munajjūka Wa 'Ahlaka 'Illā Amra'ataka Kānat Mina Al-Ghābirīna 029-033. Elçilerimiz Lut'a geldikleri zaman o, bunlar dolayısıyla kِtüleşti ve içi daraldı. Dediler ki: "Korkuya düşme ve hüzne kapılma. Karın dışında, seni ve aileni muhakak kurtaracağız. O ise, arkada kalacaktır." وَلَ‍‍مَّ‍‍ا‌ ‌أَ‌نْ ج‍‍َ‍ا‌ءَتْ ‌رُسُلُنَا‌ لُوط‍‍ا‌‌ ً‌ س‍‍ِ‍يءَ‌ بِهِمْ ‌وَ‍ضَ‍‍اقَ بِهِمْ ‌ذَ‌رْعا‌ ً‌ ‌وَ‍قَ‍‍الُو‌ا‌ لاَ‌ تَ‍‍خَ‍‍فْ ‌وَلاَ‌ تَحْزَ‌نْ ۖ ‌إِنَّ‍‍ا‌ مُنَجّ‍‍ُ‍وكَ ‌وَ‌أَهْلَكَ ‌إِلاَّ‌ ‌امْ‍رَ‌أَتَكَ كَانَتْ مِنَ ‌الْ‍‍غَ‍‍ابِ‍‍رِينَ
'Innā Munzilūna `Alá 'Ahli Hadhihi Al-Qaryati Rijzāan Mina As-Samā'i Bimā Kānū Yafsuqūna 029-034. "Şüphesiz Biz, fasıklık yapmalarından dolayı, bu ülke halkının üstüne gِkten iğrenç bir azap indireceğiz." إِنَّ‍‍ا‌ مُ‍‌‍ن‍‍زِل‍‍ُ‍ونَ عَلَ‍‍ى‌ ‌أَهْلِ هَذِهِ ‌الْ‍‍قَ‍‍رْيَةِ ‌رِجْ‍‍ز‌ا‌ ً‌ مِنَ ‌ال‍‍سَّم‍‍َ‍ا‌ءِ‌ بِمَا‌ كَانُو‌ا‌ يَفْسُ‍‍قُ‍‍ونَ
Wa Laqad Taraknā Minhā 'Āyatan Bayyinatan Liqawmin Ya`qilūna 029-035. Andolsun, Biz akledebilecek bir kavim için orada apaçık bir ayet bırakmışızdır. وَلَ‍قَ‍‍د‌ تَ‍رَكْنَا‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هَ‍‍ا‌ ‌آيَة ً‌ بَيِّنَة ً‌ لِ‍‍قَ‍‍وْمٍ‌ يَعْ‍‍قِ‍‍لُونَ
Wa 'Ilá Madyana 'Akhāhum Shu`aybāan Faqāla Yā Qawmi A`budū Allaha Wa Arjū Al-Yawma Al-'Ākhira Wa Lā Ta`thaw Fī Al-'Arđi Mufsidīn 029-036. Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (gِnderdik) Bِylece dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a kulluk edin ve ahiret gününü umud edin ve yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın." وَ‌إِلَى‌ مَ‍‍دْيَنَ ‌أَ‍خَ‍‍اهُمْ شُعَيْبا‌‌ ً‌ فَ‍‍قَ‍‍الَ يَاقَ‍‍وْمِ ‌اعْبُدُ‌و‌ا‌اللَّ‍‍هَ ‌وَ‌ا‌رْجُو‌ا‌الْيَ‍‍وْمَ ‌الآ‍‍خِ‍‍ر‍َ‍‌ ‌وَلاَ‌ تَعْثَوْ‌ا‌ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ مُفْسِ‍‍د‍ِ‍ين
Fakadhdhabūhu Fa'akhadhat/humu Ar-Rajfatu Fa'aşbaĥū Fī Dārihimthimīna 029-037. Ancak onu yalanladılar; bunun üzerine onları amansız bir sarsıntı yakalayıverdi, bِylelikle kendi yurtlarında diz üstü çِkmüş olarak sabahladılar. فَكَذَّب‍‍ُ‍وهُ فَأَ‍خَ‍‍ذَتْهُمُ ‌ال‍رَّجْ‍‍فَةُ فَأَ‍صْ‍‍بَحُو‌ا‌ فِي ‌دَ‌ا‌رِهِمْ جَاثِمِينَ
Wa `Ādāan Wa Thamūda Wa Qad Tabayyana Lakum Min Masākinihim ۖ Wa Zayyana Lahumu Ash-Shayţānu 'A`mālahum Faşaddahum `Ani As-Sabīli Wa Kānū Mustabşirīna 029-038. Ad'ı ve Semud'u da (yıkıma uğrattık). Gerçek şu ki, kendi oturdukları yerlerden size (durumları) belli olmaktadır. Kendi yaptıklarını şeytan süsleyip-çekici kıldı, bِylece onları yoldan alıkoydu. Oysa onlar gِrebilen kimselerdi. وَعَا‌د‌ا‌ ً‌ ‌وَثَم‍‍ُ‍و‌دَ‌ ‌وَ‍قَ‍‍دْ‌ تَبَيَّنَ لَكُمْ مِ‍‌‍نْ مَسَاكِنِهِمْ ۖ ‌وَ‌زَيَّنَ لَهُمُ ‌ال‍‍شَّيْ‍‍طَ‍‍انُ ‌أَعْمَالَهُمْ فَ‍‍صَ‍‍دَّهُمْ عَنِ ‌ال‍‍سَّب‍‍ِ‍ي‍‍لِ ‌وَكَانُو‌ا‌ مُسْتَ‍‍بْ‍‍‍‍صِ‍‍رِينَ
Wa Qārūna Wa Fir`awna Wa Hāmāna ۖ Wa Laqad Jā'ahum Mūsá Bil-Bayyināti Fāstakbarū Fī Al-'Arđi Wa Mā Kānū Sābiqīna 029-039. Karun'u, Firavun'u ve Haman'ı da (yıkıma uğrattık). Andolsun, Musa onlara apaçık delillerle gelmişti, ancak yeryüzünde büyüklendiler. Oysa onlar (azaptan kurtulup) geçecek değillerdi. وَ‍قَ‍‍ا‌ر‍ُ‍‌ونَ ‌وَفِ‍‍رْعَ‍‍وْنَ ‌وَهَام‍‍َ‍انَ ۖ ‌وَلَ‍‍قَ‍‍دْ‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَهُمْ مُوسَى‌ بِ‍الْبَيِّن‍‍َ‍اتِ فَاسْتَكْبَرُ‌و‌ا‌ فِي ‌الأَ‌رْ‍ضِ ‌وَمَا‌ كَانُو‌ا‌ سَابِ‍‍قِ‍‍ينَ
Fakullāan 'Akhadhnā Bidhanbihi ۖ Faminhum Man 'Arsalnā `Alayhi Ĥāşibāan Wa Minhum Man 'Akhadhat/hu Aş-Şayĥatu Wa Minhum Man Khasafnā Bihi Al-'Arđa Wa Minhum Man 'Aghraqۚ Wa Mā Kāna Allāhu Liyažlimahum Wa Lakin Kānū 'Anfusahum Yažlimūna 029-040. İşte Biz, onların her birini kendi günahıyla yakalayıverdik. Bِylece onlardan kiminin üstüne taş fırtınası gِnderdik, kimini şiddetli bir çığlık sarıverdi, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk. Allah onlara zulmedici değildi, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı. فَكُلّاً‌ ‌أَ‍خَ‍‍ذْنَا‌ بِذَ‌نْ‍‍بِ‍‍هِ ۖ فَمِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ مَ‍‌‍نْ ‌أَ‌رْسَلْنَا‌ عَلَ‍‍يْ‍‍هِ حَاصِ‍‍با‌ ً‌ ‌وَمِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ مَ‍‌‍نْ ‌أَ‍خَ‍‍ذَتْهُ ‌ال‍‍صَّ‍‍يْحَةُ ‌وَمِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ مَ‍‌‍نْ خَ‍‍سَفْنَا‌ بِهِ ‌الأَ‌رْ‍ضَ ‌وَمِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ مَ‍‌‍نْ ‌أَ‍‍غْ‍رَ‍قْ‍‍نَا‌ ۚ ‌وَمَا‌ ك‍‍َ‍انَ ‌اللَّ‍‍هُ لِيَ‍‍ظْ‍‍لِمَهُمْ ‌وَلَكِ‍‌‍نْ كَانُ‍‍و‌ا‌ ‌أَ‌نْ‍‍فُسَهُمْ يَ‍‍ظْ‍‍لِمُونَ
Mathalu Al-Ladhīna Attakhadhū Min Dūni Allāhi 'Awliyā'a Kamathali Al-`Ankabūti Attakhadhat Baytāan ۖ Wa 'Inna 'Awhana Al-Buyūti Labaytu Al-`Ankabūti ۖ Law Kānū Ya`lamūna 029-041. Allah'ın dışında başka veliler edinenlerin ِrneği, kendine ev edinen ِrümcek ِrneğine benzer. Gerçek şu ki, evlerin en dayanıksız olanı ِrümcek evidir; bir bilselerdi. مَثَلُ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌اتَّ‍‍خَ‍‍ذُ‌و‌ا‌ مِ‍‌‍نْ ‌د‍ُ‍‌ونِ ‌اللَّ‍‍هِ ‌أَ‌وْلِي‍‍َ‍ا‌ءَ‌ كَمَثَلِ ‌الْعَ‍‌‍ن‍‍كَب‍‍ُ‍وتِ ‌اتَّ‍‍خَ‍‍ذَتْ بَيْتا‌ ًۖ ‌وَ‌إِنَّ ‌أَ‌وْهَنَ ‌الْبُي‍‍ُ‍وتِ لَبَ‍‍يْ‍‍تُ ‌الْعَ‍‌‍نْ‍‍كَب‍‍ُ‍وتِ ۖ لَوْ‌ كَانُو‌ا‌ يَعْلَمُونَ
'Inna Allāha Ya`lamu Mā Yad`ūna Min Dūnihi Min Shay'in ۚ Wa Huwa Al-`Azīzu Al-Ĥakīmu 029-042. Allah, Kendi dışında hangi şeye taptıklarını şüphesiz bilir. O, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ يَعْلَمُ مَا‌ يَ‍‍دْع‍‍ُ‍ونَ مِ‍‌‍نْ ‌دُ‌ونِ‍‍هِ مِ‍‌‍نْ شَ‍‍يْء‌ٍۚ ‌وَهُوَ‌ ‌الْعَز‍ِ‍ي‍‍زُ‌ ‌الْحَكِيمُ
Wa Tilka Al-'Amthālu Nađribuhā Lilnnāsi ۖ Wa Mā Ya`qiluhā 'Illā Al-`Ālimūna 029-043. İşte bu ِrnekler; Biz bunları insanlara vermekteyiz. Ancak alimlerden başkası bunlara akıl erdirmez. وَتِلْكَ ‌الأَمْث‍‍َ‍الُ نَ‍‍ضْ‍‍رِبُهَا‌ لِل‍‍نّ‍‍َ‍اسِ ۖ ‌وَمَا‌ يَعْ‍‍قِ‍‍لُهَ‍‍ا‌ ‌إِلاَّ‌ ‌الْعَالِمُونَ
Khalaqa Allāhu As-Samāwāti Wa Al-'Arđa Bil-Ĥaqqi ۚ 'Inna Fī Dhālika La'āyatan Lilmu'uminīna 029-044. Allah gِkleri ve yeri hak olarak yarattı. Şüphesiz, bunda iman edenler için bir ayet vardır. خَ‍‍لَ‍قَ ‌اللَّ‍‍هُ ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضَ بِ‍الْحَ‍‍قِّ ۚ ‌إِنَّ فِي ‌ذَلِكَ لَآيَة ً‌ لِلْمُؤْمِنِينَ
Atlu Mā 'Ūĥiya 'Ilayka Mina Al-Kitābi Wa 'Aqimu Aş-Şalāata ۖ 'Inna Aş-Şalāata Tanhá `Ani Al-Faĥshā'i Wa Al-Munkari ۗ Wa Ladhikru Allāhi 'Akbaru Wa ۗ Allāhu Ya`lamu Mā Taşna`ūna 029-045. Sana Kitap'tan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, çirkin utanmazlıklar (fahşa)dan ve kِtülüklerden alıkoyar. Allah'ı zikretmek ise muhakkak en büyük (ibadet)tür. Allah, yaptıklarınızı bilir. ‍اتْلُ مَ‍‍ا‌ ‌أ‍ُ‍‌وحِيَ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍كَ مِنَ ‌الْكِت‍‍َ‍ابِ ‌وَ‌أَ‍قِ‍‍مُ ‌ال‍‍صَّ‍‍لاَةَ ۖ ‌إِنَّ ‌ال‍‍صَّ‍‍لاَةَ تَ‍‌‍نْ‍‍هَى‌ عَنِ ‌الْفَحْش‍‍َ‍ا‌ءِ‌ ‌وَ‌الْمُ‍‌‍نْ‍‍كَ‍‍ر‍ِ‍‌ ۗ ‌وَلَذِكْرُ‌ ‌اللَّ‍‍هِ ‌أَكْبَرُ‌ ۗ ‌وَ‌اللَّهُ يَعْلَمُ مَا‌ تَ‍‍صْ‍‍نَعُونَ
Wa Lā Tujādilū 'Ahla Al-Kitābi 'Illā Bi-Atī Hiya 'Aĥsanu 'Illā Al-Ladhīna Žalamū Minhum ۖ Wa Qūlū 'Āmannā Bial-Ladhī 'Unzila 'Ilaynā Wa 'Unzila 'Ilaykum Wa 'Ilahunā Wa 'Ilahukum Wāĥidun Wa Naĥnu Lahu Muslimūna 029-046. İçlerinde zulmedenleri hariç olmak üzere, Kitap Ehliyle en güzel olan bir tarzın dışında mücadele etmeyin. Ve deyin ki: "Bize ve size indirilene iman ettik; bizim İlahımız da, sizin İlahınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuz." وَلاَ‌ تُجَا‌دِلُ‍‍و‌ا‌ ‌أَهْلَ ‌الْكِت‍‍َ‍ابِ ‌إِلاَّ‌ بِ‍الَّتِي هِيَ ‌أَحْسَنُ ‌إِلاَّ‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ظَ‍‍لَمُو‌ا‌ مِ‍‌‍نْ‍‍هُمْ ۖ ‌وَ‍قُ‍‍ولُ‍‍و‌ا‌ ‌آمَ‍‍نَّ‍‍ا‌ بِ‍الَّذِي ‌أُ‌نْ‍‍زِلَ ‌إِلَيْنَا‌ ‌وَ‌أُ‌نْ‍‍زِلَ ‌إِلَيْكُمْ ‌وَ‌إِلَهُنَا‌ ‌وَ‌إِلَهُكُمْ ‌وَ‌احِد‌ٌ‌ ‌وَنَحْنُ لَ‍‍هُ مُسْلِمُونَ
Wa Kadhalika 'Anzalnā 'Ilayka Al-Kitāba ۚ Fa-Al-Ladhīna 'Ātaynāhumu Al-Kitāba Yu'uminūna Bihi ۖ Wa Min Hā'uulā' Man Yu'uminu Bihi ۚ Wa Mā Yajĥadu Bi'āyātinā 'Illā Al-Kāfirūna 029-047. İşte Biz sana bِyle bir Kitap indirdik. Bundan dolayı kendilerine kitap verdiklerimiz ona iman etmektedirler. Bunlar (putatapıcılar)dan da ona iman edecek olanlar vardır. İnkarcılardan başkası Bizim ayetlerimizi inkar etmez. وَكَذَلِكَ ‌أَ‌نْ‍‍زَلْنَ‍‍ا‌ ‌إِلَ‍‍يْ‍‍كَ ‌الْكِت‍‍َ‍ابَ ۚ فَالَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آتَيْنَاهُمُ ‌الْكِت‍‍َ‍ابَ يُؤْمِن‍‍ُ‍ونَ بِ‍‍هِ ۖ ‌وَمِ‍‌‍نْ ه‍‍َ‍ا‌ؤُلاَ‌ء‌ مَ‍‌‍نْ يُؤْمِنُ بِ‍‍هِ ۚ ‌وَمَا‌ يَ‍‍جْ‍‍حَدُ‌ بِآيَاتِنَ‍‍ا‌ ‌إِلاَّ‌ ‌الْكَافِرُ‌ونَ
Wa Mā Kunta Tatlū Min Qablihi Min Kitābin Wa Lā Takhuţţuhu Biyamīnika ۖ 'Idhāan Lārtāba Al-Mubţilūna 029-048. Bundan ِnce sen hiç kitap okuyan değildin ve onu sağ elinle de yazmıyordun. Bِyle olsaydı, batılda olanlar kuşkuya kapılırlardı. وَمَا‌ كُ‍‌‍نْ‍‍تَ تَتْلُو‌ مِ‍‌‍نْ قَ‍‍بْ‍‍لِ‍‍هِ مِ‍‌‍نْ كِت‍‍َ‍ابٍ‌ ‌وَلاَ‌ تَ‍‍خُ‍‍طُّ‍‍هُ بِيَمِينِكَ ۖ ‌إِ‌ذ‌ا‌ ً‌ لاَ‌رْت‍‍َ‍ابَ ‌الْمُ‍‍بْ‍‍‍‍طِ‍‍لُونَ
Bal Huwa 'Āyātun BayyinātunŞudūri Al-Ladhīna 'Ūtū Al-`Ilma ۚ Wa Mā Yajĥadu Bi'āyātinā 'Illā Až-Žālimūna 029-049. Hayır, o, kendilerine ilim verilenlerin gِğüslerinde apaçık olan ayetlerdir. Zulmedenlerden başkası, Bizim ayetlerimizi inkar etmez. بَلْ هُوَ‌ ‌آي‍‍َ‍ات‌‍ٌ‌ بَيِّن‍‍َ‍ات‌‍ٌ‌ فِي صُ‍‍د‍ُ‍‌و‌ر‍ِ‍‌ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌أ‍ُ‍‌وتُو‌ا‌الْعِلْمَ ۚ ‌وَمَا‌ يَ‍‍جْ‍‍حَدُ‌ بِآيَاتِنَ‍‍ا‌ ‌إِلاَّ‌ ‌ال‍‍ظَّ‍‍الِمُونَ
Wa Qālū Lawlā 'Unzila `Alayhi 'Āyātun Min Rabbihi ۖ Qul 'Innamā Al-'Āyātu `Inda Allāhi Wa 'Innamā 'Anā Nadhīrun Mubīnun 029-050. Dediler ki: "Ona Rabbinden ayetler (birtakım mucizeler) indirilmeli değil miydi?" De ki: "Ayetler yalnızca Allah'ın Katındadır. Ben ise, ancak apaçık bir uyarıcıyım." وَ‍قَ‍‍الُو‌ا‌ لَوْلاَ‌ ‌أُ‌نْ‍‍زِلَ عَلَ‍‍يْ‍‍هِ ‌آي‍‍َ‍اتٌ‌ مِ‍‌‍نْ ‌‍رَبِّ‍‍هِ ۖ قُ‍‍لْ ‌إِنَّ‍‍مَا‌ ‌الآي‍‍َ‍اتُ عِ‍‌‍نْ‍‍دَ‌ ‌اللَّ‍‍هِ ‌وَ‌إِنَّ‍‍مَ‍‍ا‌ ‌أَنَا‌ نَذ‍ِ‍ي‍‍ر‌ٌ‌ مُبِينٌ
'Awalam Yakfihim 'Annā 'Anzalnā `Alayka Al-Kitāba Yutlá `Alayhim ۚ 'Inna Fī Dhālika Laraĥmatan Wa Dhikrá Liqawmin Yu'uminūna 029-051. Kendilerine okunmakta olan Kitab'ı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? Şüphesiz, bunda iman eden bir kavim için gerçekten bir rahmet ve bir ِğüt (zikir) vardır. أَ‌وَلَمْ يَكْفِهِمْ ‌أَنَّ‍‍ا‌ ‌أَ‌نْ‍‍زَلْنَا‌ عَلَ‍‍يْ‍‍كَ ‌الْكِت‍‍َ‍ابَ يُتْلَى‌ عَلَيْهِمْ ۚ ‌إِنَّ فِي ‌ذَلِكَ لَ‍رَحْمَة ً‌ ‌وَ‌ذِكْ‍رَ‌ى‌ لِ‍‍قَ‍‍وْمٍ‌ يُؤْمِنُونَ
Qul Kafá Billāhi Baynī Wa Baynakum Shahīdāan ۖ Ya`lamu Mā Fī As-Samāwāti Wa Al-'Arđi Wa ۗ Al-Ladhīna 'Āmanū Bil-Bāţili Wa Kafarū Billāhi~ 'Ūlā'ika Humu Al-Khāsirūna 029-052. De ki: "Benimle sizin aranızda şahid olarak Allah yeter. O, gِklerde ve yerde olanı bilir. Batıla inanan ve Allah'ı inkar edenler ise, işte onlar hüsrana uğrayanlardır." قُ‍‍لْ كَفَى‌ بِ‍اللَّ‍‍هِ بَيْنِي ‌وَبَيْنَكُمْ شَهِيد‌ا‌ ًۖ يَعْلَمُ مَا‌ فِي ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضِ ۗ ‌وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ بِ‍الْبَاطِ‍‍لِ ‌وَكَفَرُ‌و‌ا‌ بِ‍اللَّ‍‍هِ ‌أ‍ُ‍‌وْل‍‍َ‍ائِكَ هُمُ ‌الْ‍‍خَ‍‍اسِرُ‌ونَ
Wa Yasta`jilūnaka Bil-`Adhābi ۚ Wa Lawlā 'Ajalun Musamman Lajā'ahumu Al-`Adhābu Wa Laya'tiyannahum Baghtatan Wa Hum Lā Yash`urūna 029-053. Azap konusunda senden acele (davranmanı) istiyorlar. Eğer adı konulmuş bir ecel (tayin edilmiş bir vakit) olmasaydı, herhalde onlara azap gelmiş olurdu. Fakat kendileri şuurunda olmadan, onlara kuşkusuz apansız geliverecektir. وَيَسْتَعْجِلُونَكَ بِ‍الْعَذ‍َ‍‌ابِ ۚ ‌وَلَوْلاَ‌ ‌أَجَلٌ‌ مُسَ‍‍مّ‍‍ى‌ ً‌ لَج‍‍َ‍ا‌ءَهُمُ ‌الْعَذ‍َ‍‌ابُ ‌وَلَيَأْتِيَ‍‍نَّ‍‍هُمْ بَ‍‍غْ‍‍تَة ً‌ ‌وَهُمْ لاَ‌ يَشْعُرُ‌ونَ
Yasta`jilūnaka Bil-`Adhābi Wa 'Inna Jahannama Lamuĥīţatun Bil-Kāfirīna 029-054. Azap konusunda senden acele (davranmanı) istiyorlar. Oysa cehennem, o inkar edenleri gerçekten kuşatıp-durmaktadır. يَسْتَعْجِلُونَكَ بِ‍الْعَذ‍َ‍‌ابِ ‌وَ‌إِنَّ جَهَ‍‍نَّ‍‍مَ لَمُحِي‍‍طَ‍‍ة‌‍ٌ‌ بِ‍الْكَافِ‍‍رِينَ
Yawma Yaghshāhumu Al-`Adhābu Min Fawqihim Wa Min Taĥti 'Arjulihim Wa Yaqūlu Dhūqū Mā Kuntum Ta`malūna 029-055. Azabın onları üstlerinden ve ayaklarının altından kaplayacağı gün (Allah): "Yaptıklarınızı tadın" der. يَ‍‍وْمَ يَ‍‍غْ‍‍شَاهُمُ ‌الْعَذ‍َ‍‌ابُ مِ‍‌‍نْ فَوْ‍قِ‍‍هِمْ ‌وَمِ‍‌‍نْ تَحْتِ ‌أَ‌رْجُلِهِمْ ‌وَيَ‍‍قُ‍‍ولُ ‌ذُ‌وقُ‍‍و‌ا‌ مَا‌ كُ‍‌‍نْ‍‍تُمْ تَعْمَلُونَ
Yā `Ibādiya Al-Ladhīna 'Āmanū 'Inna 'Arđī Wāsi`atun Fa'īyāya Fā`budūni 029-056. Ey iman eden kullarım, şüphesiz Benim arzım geniştir; artık yalnızca Bana ibadet edin. يَاعِبَا‌دِيَ ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُ‍‍و‌ا‌ ‌إِنَّ ‌أَ‌رْ‍ضِ‍‍ي ‌وَ‌اسِعَة‌‍ٌ‌ فَإِيّ‍‍َ‍ايَ فَاعْبُدُ‌ونِ
Kullu Nafsin Dhā'iqatu Al-Mawti ۖ Thumma 'Ilaynā Turja`ūna 029-057. Her nefis ِlümü tadıcıdır; sonra Bize dِndürüleceksiniz. كُلُّ نَفْس‌‍ٍ‌ ‌ذ‍َ‍‌ائِ‍‍قَ‍‍ةُ ‌الْمَ‍‍وْتِ ۖ ثُ‍‍مَّ ‌إِلَيْنَا‌ تُرْجَعُونَ
Wa Al-Ladhīna 'Āmanū Wa `Amilū Aş-Şāliĥāti Lanubawwi'annahum Mina Al-Jannati Ghurafāan Tajrī Min Taĥtihā Al-'Anhāru Khālidīna Fīhā ۚ Ni`ma 'Ajru Al-`Āmilīna 029-058. İman edip salih amellerde bulunanlar; onları, içinde ebedi kalıcılar olarak, altından ırmaklar akan cennetin yüksek kِşklerine muhakkak yerleştireceğiz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir. وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ ‌آمَنُو‌ا‌ ‌وَعَمِلُو‌ا‌ال‍‍صَّ‍‍الِح‍‍َ‍اتِ لَنُبَوِّئَ‍‍نَّ‍‍هُمْ مِنَ ‌الْجَ‍‍نَّ‍‍ةِ غُ‍رَفا‌‌ ً‌ تَ‍‍جْ‍‍رِي مِ‍‌‍نْ تَحْتِهَا‌ ‌الأَ‌نْ‍‍ه‍‍َ‍ا‌رُ‌ خَ‍‍الِد‍ِ‍ي‍‍نَ فِيهَا‌ ۚ نِعْمَ ‌أَجْ‍‍رُ‌ ‌الْعَامِلِينَ
Al-Ladhīna Şabarū Wa `Alá Rabbihim Yatawakkalūna 029-059. Ki onlar, sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir. الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ صَ‍‍بَرُ‌و‌ا‌ ‌وَعَلَى‌ ‌‍رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
Wa Ka'ayyin Min Dābbatin Lā Taĥmilu Rizqahā Al-Lahu Yarzuquhā Wa 'Īyākum ۚ Wa Huwa As-Samī`u Al-`Alīmu 029-060. Kendi rızkını taşıyamayan nice canlı vardır ki onu ve sizi Allah rızıklandırır. O, işitendir, bilendir. وَكَأَيِّ‍‍ن مِ‍‌‍نْ ‌د‍َ‍‌ابَّة‍ٍ‌ لاَ‌ تَحْمِلُ ‌رِ‌زْ‍قَ‍‍هَا‌ ‌اللَّهُ يَرْ‌زُ‍قُ‍‍هَا‌ ‌وَ‌إِيَّاكُمْ ۚ ‌وَهُوَ‌ ‌ال‍‍سَّم‍‍ِ‍ي‍‍عُ ‌الْعَلِيمُ
Wa La'in Sa'altahum Man Khalaqa As-Samāwāti Wa Al-'Arđa Wa Sakhkhara Ash-Shamsa Wa Al-Qamara Layaqūlunna Allāhu ۖ Fa'annā Yu'ufakūna 029-061. Andolsun, onlara: "Gِkleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı kim emre amade kıldı?" diye soracak olursan, şüphesiz: "Allah" diyecekler. Şu halde nasıl oluyor da çevriliyorlar? وَلَئِ‍‌‍نْ سَأَلْتَهُمْ مَ‍‌‍نْ خَ‍‍لَ‍‍قَ ‌ال‍‍سَّمَا‌و‍َ‍‌اتِ ‌وَ‌الأَ‌رْ‍ضَ ‌وَسَ‍‍خَّ‍رَ‌ال‍‍شَّمْسَ ‌وَ‌الْ‍‍قَ‍‍مَ‍رَ‌ لَيَ‍‍قُ‍‍ولُ‍‍نَّ ‌اللَّ‍‍هُ ۖ فَأَنَّ‍‍ا‌ يُؤْفَكُونَ
Al-Lahu Yabsuţu Ar-Rizqa Liman Yashā'u Min `Ibādihi Wa Yaqdiru Lahu~ ۚ 'Inna Allāha Bikulli Shay'in `Alīmun 029-062. Allah, kullarından dilediğine rızkı yayıp-genişletir, (ve) kısar da. Şüphesiz Allah, herşeyi bilendir. اللَّهُ يَ‍‍بْ‍‍سُ‍‍طُ ‌ال‍‍رِّ‌زْ‍قَ لِمَ‍‌‍نْ يَش‍‍َ‍ا‌ءُ‌ مِ‍‌‍نْ عِبَا‌دِهِ ‌وَيَ‍‍قْ‍‍دِ‌ر‍ُ‍‌ لَهُ~ُ ۚ ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ بِكُلِّ شَ‍‍يْءٍ‌ عَلِيمٌ
Wa La'in Sa'altahum Man Nazzala Mina As-Samā'i Mā'an Fa'aĥyā Bihi Al-'Arđa Min Ba`di Mawtihā Layaqūlunna Allāhu ۚ Quli Al-Ĥamdu Lillāh ۚ Bal 'Aktharuhum Lā Ya`qilūna 029-063. Andolsun onlara: "Gِkten su indirip de ِlümünden sonra yeryüzünü dirilten kimdir?" diye soracak olursan, şüphesiz: "Allah" diyecekler. De ki: "Hamd Allah'ındır." Hayır, onların çoğu akletmiyorlar. وَلَئِ‍‌‍نْ سَأَلْتَهُمْ مَ‍‌‍نْ نَزَّلَ مِنَ ‌ال‍‍سَّم‍‍َ‍ا‌ءِ‌ م‍‍َ‍ا‌ء‌‌ ً‌ فَأَحْيَا‌ بِهِ ‌الأَ‌رْ‍ضَ مِ‍‌‍نْ بَعْدِ‌ مَوْتِهَا‌ لَيَ‍‍قُ‍‍ولُ‍‍نَّ ‌اللَّ‍‍هُ ۚ قُ‍‍لِ ‌الْحَمْدُ‌ لِلَّهِ ۚ بَلْ ‌أَكْثَرُهُمْ لاَ‌ يَعْ‍‍قِ‍‍لُونَ
Wa Mā Hadhihi Al-Ĥayāatu Ad-Dunyā 'Illā Lahwun Wa La`ibun ۚ Wa 'Inna Ad-Dāra Al-'Ākhirata Lahiya Al-Ĥayawānu ۚ Law Kānū Ya`lamūna 029-064. Bu dünya hayatı, yalnızca bir oyun ve '(eğlence türünden) tutkulu bir oyalanmadır'. Gerçekten ahiret yurdu ise, asıl hayat odur. Bir bilselerdi. وَمَا‌ هَذِهِ ‌الْحَي‍‍َ‍اةُ ‌ال‍‍دُّ‌نْ‍‍يَ‍‍ا‌ ‌إِلاَّ‌ لَهْو‌ٌ‌ ‌وَلَعِبٌۚ ‌وَ‌إِنَّ ‌ال‍‍دّ‍َ‍‌ا‌‍رَ‌الآ‍‍خِ‍رَةَ لَهِيَ ‌الْحَيَو‍َ‍‌انُ ۚ لَوْ‌ كَانُو‌ا‌ يَعْلَمُونَ
Fa'idhā Rakibū Fī Al-Fulki Da`aw Al-Laha Mukhlişīna Lahu Ad-Dīna Falammā Najjāhum 'Ilá Al-Barri 'Idhā Hum Yushrikūna 029-065. Onlar gemiye bindikleri zaman, dini yalnızca O'na 'halis kılan gِnülden bağlılar' olarak, Allah'a yalvarıp yakarırlar. Ama onları karaya çıkarıp kurtarınca, hemen şirk koşarlar. فَإِ‌ذَ‌ا‌ ‌‍رَكِبُو‌ا‌ فِي ‌الْفُلْكِ ‌دَعَوْ‌ا‌ ‌اللَّ‍‍هَ مُ‍‍خْ‍‍لِ‍‍صِ‍‍ي‍‍نَ لَهُ ‌ال‍‍دّ‍ِ‍ي‍‍نَ فَلَ‍‍مَّ‍‍ا‌ نَجَّاهُمْ ‌إِلَى‌ ‌الْبَرِّ‌ ‌إِ‌ذَ‌ا‌ هُمْ يُشْ‍‍رِكُونَ
Liyakfurū Bimā 'Ātaynāhum Wa Liyatamatta`ū ۖ Fasawfa Ya`lamūna 029-066. Kendilerine verdiğimiz (nimetler)e nankِrlük etsinler ve yararlanıp-metalansınlar diye. Ancak onlar yakında bileceklerdir. لِيَكْفُرُ‌و‌ا‌ بِمَ‍‍ا‌ ‌آتَيْنَاهُمْ ‌وَلِيَتَمَتَّعُو‌اۖ فَسَ‍‍وْفَ يَعْلَمُونَ
'Awalam Yaraw 'Annā Ja`alnā Ĥaramāan 'Āmināan Wa Yutakhaţţafu An-Nāsu Min Ĥawlihim ۚ 'Afabiālbāţili Yu'uminūna Wa Bini`mati Allāhi Yakfurūna 029-067. Gِrmediler mi ki, çevrelerinde insanlar kapılıp-yağma edilirken, Biz Harem (Mekke)yi güvenilir (ve dokunulmaz) kıldık? Yine de onlar, batıla inanıp Allah'ın nimetlerine nankِrlük mü ediyorlar? أَ‌وَلَمْ يَ‍رَ‌وْ‌ا‌ ‌أَنَّ‍‍ا‌ جَعَلْنَا‌ حَ‍رَما‌‌ ً‌ ‌آمِنا‌ ً‌ ‌وَيُتَ‍‍خَ‍‍طَّ‍‍فُ ‌ال‍‍نّ‍‍َ‍اسُ مِ‍‌‍نْ حَوْلِهِمْ ۚ ‌أَفَبِالْبَاطِ‍‍لِ يُؤْمِن‍‍ُ‍ونَ ‌وَبِنِعْمَةِ ‌اللَّ‍‍هِ يَكْفُرُ‌ونَ
Wa Man 'Ažlamu Mimmani Aftará `Alá Allāhi Kadhibāan 'Aw Kadhdhaba Bil-Ĥaqqi Lammā Jā'ahu~ ۚ 'Alaysa Fī Jahannama Mathwan Lilkāfirīna 029-068. Allah hakkında yalan uydurup iftira edenlerden veya kendisine hak geldiği zaman onu yalan sayandan daha zalim kimdir? İnkar edenlere cehennem içinde bir konaklama yeri mi yok? وَمَ‍‌‍نْ ‌أَ‍ظْ‍‍لَمُ مِ‍‍مَّ‍‍نِ ‌افْتَ‍رَ‌ى‌ عَلَى‌ ‌اللَّ‍‍هِ كَذِباً‌ ‌أَ‌وْ‌ كَذَّبَ بِ‍الْحَ‍‍قِّ لَ‍‍مَّ‍‍ا‌ ج‍‍َ‍ا‌ءَهُ~ُ ۚ ‌أَلَ‍‍يْ‍‍سَ فِي جَهَ‍‍نَّ‍‍مَ مَثْو‌ى‌ ً‌ لِلْكَافِ‍‍رِينَ
Wa Al-Ladhīna Jāhadū Fīnā Lanahdiyannahum Subulanā ۚ Wa 'Inna Allāha Lama`a Al-Muĥsinīna 029-069. Bizim uğrumuzda cihad edenlere, şüphesiz yollarımızı gِsteririz. Gerçekten Allah, ihsan edenlerle beraberdir. وَ‌الَّذ‍ِ‍ي‍‍نَ جَاهَدُ‌و‌ا‌ فِينَا‌ لَنَهْدِيَ‍‍نَّ‍‍هُمْ سُبُلَنَا‌ ۚ ‌وَ‌إِنَّ ‌اللَّ‍‍هَ لَمَعَ ‌الْمُحْسِنِينَ
Toggle thick letters. Most people make the mistake of thickening thin letters in the words that have other (highlighted) thick letter Toggle to highlight thick letters خصضغطقظ رَ
Next Sūrah